Tabii ki biliyorsun tradutor Português
116 parallel translation
- Tabii ki biliyorsun.
- Claro que o sabes.
- Tabii ki biliyorsun.
- Claro que sabe.
Tabii ki biliyorsun. O yoldan geldin!
vieste por lá.
- Tabii ki biliyorsun.
- É claro que sabes.
Tabii ki biliyorsun.
Sabes, sim.
- Tabii ki biliyorsun.
- Claro que sabes.
Tabii ki biliyorsun.
- Claro que sabe.
Tabii ki biliyorsun, Bob.
Sabes sim, Bob.
- Evet, tabii ki biliyorsun.
- Sim, claro que sabe.
Tabii ki biliyorsun.
Claro que consegues.
Tabii ki biliyorsun. Kızlar, Carlo'ya şantaj yaptı.
As miúdas queriam chantagear o Carlo ;
Afedersin, tabii ki biliyorsun.
Desculpa. Claro que sabes.
Tabii ki biliyorsun.
Claro que sabia.
Tabii ki biliyorsun.
Certo, claro que sabes.
Tabii ki biliyorsun.
É claro que sabe.
Tabii ki biliyorsun.
Claro que sabes.
Tabii ki biliyorsun Marty.
Claro que sabes, Marty.
Tabii ki biliyorsun. Ama unuttuysan söyleyeyim, berbat.
Bem, claro que sabe, mas caso se tenha esquecido, é uma treta.
- Tabii ki biliyorsun, Katie. Çünkü herhangi bir kimsenin sana herhangi bir zamanda sorduğu her şeyi bilirsin.
- Claro que sabes, Katie, porque sabes tudo o que alguma vez te perguntaram.
Tabii ki biliyorsun. Korkuyorsun.
Claro que sabias, mas estavas com medo!
Tabii ki biliyorsun, Mitch.
Claro que sabe, Mitch.
Tabii ki biliyorsun.
Claro que sabias isso.
Tabii ki biliyorsun.
Claro que sabias.
- Tabii ki biliyorsun, Katie.
- É claro, Katie.
Biliyorsun o kediyi buraya geri getirebilirdin, tabii ki bunu gerçekten istemiş olsaydın.
Sabes conseguias meter aquele tipo de novo aqui dentro, mas se quisesses mesmo.
- Tabii ki, bir ceset isterler. Ama biliyorsun, belirli bir süre sonra kayıp kişi ölü ilan edilir.
Exigiriam um cadáver, mas passado um certo período de tempo, uma pessoa desaparecida é considerada morta.
Bunu benden çok daha iyi biliyorsun. Tabii ki istiyorum.
Sabes muito bem que sim, já senti.
Sordu ki "Harry nasıl biliyorsun?" "Havlamasından tabii aptal!" dedi
E nós : "Como é que sabes?". E ele : "Pelo ladrar, ó palerma!".
Tabii ki hayır. Bugünlerde mavi bulmanın zorluğunu biliyorsun David.
Sabes como é difícil arranjar blues hoje em dia, David.
Tabii ki inanıyorum. İnandığımı biliyorsun.
Claro que sim.
- Tabiî ki biliyorsun.
Diz-me.
Hayır tabii ki. Yaşlısın ve zaten bir sürü şeyi biliyorsun.
Não, porque tu és adulto e já sabes muitas coisas...
Tabii ki, bunu biliyorsun, değil mi?
Claro que já sabes disso.
Tabii ki benimle gelmek istersen biliyorsun, teklifim hala geçerli.
A menos que venha comigo. A oferta ainda está de pé...
Ve tabii ki sen biliyorsun.
Mas claro que tu fazes.
Marnie, biliyorsun. Tabii ki seni özleyeceğiz.
Marnie, vamos sentir muito a tua falta.
Tabii ki, sen bunu benden daha iyi biliyorsun.
Claro que te lembras disto de uma maneira que eu não consigo.
Tabii ki biliyorsun bebeğim.
- Eu sei em que está pensando. - Claro que sabe.
Tabii ki hayır, hem sana bunu borçlu olduğumuzu biliyorsun.
- Claro que não. E nós lhe devemos isso.
- Tabii ki... - Ama burada "Saks Family" mağazası bulunmaz, biliyorsun...
Claro, mas aqui nós não temos lojas chiques.
Tabii ki, hiçbir şey zorlamadı, ama biliyorsun ben kendimi sorumlu hissederim.
Pronto... nada te entrou mas... culpo a Natureza por isso.
Tabii ki de yapmazlar. Peki, bunu nereden biliyorsun?
Bem, como sabes isso?
Ama bu tabii ki bir Stradivarius olmayabilir, biliyorsun.
Pode não ser um Stradivarius, mas sabes...
Bunun yanıtını biliyorsun, tabii ki hayır.
Já sabes a resposta. Claro que não.
Tabii ki yapmazsın, dinle adamın arkadaşı değilim, biliyorsun.
- Claro que não. Ouve. Não sou amigo dele, tu sabes disso.
Tabii ki, bebeğim. Nasıl yapacağımızı biliyorsun.
- Claro bebé, bem sabes que sim.
Tabii ki biliyorsun.
Oh, claro que sabes!
Tabii ki Fairfield'i biliyorsun.
Claro...
Tabii ki doğumgünüm için, ama biliyorsun Lily, babam ve hepimiz beraber olacağız. Bilmiyorum.
Quero dizer, claro que pelo o meu aniversário, mas, sabes, a Lily e o pai e todos nós juntos?
Biliyorsun ki Kral, saraylarının çoğunu yeniden dizayn etmek istiyor. Tabii buna Hampton Sarayı'nın genişletilmesi de dahil.
Decerto sabeis que o rei decidiu remodelar a maioria dos seus palácios incluindo a expansão de Hampton Court.
Neden bahsettiğini bilmiyorum. Tabii ki biliyorsun.
- Não sei do que fala.
tabii ki 3786
tabiî ki 109
tabii ki evet 16
tabii ki hayır 476
tabii ki seviyorum 29
tabii ki öyle 97
tabii ki istiyorum 19
tabii ki var 74
tabii ki de 45
tabii ki benim 18
tabiî ki 109
tabii ki evet 16
tabii ki hayır 476
tabii ki seviyorum 29
tabii ki öyle 97
tabii ki istiyorum 19
tabii ki var 74
tabii ki de 45
tabii ki benim 18
tabii ki olmaz 20
tabii ki biliyorum 29
tabii ki yok 71
tabii ki eminim 28
tabii ki değil 91
tabii ki değilim 17
tabii ki hatırlıyorum 25
biliyorsun 4418
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
tabii ki biliyorum 29
tabii ki yok 71
tabii ki eminim 28
tabii ki değil 91
tabii ki değilim 17
tabii ki hatırlıyorum 25
biliyorsun 4418
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
biliyorsun ki 112
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorsun değil mi 147
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
tabii 9702
tabiî 81
tabii eminim 16
tabii efendim 146
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorsun değil mi 147
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
tabii 9702
tabiî 81
tabii eminim 16
tabii efendim 146