O kadarcık mı tradutor Português
99 parallel translation
- O kadarcık mı yedi?
- Ele só comeu isso?
O kadarcık mı olmuş?
Só?
- Sadece o kadarcık mı?
Só 6?
O kadarcık mı?
Só isso?
Şimdi yemek saatine kadar koltukta kalacaksın 11'de sadece bir kahve... O kadarcık mı?
E agora vais ficar na cadeira confortável até à hora do almoço só com um café às 11 h. É só isto?
- O kadarcık mı?
- Só? - Olha lá!
O kadarcık mı?
Só?
- O kadarcık mı?
- Só?
- 10 dakika önce, ve - O kadarcık mı?
-... uns 10 minutos e...
O kadarcık mı yani? Yeni bir şey öğrenmiş oldum.
Consegue se sustentar com um terreno tão pequeno?
- Yedi. - O kadarcık mı?
- Só isso?
Bunca zamanda o kadarcık mı?
Em todo este tempo, só têm isso?
O kadarcık mı verdiler, altı ay mı?
Só te deram isso, seis meses?
O kadarcık mı?
Assim, sem mais nem menos?
- Saat ona kadar, olur mu? - O kadarcık mı?
- Até às 22h, está bem?
- O kadarcık mı?
- É tudo?
O kadarcık mı Abby?
Certo. Só isso, Abby?
O kadarcık mı?
- Só isso?
- O kadarcık mı?
Sete e quarenta e cinco. Só?
O kadarcık mı?
Então é isso, ah?
O kadarcık mı?
É só isso?
- Sana bir crore veririm. - O kadarcık mı?
- Vou lhe dar um rúpias crore.
Yirmiiki dakika mı? O kadarcık mı?
Vinte e dois minutos?
O kadarcık mı?
Só isso? Então ainda há tempo!
O kadarcık mı?
Oh, apenas assim?
"Vay be, o kadarcık mı?"
"Só isso?"
O kadarcık mı?
É isso?
O kadarcık mı?
- Só é preciso isso?
O kadarcık mı?
Isso é tudo?
- 10 milyon dolar gibiyim. - O kadarcık mı?
- Quero 10 milhões de dólares.
- O kadarcık mı?
- Só muito bom?
Şu kadarcık bardaktan mı korkuyorsun yani?
Tens medo que ela te entupa o traseiro.
Bana vereceğin bu kadarcık mı?
É tudo o que tens para mim?
- Bu kadarcık mı? O zaman sana neden ihtiyacım olsun?
Então para que preciso de si?
Mezarlarını ellerimle kazmak isterdim. Unutulmaya yüz tutmuş acılarına sürekli farklı kapılar açardım. Hepsi acıdan şu kadarcık kalıncaya kadar.
Também nunca tirei um morto da sepultura para o colocar bem de pé à porta dos amigos quando o desgosto deles estava já quase sarado.
- Bu kadarcık mı?
- É tudo o que...?
O kadarcık şeyi de bileyim, tatlım.
Tanto quanto sei, querida.
Seni şu kadarcık halinden beri tanırım.
Eu o conheço desde pequeno.
Tam şu kadarcık kaldı ; onca yiyecek belalım ayıya gidecek.
Daqui a nada tenho de entregar o carrinho de comida a um urso homicida!
- Siktir, o kadarcık mı?
Só isso?
Sadece kız kardeşim bebeğini doğurmayı, yaşayacağım en iyi sekse şu kadarcık kalmasına denk getirebilirdi.
Só a minha irmã esperaria até eu estar assim perto de ter o melhor sexo de sempre para ter o bebé.
- O kadarcık mı?
Só?
O kadarcık mı?
- Só?
Bir saatte bu kadarcık mı?
Foi tudo o que fizeste numa hora inteira?
- Bu kadarcık mı?
- A glória, ou o quê?
- Babanızı bu kadarcık mı seviyorsunuz?
Isso é o que quereis ao vosso pai?
- Hepsi bu kadarcık mı?
Onde é que está o resto?
Ha? Bu kadarcık mı? Ben sana o kadar ziyafet çekiyorum, sense sadece "ha?" mı diyorsun?
Conto-te o maior mexerico e tudo o que dizes é "ah"?
Ray hayatımızın ne kadarını kontrol edebileceğimizi tasarlamamızın önemi yoktur. Her zaman bu kadarcık da olsa gücümüzün yetmediği bir şey olur.
Ray... não importa o quanto nós pensemos que podemos controlar a nossa vida, vai sempre haver uma parte sobre a qual não temos controlo.
Bu kadarcık mı yani?
É tudo o que tens para me dizer?
- O kadarcık mı?
Sem mais nem menos?