Tabı tradutor Português
175 parallel translation
Ayrıca geçen yıl Amerikalılar 7 milyardan fazla resim çekti. Film malzemesi ve tabı için 6.6 milyar dolar harcandı.
E também salientar que, no ano passado, os americanos tiraram mais de sete milhares de milhões de fotografias, num total de 6.6 milhares de milhões de dólares em rolos e revelação.
Tabı karanlık odada yapabilirim.
Posso fazer a revelação na câmara escura.
Tabı ki yasak.
Claro que não.
Fotoğrafı tab edip karanlığa ışık tutacak.
Revela-se a foto e saberemos o que se passou.
Filmleri tab ettikten sonra inceleyip gerçek ve işe yarar olduklarına kanaat getirmedikçe parayı teslim etmeyeceksin.
A que você não entregará o dinheiro até ter revelado as fotos, tê-las examinado e decidido se são autênticas e valem a pena.
Ya filmlerin tab edilmesi?
E quanto à revelação das fotos?
Ben filmleri tab edene dek beklemelisin.
Você tem de esperar até que eu o tenha revelado.
- Filmi kendin mi tab edeceksin?
- Vai revelá-lo você mosmo?
Ödeme, her zamanki gibi, filmler tab edildikten sonra yapılacak.
Como sempre, pagar-lhe-emos depois de termos revelado o filme.
Moyzisch tab ettiğinde, Albay Richter'in satın almak istediği belgenin bir parçasını göreceksiniz.
Mostra uma parte do documento que von Richter quer comprar.
- Bar mı dedin?
- Tab... "pub"?
- Tab etmen yeterli!
- Tem que revelá-la.
- Kaliteli olmayan bir görüntüyü tab etmiyoruz.
- Não gostamos de baixa qualidade.
Gerçekten.Tab, Rock, Rip.
É verdade. O Tab, o Rock, o Rip.
Bunu tab et.
Revele isto.
- Tab. Tab mı?
O que é isto?
Tab Fielding.
Tab Fielding.
- Tab Fielding'i görmek istiyorum.
- Quero falar com o Fielding.
Tab'le dün bir vaka dolayısıyla tanıştım.
Conheci o Tab ontem, no seguimento de um caso.
Tab iyi para kazanıyor, değil mi?
O Tab trata-se bem, não é?
Aslında, bu bir TAB.
Na verdade, é uma TAB.
Buraya gel, bu sabah başka fotograları da yıkadım ama daha tab etmedim.
Aquí! Coloquei mais umas em exposição esta manhã, mas ainda não as revelei.
Neler oluyor?
O que é isso? Tab!
Tab? Tab!
Tab!
Tab!
Tab! Tab!
Beyaz ekmek üzerine mayonezli ton balıklı salata... diyet kola ve kraker.
Sandwich de atum com maionese... uma diet Tab e dois Twinkies.
Diski yavaşça hareket ettir misin?
Tab, se puderes mover lentamente o disco.
Tab, yıldızlar etrafındaki gezegenleri gözlem görevini tamamladın, uzay aracımız olduğun için teşekkürler.
Tab, cumpriste a tua missão de busca de planetas à volta doutras estrelas. Obrigado por teres sido a nossa nave espacial interplanetária.
Bir oğlum daha olursa, adını Jason, Caleb ya da Tab koyarım.
Se tivesse outro rapaz, chamava-lhe Jason, Caleb ou Tab.
Kapımda gizlenen Tab Hunter değil mi?
Quem é este caçador na minha porta?
Diyet Pepsi veya Tab olsun.
Uma Diet Pepsi serve.
Tab... Dur.
Espera aí...
Yoksa tab edilirken mi bir şey oldu?
O laboratório deu bronca?
Hayır. Sana güvenmiyorum. Resimleri kendim tab edeceğim.
Não confio em ti, eu revelo-as.
Dinle Morelli. Çektiğin film testlerini ne zaman tab ediyorsun?
Morelli, onde e quando revela os filmes dos testes?
İşe bak! Onu ne soyuyoruz ne de bıçaklıyoruz ; üstüne bir de para mı ödeyecekmişiz? - Filmi tab etmek için para lazım.
Não o roubámos, não o matámos e ainda por cima quer que lhe paguemos!
Sanırım Tab'a basacağım.
Acho que vou encomendar uma Tab.
Nerede benim Tab'ım?
Isto é difícil. Onde está a minha Tab?
Tanqueray ve Tab. Getir, tatlım. Yolum uzun.
Continua a trazê-las, querida Temos uma viagem longa pela frente
- Hugh fotoğraf makinelerini sevmezdi. Filmi çıkar, tab ettir, almayı akıl et.
Hugh não gostava de câmera... tinha que pôr filme, mandar revelar, lembrar de ir buscar.
Bu arada, bunları tab ettirip, neler çıktığını göreceğiz.
Entretanto revelamos isto para ver o que temos.
Aaa... hayır, hayır, yok bir kapatabilir ya da daha çok seçenek için'tab'tuşuna basabilirsiniz.
Não... não é nada. Pode desligar ou premir "cardinal" para outras opções.
Tab eden laboratuvarın hatası sanırım.
Acho que a loja fez asneira.
Sana ilk üç tercihimin Tab, Fresca ya da Diet Rite olduğunu söylemiştim.
Eu disse-te que as minhas 3 escolhas são Tab, Fresca, ou Rite Light.
Ver şu tab- -
Dá-me a ar...
Bir kaç film tab ettim.
Tenho um filme cá fora.
Biliyorum geride bıraktığın kadar iyi değil, ve tab ettirmek için biraz beklemen lazım, ama sorun değil ha?
Não é tão boa como a que tinhas, mas que se lixe, não é?
- Tab etme işindesin demek.
- Vocês fazem o processamento de rolos aqui.
Birkaç resim çekeceğim. Ve sen de benim için tab edeceksin.
Vou tirar algumas fotos, e vais processa-las para mim.
Ticari bir yerde tab edilmiş.
Foi processado comercialmente.
Nerde tab edildiyse, orasının numarası..
se achar o local onde foi processado.
tabi 3531
tabii 9702
tabiî 81
tabii ki 3786
tabiî ki 109
tabiki 390
tabii ki evet 16
tabi efendim 72
tabii ki hayır 476
tabii ki seviyorum 29
tabii 9702
tabiî 81
tabii ki 3786
tabiî ki 109
tabiki 390
tabii ki evet 16
tabi efendim 72
tabii ki hayır 476
tabii ki seviyorum 29
tabii ki öyle 97
tabii ki var 74
tabii ki istiyorum 19
tabii ki de 45
tabii ki benim 18
tabii eminim 16
tabii ki olmaz 20
tabii efendim 146
tabii ki biliyorum 29
tabii ki yok 71
tabii ki var 74
tabii ki istiyorum 19
tabii ki de 45
tabii ki benim 18
tabii eminim 16
tabii ki olmaz 20
tabii efendim 146
tabii ki biliyorum 29
tabii ki yok 71
tabii ki eminim 28
tabii var 20
tabii ya 578
tabiiki 57
tabii ki değil 91
tabi ki 1198
tabii ki değilim 17
tabii ki biliyorsun 16
tabii canım 65
tabii bu 20
tabii var 20
tabii ya 578
tabiiki 57
tabii ki değil 91
tabi ki 1198
tabii ki değilim 17
tabii ki biliyorsun 16
tabii canım 65
tabii bu 20