Para mı tradutor Português
316,654 parallel translation
"Göz teması ve gülümseme flörtün ilk adımıdır."
"Contacto visual e sorrisos são o primeiro passo para namoriscar."
Bazı kurbağaların ayaklarında mukus salgılayan ve tırmanmalarına yardım eden yastıklar var, biliyor muydun?
Sabes que há sapos com almofadas nas patas que expelem uma camada de muco para treparem às coisas?
Şanslısın ki ben araştırmaya bayılırım. Tüm yazıcıları biliyorum.
Bem, felizmente para ti adoro pesquisa e conheço as impressoras.
Peynirin neden ekmekten sıcak göründüğünün termodinamiğini açıklayabilirdim ama onun yerine kendime saklayacağım.
Eu poderia explicar a termodinâmica do queijo parecer mais quente que a crosta, mas em vez disso, vou guardar para mim.
Peki söylesene, hafta sonu için herhangi bir planın var mı?
Tens algum plano para o fim de semana?
Tamam. Leonard, bunu çok takdir ediyorum ama kendime biraz zaman ayırmam lazım.
Eu agradeço, Leonard, mas mereço um tempo só para mim.
Yani yaptığımız şey, her bir gıcırtıyı bulmak için bütün odanın haritasını çıkarmak oldu.
O que fizemos foi mapear o quarto inteiro para saber onde o chão range. Observa.
Ama bize uygun bir anlaşma, tamam mı?
Um que seja para nós.
Banyo programına ihtiyacımız yok.
Não precisamos de horários para a casa de banho.
Tatlım ya sana o kadar yakışıklı dedik şimdi gelmiş bize silah doğrultuyorsun.
Meu Deus, achei você bonito... e agora está todo irritado e apontando uma arma para mim.
TARDIS'le bir gezintiye çıkıp yardım çağrılarına kulak kabartacağız.
Só levamos a TARDIS para uma volta e procuramos por chamadas de socorro.
Zırvalamayı kes yoksa beyninle parmak boyası yaparım.
Pare de matracar ou esmagarei seu cérebro para fazer tinta.
Fillory'e geri gelip kral olacağım. Söz veriyorum.
Depois volto para Fillory e serei rei.
Bunu hak edecek ne yaptım?
- Claro. - O que fiz para merecer isto?
Üstüme falan atlama sakın, tamam mı?
Não saltes para cima de mim, está bem?
Ellerimi düzeltmek için. Kraliyet botanistin falan var mı?
Para tratar as minhas mãos.
Tamam, eve git tamam mı? Gitmem gerek.
Vai para casa e espera por mim.
Giza Piramitleri mükemmel bir tasarım. Özellikle Khufu'nun savaşta öldürülen oğlu Kawab'ın ruhunu koruması için yaptırdığı ev.
As pirâmides de Gizé são um óptimo modelo, especialmente a que o Khufu construiu para a alma do seu filho, o Kawab, que morreu combatendo valorosamente.
Süslü İngiltere yatılı okuluna mı?
Num colégio interno para ricos na Nova Inglaterra?
Yani her türlü... Benim için bakiresin hayatım.
Portanto, seja como for, para mim és virgem, querida.
Bayler'dan şimdi mi bahsediyorsun? Sana söylemeye çalıştım. O gün ortalık karışmıştı.
Esperaste até agora para me falar de ti e do Bayler?
"Şu an rahatsız etme. Canım çok sıkkın" dedi.
O meu marido disse para não me incomodares, porque estou louca.
Gemine el koyduğum için üzgünüm Kaptan... ama korkarım planladığım şey için...
Desculpe estar a comandar, Capitão. Mas para o que tenho planeado...
Maden için bir çocuk daha mı?
Outra criança para as minas?
Gerçek annem bunu bana... kahraman olayım diye verdi.
A minha verdadeira mãe deu-mo. Para que me lembrasse de ser um herói.
Yardım etmek için ne yapabilirim?
O que posso fazer para ajudar?
Korkarım, ne yaparsa yapsın... bu diyara dönmesi imkansız.
Não importa o que tente, voltar a este reino é impossível para ele.
Ve onun için planlarım var.
E tenho planos para ela.
Senin için planlarım olduğu gibi.
Assim como tenho para ti.
Sanırım "Hamilton" biletleri yok.
Presumo que não conseguiram os bilhetes para o Hamilton?
Yani takımındaki bazı gerzekler tetik çekmeyi çok sevdiğinden bir Irak hapishanesine mi atılacaksın?
Então agora queres ir para uma prisão iraquiana porque um idiota da tua equipa começou a disparar à toa?
Yerel medya röportaj istemeden takımını buradan çıkartmalıyız.
Temos que tirar a sua equipa daqui, para o caso dos moradores começarem a exigir entrevistas.
Bana, blokta olan katliama rağmen elinde rapor edilecek hiçbir bilgi olmadığını mı söylüyorsun?
Está a dizer-me que apesar do chocante massacre que acabou de ocorrer neste bloco, - não tem nada para me dizer?
Hikayenin sizin tarafınızdan dinlenmesi için buradayım.
Estou aqui para assegurar que a sua versão da história é contada.
Sana yardım etmek için geldim.
- Estou aqui para a ajudar.
Kendine yardım etmek için geldin.
Está aqui para se ajudar a si mesmo.
Karşılığında oğlunu korurum ve fabrikaya gönderilmemeni sağlarım.
E em troca, irei proteger o seu filho e impedir que vá para a Fábrica.
Muhtemelen onlar bizim 10 katımız.
Eles provavelmente superam-nos em dez para um.
Saldırganlar dronlarımızı çağırmak için bunu kullanmış.
Os atacantes usaram isto para chamar os nossos drones.
Beni çatıya kadar takip etmelerini sağladım.
Fiz os Mãos terem que ir caçar-me para o telhado.
Uğruna savaştığım dava için çok önemli biri. - Öyle mi?
Importante para uma causa pela qual luto.
Benim işim tehlikedeki kadınlara eşlik etmek değil hanım efendi.
Não costumo escoltar mulheres para o perigo.
İçeri gelecek misin, sana neler olduğunu anlatayım.
Queres entrar para te dizer do que isto se trata?
Ama ben bu yüzden buradayım, bu yüzden seni bulmaya geldim.
É por isso estou aqui e vim tão longe para te ver.
Dinlenmiş ve bugünkü ders için hazır mısın?
Descansada e pronta para a aula de hoje?
Bunu seni korumak için yaptım.
Fi-lo para te proteger.
O makineye adım attığın her an da, küçücük bir hataya bile yer olmayacak.
Sempre que entras naquela máquina, não há margem para o mais pequeno erro.
Jess'i kurtarmak için zaman makinesini çalmama yardım etmeni istiyorum.
Quero que me ajudes a roubar a máquina do tempo para salvar Jess.
Başka bir yol bulmama yardım etmeni istiyorum birinin varlığını silmene.
Quero encontrar outra forma. Para apagar a existência de uma pessoa.
- Her gün Cyndi takım içindeki rekabeti artırmak için birkaç müridinin evine girmesine izin veriyor.
Diariamente, a Cyndi permite que alguns dos seus seguidores fiquem na casa com ela para o desafio.
Bu kabinde bir açıklama yapayım. İşte geliyor, işte geliyor.
Um pouco de verdade para a tua cabine?