Sadece biraz tradutor Português
7,739 parallel translation
Bu bir sır değil, Ellie, bu sadece biraz hesaplı bir savsaklık.
- Não é um segredo, Ellie... Sabes, é uma omissão calculada.
Doktorda aşı olmak gibi, sadece biraz daha derinden, tamam mı?
É como uma injecção, só que mais funda, está bem?
Senin ise sadece biraz daha olgunlaşmaya ihtiyacın vardı.
E você, você só... Só precisa que lhe cresça um cérebro.
Sadece biraz pul almak için bekliyorum.
Só estou à espera para comprar selos.
Bak bu sadece biraz fazla büyük bir mesele. Partiye gidersin ve sana karşı olan herkes oradadır gibi.
- É um passo arrojado, enfrentar o partido e os figurões que aqui me puseram...
Sadece biraz acıyor.
Só está a doer.
Sadece biraz sarsıntı var.
Só levei um chocozito.
Rulmanlar biraz paslanmış. Motora henüz bakmadım ama sadece biraz makyaj gerek.
As roldanas estão um pouco oxidadas, não vi o motor, mas a maior parte é só cosmética.
Sadece biraz.
- Só um pouco.
Öncekinin aynısı. Sadece biraz daha fazlası.
O mesmo de antes, apenas um pouco mais.
Sadece biraz kısaydı.
Só um pouco curta.
Bebeğim, sadece birazcık kan var, sadece biraz kan.
Não, querida. É só um bocado de sangue.
James'in sadece biraz...
O James só precisa de...
Sadece biraz daha ileri.
Só mais um pouco.
Olacak tatlım sadece biraz daha zamana ihtiyacın var.
Voce vai, querido. So precisa de mais tempo.
Sadece biraz daha zamana ihtiyacım var.
Só preciso de mais tempo.
- Sadece moral depolamak için. Sadece biraz onlarada değin biraz alkış alsınlar.
Só para reforçar o moral e receberem uns aplausos.
- Sadece biraz eğlenmek istemiştim.
Eu só queria começar a divertir-me, sabes?
Evet, sadece biraz sarhoş gibiyim...
Estou. Um bocado bêbada, mas...
Sadece biraz ağırdan aldığına emin ol tamam mı?
Assegura-te que estás a levar as coisas ao teu próprio ritmo.
Sadece biraz daha zamana ihtiyacım var.
Só preciso de um pouco mais de tempo.
Yapabilirsen. Ya da, sadece biraz ses çıkart.
Ou só, sabes, fazer alguns sons.
Sanırım, biraz düzenli olan sadece benim.
Acho que sou apenas meio religioso.
Aslında bu sadece aynaya bakınca dünyanın biraz daha berbat olduğunu düşündürecek bir şey.
É só, algo para ver-me ao espelho e fazer deste mundo menos repugnante.
Ben sadece şunlara biraz bakacağım.
Vou, apenas, dar uma vista d'olhos.
Çocuklar, anne babaya biraz kızgın sadece.
Ok, pessoal, a mamã está um pouco zangada com o papá.
Biraz abartılı bir eve ve birbirimize sadece ufak tefek hediyelere alacağımıza söz verdik.
Como a renda é alta, combinámos trocar presentes baratos.
Biraz daha kapsamlı görünüyordu sadece.
Parecia mais completa.
JJ'yi bulmak için biraz çaba harcadım gerçi. Durumu iyi mi diye kontrol etmek için sadece.
E fiz um pequeno esforço para encontrar o JJ, para ver se ele estava bem.
Sadece cüzdanımdaki var, ve çekmecede biraz ot var.
Só tenho o que está na minha carteira, e tem algumas cenas de erva na gaveta.
Sadece başım döndü. Biraz hava almam gerek.
Preciso de apanhar ar.
Sadece kafası biraz karışık, hepsi bu.
Ela só está um pouco confusa.
Biraz yardım edeyim dedim sadece.
Preciso de uma ajudinha.
Bu sadece, zaten ölmek üzere olanları biraz haysiyet ile öldürmek.
Trata-se de permitir que aqueles que já estão a morrer que o façam com alguma dignidade.
Ben sadece insanlara sizin içyüzünüzü biraz anlatabilmek istiyorum.
Bem, eu apenas quero dar a conhecer um pouco de si.
Evet, sadece düşündümo gerçekten sıska ve gergin ve biraz gibi vardı Bir İngiliz aksanıyla, ya da bir şey.
Achei que ele fosse bem magrinho tenso e tivesse um sotaque inglês.
Ben sadece biraz gevşek görünüyor, demek istiyorum.
Meio flácido.
Bu, biraz utanç verici ama bu sadece, ben... mi var herhangi bir şans Hala başka bir bebeği istiyor?
É meio constrangedor, mas eu... Há alguma chance de quereres mais um filho?
Sadece ona biraz daha zaman kazandırmak için çabalayacaklarmış.
Que vão só tentar conseguir ganhar algum tempo.
Biraz fazla yaşlı sadece.
Mas já está para o cota.
Ben biraz bana aşık onu düşürmek belki olur? - Bisküvi - evlenmek istiyorum değil, sadece cinsiyet açısından sahip!
Talvez fazendo com que se apaixone por mim um pouco, para que não queira casar, mas queira ter sexo regularmente...
Bize sadece, biraz 80'lerdeki düşük kalite kirli ottan lazım.
Vamos só ficar com uma erva baratucha tipo a dos anos 80.
Sadece bir kez röportaj yapmıştım. Biraz gıcık biri.
- Só o entrevistei uma vez, é um cromo.
Sadece seni gördüğüme biraz şaşırdım.
Só estou admirada por te ver.
- Biraz klostrofobik hissediyorum sadece.
Só me estou a sentir um bocado claustrofóbico, é só isso.
Biraz kirlenmiş sadece.
Apenas um bocado suja, só isso.
- Michael. - Biraz sıyır sadece.
Puxa a manga.
Sadece içinde biraz haz olan bir gelecek istiyorum.
Só quero ter um futuro com alguma alegria.
Sadece burada biraz oturup, sakinleş.
Senta-te um pouco. E acalma-te.
Özür dilerim, sadece bugün biraz dalgınım.
Desculpa, hoje estou um pouco distraída.
Sadece, seninle biraz daha özel şeyler hissettim.
Só senti qualquer coisa especial contigo.
sadece biraz yorgunum 21
sadece biraz daha 24
sadece birazcık 42
biraz 988
birazcık 224
birazdan 150
biraz yorgunum 69
birazdan geliyorum 76
biraz ister misin 172
biraz daha iyiyim 16
sadece biraz daha 24
sadece birazcık 42
biraz 988
birazcık 224
birazdan 150
biraz yorgunum 69
birazdan geliyorum 76
biraz ister misin 172
biraz daha iyiyim 16
biraz uyu 104
biraz daha 472
biraz sonra 59
biraz daha dayan 42
biraz daha var 16
biraz dinlen 152
birazdan görüşürüz 75
biraz daha kal 33
biraz bekle 203
biraz sakin ol 53
biraz daha 472
biraz sonra 59
biraz daha dayan 42
biraz daha var 16
biraz dinlen 152
birazdan görüşürüz 75
biraz daha kal 33
biraz bekle 203
biraz sakin ol 53