Sap tradutor Português
6,550 parallel translation
Sapına kadar.
Pura e dura.
Sapığın biri bana bunu göndermiş.
- O que se passa? - Um anormal enviou-me isto.
Sapığın biri kafanı bozmak istemiş.
Isto é um idiota qualquer a querer deixar-te confusa.
Şeyime Gündoğdu adında bir sapığı tutukladın mı?
Prendeste um criminoso chamado Joe Uterus ( Útero )?
En iyi sapık isimlerinden biri, değil mi?
Nome de criminoso de quadro de honra, não?
Geçen hafta kazara sana gülümsedim ve sen de lazer kalemini gözüme tutup, sapık var! diye çığlık atmıştın.
Eu acidentalmente sorri para ti na semana passada e tu apontaste-me um lazer aos olhos e gritaste "pervertido".
Brenda, internetteki sapıklardan biri sana bir şey dediyse Tehdit ettiyse- -
Brenda, se algum desses pervertidos online disse alguma coisa que te ameaçou...
Küreğin sapında losyon vardı.
Havia uma loção no cabo da pá.
Sapında bir losyon vardı. Çok özel bir losyon.
Tinha uma loção no cabo, uma loção muito específica.
Bana sapık Jim hakkında yalan söylediğine inanamıyorum.
Não acredito que me mentiste sobre o Jim pervertido!
Oğlun bir sapık ve bir katil!
O teu filho é um pedófilo e assassino!
Ne renk çekmece sapı istersin?
Que cor do puxador da gaveta querias?
Ama sen hayatını sapık bir narsiste adadın kimseyi zerre umursamayan birine ve şimdi o ölü.
Mas dedicou a vida toda a um narcisista louco que nunca quis saber de ninguém. E agora está morto.
Belki kurbanlarını öldürmeden önce onlarla sohbet etmeyi... seven bir sapık.
Talvez ele seja algum tipo de louco, que goste de falar antes de matar as vítimas.
Yani Noel yaklaşırken Times Meydanı'nda yankesiciler ve sapıklar yine iş başında.
Aliás, tens todos os melhores elementos da véspera de ano novo e de Times Square.
Çene kemiğindeki bu çatlağa ağır el fenerinin kıvrımlı sapı sebep olmuş olabilir.
O punho de uma lanterna pesada podia causar a fractura na mandíbula.
Peki, bu büyük bir teori. Ya da o sadece saldırgan bir sapık.
Ou ele é, apenas, mais um pervertido.
Bütün sapık katiller için öyle demezler mi?
Não é o que dizem sobre assassinos em série?
Alkol, sapıklık, türlü türlü iğrençlikler sunulup, istifade ediliyor.
Álcool, perversidade, abominações variadas tanto oferecidas como recebidas.
Bilgisayar yeteneklerin olmasaydı sapık hâlâ serbest olacaktı.
Sem o teu louco conhecimento tecnológico, ainda haveria um predador à solta.
Sapını da kontrol et.
Repara na coronha. Achas que pode ser um data?
Demek bana musallat olan bir sapık bu.
Portanto, é mesmo um lunático a tentar dar-me a volta à cabeça.
Sapığın biri diye düşündüm ama...
Pensava que fosse um louco obsessivo, até...
Şu sapık sürtüğün yanında zor günler geçirdin.
Ficaste mesmo apanhada por aquela puta perversa.
Lezbiyenlerin de bildiğimiz halıları vardır, sizi sapıklar.
As lésbicas também têm alcatifas normais, seus pervertidos.
Pu'uhale yolundan devam edin, Auik'ye sapın sonra setçe sola Sand Island bağlantı yoluna dönün.
Permanece na Pu'uhale, vira à esquerda na Auiki, depois, vira à esquerda na estrada de acesso Sand Island.
" Sapına kadar yararsız.
Tudo o que eu pude pensar foi "ele é completamente inútil".
Bunu sapına kadar yemeyi hak ediyor.
Ele merece cada centímetro disto.
- Sapık herif! - Memur Bey!
Sr. Guarda!
- Seni küçük sapık!
Seu pequeno pervertido!
Zaten iyi tanımadığım dört kişinin evine sap gibi gitmek hiç hoşuma gitmedi. Kusura bakma.
Não gostei nada de ter ido sozinho a quatro casas de pessoas que quase não conheço.
Evet herhalde sapık Skype kişisi
pois, talvez aquele tipo irritante do Skype
Pozitif ifadelerin ve sapıklığıma göz yumduğun için minnettarım lakin tecrübeme dayanarak, tek başıma kesinlikle hayatta kalamayacağımı biliyorum.
Agradeço as palavras de apoio e o facto de ignorares a perversão, mas eu sei muito bem que não sobrevivo sozinho. - Não consigo.
Houston'dan Georgia'ya gelene kadar sürekli başka başka yollara sapıp durduk.
Estamos a apanhar atalhos de Houston a Geórgia.
Adam ırz düşmanı, Jake, sapık.
Ele é um violador, Jake. Um predador sexual.
- Tam bir sapık.
- É um tarado.
Alet sapıtıyor ama yerler temiz, yağlı kağıtta da birşey yok.
O Snoop está a disparar, mas, eu limpei o chão e o papel-óleo está bom.
- Beni takip eden sapık.
O maníaco que me perseguia.
- Biraz sapıyorsun şimdi.
- Já podes parar.
Sapını şu şekilde tut, ağırlığını hisset.
Segura no cabo, para sentires o seu peso.
Kardeşimin yerine kör bir sapık geldi ve ben...
Um pervertido cego ocupou a cabine do meu irmão e eu...
Sapıkça.
Bizarro.
Yani, sen sapına kadar erkeksin.
Quer dizer, tu és... Hétero como uma seta.
Özür dilerim, bu şekilde ortaya çıkmak biraz sapık işi ama seninle bir şey hakkında konuşmalıyım.
Desculpa. Eu sei que é um pouco perseguidor aparecer assim, mas preciso de falar contigo sobre uma coisa.
Patronum antika bir tüfeğin sapıyla ona vurdu.
O meu patrão bateu-lhe com a coronha de um espingarda antiga.
Yani sapığımız orada yatıp onu izliyormuş.
A nossa aberração deitava-se lá e vigiava-a.
Mutlu bir evliliğin sırrının yolumuzdan sapıp birbirimizi eleştirmek olduğunu sanmıyorum.
Acho que o segredo de um casal feliz não é expor críticas uns aos outros.
Sende ben sekreterimle birlikte oluyorum diyen o sapık bakış var.
Tem aquele olhar tarado de quem faria tudo para comer a secretária.
Ölüm tehdidi mi? Sana sapık gibi mi görünüyorum?
Uma ameaça de morte?
Sapıkça diyecektim aslında.
la dizer bizarro, mas...
Bak sen, demek buradasın. Ben de kulağımın üstünde şapırdayan ne var diyordum. Son bir deneme yapsam daha iyi olacak galiba.
Senti que alguma coisa estava a morder-me a orelha, vou precisar de tomar alguma coisa.
şapşal 109
sapık 80
şapka 72
sapla 17
şapkan 22
sapıklar 17
şapkanı çıkar 49
şapkam 66
şapka mı 16
sapık herif 16
sapık 80
şapka 72
sapla 17
şapkan 22
sapıklar 17
şapkanı çıkar 49
şapkam 66
şapka mı 16
sapık herif 16