Saçmalık mı tradutor Português
886 parallel translation
Saçmalık mı diyorsun?
Inventar? Chamas a isto inventar?
Saçmalık mı?
Tolices?
Bu ne saçmalık. - Saçmalık mı?
- Agora, mais uma vez.
Sen buna saçmalık mı diyorsun, Ravenhurst!
Chamas a isso um absurdo, Ravenhurst?
Saçmalık mı? Senin gibi bir sarhoş mu söylüyor bunu? Ertesi gün ne yaptığını hatırlayamayacaksın.
Duvidarias que um bêbado louco como tu... que levou um golpe e perde completamente a memória... pode cometer um crime e não se lembrar disso?
Saçmalık mı?
Estúpido?
Saçmalık mı dedin?
Disparate, é isso que lhe chama?
Bu büyüklükte ısırılmış bir balina saçmalık mı?
E também é uma treta a baleia da praia, com uma dentada deste tamanho?
- Saçmalık mı?
- Tolice?
- Saçmalık mı? Evet.
Tretas.
Bayım, bu saçmalık.
E, mais uma vez, tretas.
Bu saçmalık yüzünden üç gün daha kaybettim. Ve bu oyunun için daha fazla zamanım yok.
Esta loucura já dura há três dias... e eu não tenho mais tempo a perder com os teus joguinhos.
- Ben de eşyalarımı toplar ve birazcık kestiririm. Saçmalık.
- Vou arrumar as coisas, tirar uma soneca
Sana rüyaları açıklayayım ki saçmalık olduklarını düşünme.
Eu explico-lhe o que são os sonhos para que não pense que é treta.
Artık bu saçmalıklar için çok yaşlıyım.
Estou velha para esses disparates.
Hiç böyle saçmalık duymadım...
Onde já se viu...
Yeterince saçmalık yaşadım.
Bem, já vi tolices demais.
Benim birliğimde böyle bir saçmalık olamaz, seni çıplak ellerimle parçalarım!
Acalma-te, Bluey. Só estava a pensar.
Haftalardır bu saçmalığı dinledim ve bıktım artık.
Há semanas que ouço essa lamechice e estou farto disso.
Arkadaşlar, bugün bir çok saçmalık duydum,... ama sanırım bu en aptalcasıydı.
Caramba, já vi todo o tipo de desonestidade nos meus dias, mas esta encenaçãozinha leva tudo à palma.
Böylesine bir saçmalık hiç duymadım
Nunca ouvi falar de tal absurdo.
Mumya ve Yaşam Yazıtı hakkındaki sacmalık mı?
A múmia que vive? O manuscrito da vida?
Palivoda öldürmemle ilgili saçmalık başlamıştı. İstayona mı gidiyoruz?
Lá estavam as chatices anunciadas se eu não matasse o Palivoda.
Şimdi, biraz ciddi olalım..... bu yalnızlık çeken insanların uydurduğu bir saçmalık değil mi?
Realmente, è sério... não è um jeito de enganar muita gente solitária?
Bu saçmalık böyle devam ederse, burayı kapatırım, ona göre.
Se isso continuar, vou fechar este lugar.
Bu saçmalıkların hep benim başıma gelmesinden bıktım artık.
Estou cansada destas coisas estúpidas que acontecem comigo!
Asla böyle bir saçmalık yaşamadım.
Nunca tive um trabalho como este na minha vida.
, Ne yapacağım? Bu ne saçmalık böyle?
Que posso fazer? " Que tolice é essa?
Herhangi bir saçmalık olursa... acımasız olacağım.
Se fizerem qualquer besteira, de qualquer tipo... Eu serei impiedoso.
Ama muhteşem bir saçmalık için İtalyan gösterisine gitmek lazım.
Mas para ver uma magnífica perda de tempo, basta-nos ver a prestação italiana.
Bir saçmalık yapmamaya çalışacağım.
Tratarei de não fazer estupidezas.
Şimdi kıçını kaldırıp arkaya oturacak ve bu saçmalıktan vazgeçeceksin, tamam mı?
Para já, mexe esse cu, senta-te atrás e deixa-te de parvoíces, percebes?
Saçmalık. Bu an için 20 senedir bekliyorum. Görevde sana katılamayacağımı biliyorum ama başarını kendi gözlerimle görmek istiyorum.
- Não, esperei este momento durante 20 anos e não vejo... o por quê de não poder unir-me à missão alem do mais quero... vê-lo todo com meus próprios olhos.
Küçük bir çocukken, bunda bir saçmalık olduğunun farklıdaydım ama ne zaman bir şey söylesem beni terslerlerdi.
Sabia que isso era uma loucura quando era uma criança, mas se dizia alguma coisa davam-me um estalo, por isso...
Bailey saçmalığı derken uygar dünyanın kıskandığı muhteşem İngiliz yapımı köprüden bahsettiğini sanıyorum.
Quando se refere à "porcaria da Bailey", Presumo que se refere àquela ponte britânica feita com precisão, que é a inveja do mundo civilizado.
- Sanırım "saçmalık" diyeceğin zaman bile bunu Fransızca söylerdin, değil mi? - Evet.
Sim.
"Bu derin ve her dediğini yaptıran kadınla sevişmek kocamla yaptığım seksin, ne kadar boş bir tecrübe ve ne kadar tuhaf bir saçmalık olduğunu gösterdi bana."
Fazer amor com esta mulher profunda e hábil fez-me compreender como era vazia a experiência, como era bizarro o enigma do sexo com o meu marido. Por favor.
Tanrım, inanamıyorum. Saçmalık bu.
Não acredito nesta merda.
Bırakalım vahşice yaşayıp beslensinler. Bütün bu otorite olan karşıtlık saçmalık.
Deixam-nos andar à solta e ler toda a espécie de disparates anti-governo.
Bu saçmalık. Bırak taşıyayım.
Não queres que leve esse?
Bıktım usandım artık bu saçmalıktan.
Já estou farto desta treta.
Bu saçmalıklardan bıktım artık.
Já chega, está bem?
Bu saçmalıktan sıkılmaya başladım artık.
Estou começando a cansar-me de tudo isso!
Saçmalık şu ki, sizin yaşınız tutmuyor ve içki ruhsatımın geri alınmasını istemem
Vocês são menores e não quero perder a licença para vender bebidas alcoólicas.
Hiç böyle bir saçmalık duymamıştım.
Nunca ouvi tanto disparate.
Bu duyduklarım saçmalık Ellen.
Eu não vou ouvir mais disparates, Ellen.
Senin bu entelektüel liberal saçmalıklarında bıktım artık!
Eu estou tão farta de vocês e dos vossos liberalismos pseudo-intelectuais
Size minnettardım ve hala minnettarım. Ama tamamen saçmalık.
Fiquei-lhe agradecido e estou agradecido, mas é tudo uma farsa intoxicante.
Bu saçmalık Scrooge. Bir depo dolusu mısır elinde kalacak.
Ficará com um armazém cheio de milho.
Niye böyle bir saçmalık yapayım?
Por que faria uma estupidez dessas?
Bu hokus-pokus saçmalıklarından bıktım artık.
Estou farto desta porcaria!