English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ T ] / Tamam mıyız

Tamam mıyız tradutor Português

857 parallel translation
- Tamam mıyız?
- Não posso demorar.
Pekala, Kızıl Ordu yoldaşları, tamam mıyız?
Entäo, camaradas soldados do Exército Vermelho, tudo bem?
- Tamam mıyız?
Estamos bem?
Hepimiz tamam mıyız?
Sente-se. Mas que grande público!
Sen de orada olacağına göre yedi eder, tamam mıyız?
São seis. E contigo lá são sete, está bem?
Tamam mıyız?
- Estão todos prontos? - Sim.
Sonra da ben sana biraz hile öğreteceğim- -... kıvırtarak yürümek... petrol jeliyle ovulmuş dişlerle gülümseme... ve eski doldurma sanatı. - Tamam mıyız?
E depois, vou-te ensinar uns truques... esonder um pouco o rabo... geleia de petróleo nos dentes para esse sorriso... e a arte ancestral das passareles.
Tamam, İnşaat ve Kredi Birliği dostu sanırım gidip tutkuyla sevişecek bir kız bulmalıyım.
Acho que vou sair para encontrar uma rapariga para dar uns beijos apaixonados. George...
Tamam kızım, ellerini yıka. Şurası.
Muito bem, menina, pode lavar ali as mãos.
Sonra çatıyı yapalım, tamam mı? Böyle. Anladınız mı?
Felipe, assim que pusermos a viga no lugar, vamos arrumar o telhado.
- Tamam mıyız?
Rebentará com tudo isto.
Binbaşıyı, kızılderili ile konuşması için yalnız bırakalım, tamam mı?
Deixem o major conversar com a índia.
Yani tamam mıyız?
Sim, mas o que acontece com a sua esposa?
Kör müsünüz? - Şimdi kıçınızı üstkata taşıyın. - Tamam, izin verin çıkayım.
Se querem sentir-se homens, subam para os quartos, rapazes.
Tamam, tamam, Kızılderili Yardım Konseri gösterimizin yıldızı işte karşınızda John Norman Howard Speedway.
Ok, ok. Estamos muito felizes em receber neste show em benefício dos índios americanos... a estrela de hoje, John Norman Howard Speedway!
- Önce bir otel bulmalıyız. - Tamam, şuraya bakalım.
- Sim, mas antes vamos encontrar o hotel.
Tamam mıyız?
- Está bem.
- Biz farklıyız, tamam mı?
Somos diferentes, de acordo?
- Farkındayız. - Tamam. O halde bunu nişanlıma anlatmalı mıyım?
O sinal parece aumentar esse efeito causando mudanças de humor, paranóia, convulsões.
Ama ben değilsem o zaman anlaşma yapmalıyız, olanı kabul edip... bunu durdurmanın bir yolunu bulacağız. Tamam mı?
Mas se não for eu, faremos um acordo, você e eu.
Tamam mı? Şimdi hazırlanmalıyız.
Agora temos de nos preparar.
Onları istemiyorsanız buzdolabına geri koymalıyım. - Tamam gir.
Se não os quiser, tenho de levar tudo para o frigorífico.
Tamam kızım tamam yanılmış olmalıyım.
Está tudo bem, rapaz. Está tudo bem. Devo ter-me enganado.
Binadaki tüm ekipmanı kurtarmalıyız tamam mı?
Kathleen!
Tamam mı? - "Atlamalıyız" da ne demek?
- O que queres dizer com "pular"?
Yoksa gidip başka oyun oynarız. Tamam mı? Araba yıkamak gibi.
De contrário, brincamos a outra coisa, como lavar o carro.
Bak, kurtlarımızı döktük ve eğlenceliydi, tamam? Ama şimdi onun düğünü için yarın geceye kadar Dallas'ta olmalıyız.
Isso já lá vai e até foi divertido mas amanhã à noite temos de estar em Dallas, para o casamento dele.
- Tamam. Kan dolaşımını sağlamalıyız.
- Ele precisa de ajuda com a circulação.
Hepimiz onun çocuklarıyız, tamam mı?
Nós todos filhos dele.
Eğer bir şeyler yapmak istiyorsak bununla başa çıkmalıyız, tamam mı?
Se queres que isto seja uma coisa com futuro, temos de a saber conduzir.
- Çünkü insanlar soruşturmaya başlarlar ve bunu kesinlikle saklamalıyız, tamam mı?
- Porque as pessoas começam a perguntar, e mantê-lo em total sigilo ok?
Tamamıyla şans eseri, insanlarımız Terra'yı buldular ve artık burada.
Por nossa pessoas extraordinariamente afortunados encontraram Terra e ela está aqui.
Ama tam vaktinde orada olmalıyız, tamam mı?
Mas temos de chegar lá a tempo, está bem?
Artık durum tamamıyla sıkıcı bir hal alıyor, ama hala savunma hattının bizim tarafındayız yani, mecburi iniş yapıp, kulak zarım patlamasın diye korumalıyım.
Sim, isto está a tornar-se numa situação muito aborrecida, mas ainda estamos do nosso lado da linha por isso vou despenhar o avião e dizer que as minhas orelhas fizeram logo "pop".
yeter ki kes sesini, tamam mı? Tamam, madem gitmekte bu kadar ısrar ediyorsun aramızda birkaç kural koymalıyız.
A verdade é que não consigo pensar numa coisa que faças melhor que eu.
Dinleyin, burayı tertemiz yapmalıyız, tamam mı?
Ouçam, temos de deixar este sítio num brilho, está bem?
Ve sonuca ulaşmalıyız, Tamam mı?
Isto vai passar, está bem?
Bir süre yalnız kalmalıyım, tamam mı?
Preciso mesmo de estar sozinha.
Yeni bir sayfa açmalıyız, tamam mı?
Vamos recomeçar do zero, está bem?
Akşam yatacak bir yerler bulmalıyız sana. Tamam mı?
Temos que achar um lugar para passar a noite.
Tamam, şimdi biliyorsun.Galiba bütün kartlarımızı açık oynamalıyız.
Agora tu sabes. Talvez devêssemos abrir o jogo.
- Bak konuşmalıyız tamam mı?
Temos de falar. Está bem?
Tamam, bunu indirmeye hazır mıyız?
Está bem, estamos prontos para deixar cair isto?
Bu kadar açık olmamalısın. Biz artık kanun kaçağıyız, tamam mı?
Agora somos fugitivas, está?
Tamam. Başaracak mıyız?
Vamos conseguir?
Lorenzino, bu yıl Şükrangünü'nü biraz erken kutlayacağız..... tıpkı Comoros'taki gibi dev bir balıkla, tamam mı?
Este ano celebramos a Acção de Graças mais cedo, com uma bela barracuda como comíamos nas Comores,
Eğer her hafta 12,000 dolar kazanabilirsem, tamam mı,... 5'e katlar, ayrıca yıllık 20'yi de ekleyelim. Böylece 80000 dolarımız olur.
Se puder ganhar 12 mil por semana, vezes cinco, mais 20 por ser campeã do ano, tudo somado faz 80 mil.
Tamam, haydi bakalım. Hazır mıyız?
Está bem, vou fazê-lo.
Yani hepimiz aslında kendimizin tutsağıyız, tamam mı?
Somos todos prisioneiros de nós mesmos.
Tamam da, bunu milletin önünde yapmak zorunda mıyız?
Tudo bem. Mas temos que fazer isto em público?
Bunu konuşmalıyız, tamam mı?
Nós podemos conversar sobre isto, não é?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]