English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ O ] / Onu yap

Onu yap tradutor Português

4,740 parallel translation
Biz de onu yapıyoruz.
É o que nós fazemos.
- Benim için onu yap.
- Faz-me um favor e faz isso.
Eğer altınlarının senin olan kısmını bir daha görmek istiyorsan ne diyorsa onu yap.
Se quiseres ver metade do teu ouro, faz o que ele diz.
Yeni elemansan sadece çeneni kapayıp sana ne deniyorsa onu yap.
Quando és o recém chegado, calaste e fazes o que mandam.
Onu yap, Bunu yap.
Faz isso, faz aquilo.
Şimdi git ve ne yapmak için doğmuşsan onu yap. Nasıl yaptığın umurumda değil, yap işte.
Vai lá fazer aquilo para que nasceste.
Ne diyorsam onu yap!
Faz o que digo.
Ne iş için geldiysen onu yap!
Faz o que vieste fazer!
Sana ne dersem onu yap.
Faz o que te digo.
Lütfen tam olarak ne istiyorsam onu yapın.
Por favor, façam exactamente como vos peço.
Tam olarak ne diyorsam onu yap.
Faz exatamente como te disser.
- Ne istiyorsun onu yap.
- Isso, apara as plantas!
Şimdi, sana ne dersem onu yapıyorsun.
Agora fazes o que eu digo.
Şirketi korumak için ne yapılması gerekiyorsa onu yaptık.
Fizemos o que era preciso para proteger a empresa.
Ne istersen onu yap.
Faz o que quiseres.
- Her zaman ne dersem onu yap.
Fazer sempre o que eu digo.
Sana ne emrettiyse onu yap.
Faça como ele ordenou.
Buraya ilk geldiğinde canı ne isterse onu yapıyordu.
Quando ele chegou aqui, ele fazia o que bem queria.
- Ne isterseniz onu yapın.
Mas façam o que quiserem.
Ne yapman gerekiyorsa onu yap.
Então faça o que tem que fazer.
Sizin söylediklerinizden daha fazla yapılması gereken ne varsa onu yapmaktan korkmam.
Não tenho medo de fazer o que precisa de ser feito, O que é mais do que se pode dizer sobre qualquer um de vós.
Ne yapılması gerektiğini düşünüyorsa onu yapmasını söyledim.
Disse-lhe para fazer o que achava necessário.
Hem onu yapıp hem de istediğimiz ebeveyn olamayacağımızı biliyorduk.
E achamos que não conseguiríamos fazer isso e ser os pais que queríamos ser.
Birşeyin olmasını istiyorsan, onu kendin yap.
Se queremos algo bem feito, temos que ser nós a fazê-lo!
Çok şirin minik temel hareketleri yapıyordu. Ve ben de hemen içeri girip onu kollarıma alıp....... dans etmek istedim. Anlıyor musun?
Ela estava a fazer o básico mais querido e eu só queria correr para ela agarrá-la nos meus braços e... e... apenas dançar, entendes?
Onu bulacaksin. Yapman gereken ne gerekiyorsa yap.
Encontra-a, faz o que tenhas que fazer.
Bu aşağılık iddiaları müvekkilimin düşmanları tarafından yapılmıştır. Onu yakalamak için bir çaba içindeler.
Essas alegações infames foram plantadas por inimigos do meu cliente numa tentativa de derrubá-lo.
- Bana bir iyilik yap, onu bir yerlere götür.
- Faz-me um favor. - Diz. Não sei, leva-a para outro sítio.
Ne yaparsan yap, onu takip etme.
O que quer que faças, não a sigas.
Bu da onu ilginç bir karakter yapıyor.
O que faz dele uma personagem interessante.
Teşekkürler şaka yapıyorsun ne yaptın onu kırdın mı?
- Obrigado. Deve ser brincadeira. - O que fez?
O gün gelecek ve o dünyaya atılacaksın, yap onu.
O mundo é grande, é melhor que ultrapasses isso.
Onu bir daha evinde yakalarsan durdurmak için yapman gerekeni yap.
Se encontrá-lo na sua casa novamente, faça o que tiver que fazer para detê-lo.
Yap onu.
Faz isso.
Onu kurtarır kurtarmaz derhal ayinin yapıldığı yere gel.
Quando terminares, dirige-te ao exorcismo imediatamente.
Bir keresinde New Orleans'da bir adam sevgilisini kesmiş, sonra pişman olup onu Krazy Zamk ile yapıştırmaya çalışmıştı.
Havia um homem em New Orleans que cortou uma miúda, sentiu remorsos e tentou colar os bocados, com cola permanente.
Onu gerçeklerden korumak için mi bunu yapıyorsun?
Está a fazer isto para o proteger da verdade.
- Bunu bana neden yapıyorsun çıkart onu oradan.
Por que razão me fazes isto? Tira-o já daqui!
Bu da onu çok değerli yapıyor.
É uma mercadoria muito rara.
Bunu yine yapıyor ve yaptığı yanına kâr kalacak. Çünkü onu biz koruyoruz.
E está a fazê-lo de novo e sabe que pode sair ileso porque estamos a protegê-lo.
- Onu alıp ne yapın biliyor musunuz?
- Sabe o que pode fazer com isso?
Ben sadece bir zamanlar onu tanıyan biri olarak yorum yapıyorum.
Estou apenas a comentar, como a conheci quando...
Ona yapılanlardan sonra, ordu onu asla dünyaya salmamalıydı.
O Exército nunca o deveria ter deixado solto da forma como eu o fiz.
Ruslar onu teslim etmemiz için dört yıldır bize baskı yapıyorlar.
Os russos pressionam-nos há quatro anos para o entregar.
Ruslar onu teslim etmemiz için dört yıldır bize baskı yapıyorlar.
Que tinha vindo assassiná-lo. Os russos pressionam-nos há quatro anos para o entregarmos a eles.
Kendi torunun kaybolduğunda ödleklik yapıp Tanrı'ya dua ettin sadece. Ve Ulu Tanrın da ayaklarının altında onu ölüme terk etti.
Quando o teu neto esteve perdido, encolheste-te e rezaste a Deus e Ele tinha-o deixado morto, aos teus pés.
Günün birinde patronu kumarda hile yapıp onu kazıkladı. Babam da herife dava açtı.
Um dia o seu chefe roubou em alguns pagamentos, então, ele levou o homem à Justiça.
Hep ne yapıyorsak onu.
A mesma coisa de sempre.
Neden geldiyseniz yapın onu hadi.
Faça o que tem a fazer.
Onu daha entelektüel yapıyormuş gibi olduğunu söyledi.
Diz que o faz parecer mais sofisticado.
Onu da yaptı ama bence, sevdiğinden yapıyor.
Bem, também faz isso, mas vejo que é por amor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]