Tamam da tradutor Português
13,520 parallel translation
Tamam da burada 50 korumadan mı bahsediyoruz yoksa 150 mi?
Quer dizer, mas estamos a falar de 50 guardas ou de 100?
Tamam da nerede?
- Mas está onde?
- Tamam da o Whitney değil.
Sim, mas essa não é ela.
Tamam da nereye?
Que lugar?
Tamam da neden buraya geldi?
Pois, mas porque está aqui?
Tamam da koca şerifsin.
Mas és o xerife.
Bize biraz izin ver, tamam mı?
Mylene, dá-nos um minuto, está bem?
- Tamam, "ananı o biçim" de.
Diz "filho da curta".
Tamam, bu da olur.
Sim, pode ser.
Bu da tamam.
Concluído.
Tamam, göz yapıştırıcısını ver.
Espera! Dá-me a cola para os olhos.
Tamam, roketi ver.
Dá-me a mochila.
Neredeyse bir konuşmanın tamamını sürdürüyor.
- Grandes filhos da puta. Ele tem praticamente uma conversa inteira.
- Ki bu da konuşmayı açıklar. - Tamam.
Isso podia explicar a conversa.
Tamam mı? Onun yönetimi altında senin mühendislik becerilerinle, burada şey muhabbeti yapabiliriz.
Com a gestão dele e o teu talento, podemos estar a falar da palavra D.
Tamam, tamam. Richard, adamla oynaşmanı ya da çatallaşmanı falan istemiyorum.
Não te peço que façam conchinha ou que o "encaves"...
Bu sıcak hava hepimizi bunalttı tamam mı?
- Este calor dá connosco em doidos!
Tabii ki saat altıda kalkması gereken zaman geldiğinde arkadaşının "Tamam, ona kadar uyu" demesini istiyor.
Claro, tem os seus momentos, em que ele deve acordar às seis e quer que o amigo diga para dormir até às dez.
Bir daha da çalıştırılamaz, tamam mı?
Não dá para ligar novamente.
- Tamam, ama bununla da ilgilen.
- Bom, então cuida disto.
- Tamam. Spagettini sevdim.
Eu gosto da tua esparguete.
Tamam, bunun meydan okuyucu olduğunu görüyorsunuz ve o da benim, Kara Şövalye.
Este é o adversário e este é o Cavaleiro Negro.
Tamam, normalde yapmayacağın ya da söylemediğin şeyler söyleyip yapmanı sağlarlar, sanki..
Eles fazem-te dizer coisas que normalmente não diz.
- Verin şu lanet kokaini. - Tamam, tamam.
- Dá-me o raio da coca.
Bir de... "Cosima'nın harç ve uçak bileti parasını bugün hesabına yatıracağıma söz veriyorum." Evet, tamam, tamam.
E prometo depositar a propina e a passagem aérea na conta da Cosima esta tarde.
Bunlar Kateesha'nın soruları, tamam mı?
Estas são as perguntas da Kateesha, está bem?
Savaş Bakanlığının tamamı yeniden yapılandırılıyor bu da SSR'ın yakın bir zamanda tarih olacağı anlamına gelir.
Todo o Depart. de Guerra está a ser restruturado, quer dizer que a RCE está a ir na direcção dos dinossauros.
Havaalanının tuvaletini kullanma kararı aldım. Tuvalleteyim, tamam mı?
Mais uma vez, não dá para inventar coisas destas.
Ve böylece, Avrupa uluslarının o zamanlar hepsinin monarşi olduklarını tekrar hatırlayarak, tamam mı?
Então, novamente, apenas para relembrar que as nações Europeias da época eram todas monarquias, está bem?
Yatağın altındaki canavar. Tamam, tatlım.
- O monstro debaixo da minha cama.
Tamam, OA bir kuş yemiş, Homer da denizyıldızı ve hareketler mi doğmuş?
O OA come um pássaro, depois o Homer come uma estrela-do-mar e adquirem os movimentos?
Sana da iyi günler. Tamam.
Fique bem.
- Hadi Ricky. - Tamamen güvendesin. Tek yapman gereken dallara ya da köklere tutunman, tamam mı?
Só tens de agarrar algum ramos e algumas raízes.
Güle güle, Cece'ye iyi bak tamam mı?
Porta-te bem. Toma bem conta da Cece.
Tamam hadi babayı bırakalım da çalışsın.
Vamos deixar o papá trabalhar.
- Tamam işte, vuruş yaptığı top.
É, home-run da vitória.
Jennifer, Jennifer. Bana biraz da olsa güvenmeni istiyorum, tamam mı?
Jennifer preciso que confies um pouco em mim.
Açılış grubu hazırlanıyor, Metallica da sonra kontrolleri yapacak. - Tamam.
É o número de abertura e depois vêm verificar.
İzin verirsem, benimle 20 dakika çalışacaksın, tamam mı?
Se te der boleia, tens de me prometer 20 minutos bons, sim? CARRO DA PRODUÇÃO
- Tamam, al bu alyansım. - bu da nişan yüzüğüm.
Meu anel de casamento e noivado.
Bugün oturmasanız da olur dediğime pişman etmeyin, tamam mı?
Não me façam arrepender de ter dito que não tinham de estar sentados hoje, está bem?
Dürüst konuşunca da üzülüyor, tamam mı?
Depois, sou honesto com ela e ela aborrece-se, entendes?
Tamam. Jefferson ve Sara'yı da yanında götür. Arabulucun olurlar.
Certo, leve o Jefferson e a Sara como seus intermediários.
- Tamam. - Aptalı oynarsa ya da yardımcı yanılıyorsa ve aptalsa diğer figüranlara bak.
- Se ele se fizer de parvo ou se o assistente estiver enganado e ele for mesmo parvo, investiga os restantes figurantes.
Ajan Reed'in mikro kamerası da tamam.
Micro câmara do agente Reed, está.
- Tamam, başka zaman da olur.
- Está bem, então noutra altura.
Tamam ama benim diş macunum da bitti.
Está bem, mas não tenho pasta de dentes.
Arkadaşını getireyim de evinize dönün. Haftaya da daha fazla malzemeyle gelin, tamam mı?
Vou buscar o teu homem, vocês vão para casa e trazem-nos mais coisas na próxima semana.
Sizden Ermenilerle iş yapan sigorta şirketlerinin tamamının listesini istiyorum.
Eu gostaria que obtivesse dessas seguradoras da American life uma lista completa dos segurados Arménios.
Aşağıda haberlerin sana pek ulaşmadığını biliyorum, Zamparo ama az önce büyük bir terörist saldırısını önledik, tamam mı?
Sei que não recebes grandes novidades lá em baixo, Zamparo, mas desmantelamos um grande plano terrorista.
- Ama babam da yardım etti. - Tamam.
- Mas o meu pai ajudou.