Tamamıyla tradutor Português
2,762 parallel translation
Mağaranın muhafızı gibi hizmet ediyor. Yaklaşım kuralları oldukça sıkı, fakat bu benzersiz yerin kırılgan doğasının baskısı altında, bu tamamıyla mantıklı.
Ela age como conservadora da gruta e as regras de conduta são rígidas, mas razoáveis, dada a natureza preciosa e frágil deste lugar único.
Bu merakın tamamıyla bilimsel olduğundan şüpheliyim.
Penso que não seja só ciência.
Bu tamamıyla yanlış.
Tudo isso é um erro.
Göstermek üzere olduğum şey tamamıyla yasal olan bir şey değildir.
O que estou prestes a mostrar-te não é cem por cento legal.
Yani dış görünüş tamamıyla korunabilir mi diyorsun?
Então estás a dizer que a fachada vai ser completamente preservada?
Var. Ama... seni tamamıyla iyileştirme şansı da var.
Mas existe uma possibilidade maior de a fazer melhorar.
Gezegenin sürüngen lordları kendilerine gelmekte olandan tamamıyla habersiz yaşamaktalar.
Os senhores reptilíneos do planeta vivem completamente alheios ao que vai ao seu encontro.
Her türlü isim benzerliği tamamıyla tesadüfidir.
Semelhante com qualquer pessoa que esteja viva ou morta é autêntica coincidência
Tabi ki, söylediklerine tamamıyla inanıyorum.
Não, acredito nisso.
Demek istediğim, tamamıyla antrenmanlıyım, ama ne olursa olsun deneyeceğim,
Isto é, andei malhando e tal, mas não importa o que eu faça...
- Tamamıyla senin hatan.
- Tudo isto é culpa tua.
Bir tanesi burada olan kuzenim diğeri de tamamıyla unuttuğum.
Há a minha prima, que está cá, e aquela que eu já esqueci, por completo.
Sanırım ekibin tamamıyla depoda beklemeliydik
Acho que devíamos estar no armazém, com o resto dos nossos colegas.
Ekibin tamamıyla
Devíamos estar com o resto da equipa.
Bence, olanların tamamıyla yasal olduğunu göreceksiniz. Ve de gerekli.
Acho que irá pensar que isto é totalmente legal e necessário.
Tamamıyla elektrik yüklü...
Tão pleno de energia...
Çünkü ufuk çizgisini bir kez kaybedersen, tamamıyla kaybedersin.
Porque se perder a vista do horizonte, pode perder-se.
Stu tamamıyla emekli oldu artık, yaz günlerini küçük Stu ile dağlarda yürüyüş yaparak geçirmekte ki dedesinin tutkusu ona da geçmiş gibi.
Finalmente reformado, o Stu passa o Verão a fazer caminhadas nas Montanhas Rochosas com o pequeno Stu, que parece partilhar a paixão do seu avô
Bu tamamıyla senin suçun sayılmaz, değil mi?
Bem, não é inteiramente culpa tua, é?
Bana tamamıyla başka bir şey söylüyorsun.
Estás a falar de outra coisa.
Tamamıyla unutmuşum. Şu kız, Nikki, bana kartını vermişti.
Esqueci-me completamente que a Nikki deu-me um cartão.
Bundan böyle kendimi tamamıyla sizin hizmetinize adayacağım.
Mas moldai-vos a vós mesmo, em verdade, no amanhã deles.
- Sadece tamamıyla farklı.
- Mas completamente diferente.
Seni şimdiye getirir ve tamamıyla var eder.
Traz-te ao agora... e isso faz-te verdadeiramente presente.
Ve tamamıyla var olduğun vakit, nirvanaya ulaşmışsın demektir.
E quando estás verdadeiramente presente, isso é espiritual.
- Hem de tamamıyla.
- Profissional absoluto.
Tamamıyla bilimsel verilere sadık kalmalıyız.
Precisamos de nos manter rigorosamente nos limites científicos.
Tamamıyla açık.
Completamente exposta.
Tamamıyla çürük elmalar.
Totalmente degenerado.
Ben de hep bunu söylerim, tamamıyla katılıyorum.
Sempre achei isso. Concordo plenamente.
Bu Simon'a çok yakın. Ama tamamıyla farklı.
É um nome semelhante a Simon e, no entanto, completamente diferente.
Bilgin olsun, onu giyerek tamamıyla kaçık gibi görünüyorsun.
E, para tua informação, pareces uma maluca com isso vestido.
Belki o zaman bütün şu "Ralph" olayıyla ilgili suçluluk duymaktan kurtulabilirim, tamam mı?
Pode ser que assim deixe de me sentir tão culpada por causa daquilo tudo do "Ralph". Está bem?
Tamam, dinle. Bu benim ilk çocuğum... Bildiğim kadarıyla.
Muito bem, ouça, este é o meu primeiro filho... que eu saiba, e quero fazer parte da vida dele.
Tamam dedi. Yani Iverson'ı son gördüğünüzde DiNozzo'yla birlikteydi?
A última vez que viu o Iverson estava com o DiNozzo?
Tamam, belki de bir zamanlar diplomatik dokunulmazlığıyla ilgili davayla uğraştığın için olabilir.
Bem, talvez eu tenha me lembrado que você foi assistente num caso de imunidade diplomática certa vez.
Jenny Delilly'in mesajında imzanın tamamı yoksa da Kasap'ın eski konuşmalarıyla kıyaslamanı istiyorum.
Embora a mensagem da Jenny Delilly não tenha a assinatura, quero que vejas se corresponde a alguma das mensagens antigas.
Tamam, parçacığın yolu elektron mıknatıslarıyla ayarlanıyor, yeterlice güce erişinceye kadar onu durmadan hızlandırıyorlar. Ne için yeterli?
Os vestígios de partículas usa electromagnetismo o que leva a uma aceleração contínua até que tenha energia suficiente.
Tamam, güreş alıştırmalarıyla başlayacağız işe.
Ok, vamos começar com o treino básico da luta livre.
Arkadaşıyla beraber mi yoksa tamam bakın orada biri daha vardı ama kadındı, tamam mı?
com a amiga dela ou... okay, certo, olha, havia mais alguém, mas era uma rapariga, está bem?
Tamam. Biliyorsunuz, Doktor King size Volson'ın ülkeyi terk ettiğini söyledi. Eşinin bilinen son adresini araştırdığımda gördüm ki bunu söylemekten utanıyorum ama kendimi açık bir Amerikalı varsayımıyla sınırlandırmışım.
Lembras-te que o Dr. King te disse que o Volson deixou o país? envergonho em dizer que falhei ao achar que era alguém dos EUA.
- Beni tamamıyla rahatlattı.
- Tranquilizava-me completamente.
- Tamamıyla herkes gibi!
- Como todas as outras!
Tamam, eğer polis departmanıyla ilgili bir şikayetiniz varsa gerçekten...
Se tem uma reclamação a fazer do departamento...
Samantha'yla kızları burada tutuyorlar. Tamam.
Este é o sitio nde eles tem a Samantha e as outras raparigas.
Grace sadece Noel'i babasıyla geçirdiğini hatırlayacak. Tamam mı?
Tudo o que Grace se vai lembrar é que ela passou o Natal com o pai.
Bize Kishimoto'yla bir görüşme ayarla, tamam mı?
Arranja-nos um encontro com o Kishimoto.
Knives, seninle, sonra da Ramona'yla çıktım, tamam mı?
Knives, andei contigo e depois andei com a Ramona, sim?
Tamam, o halde buradan ayaklarıyla yürüyüp gitti yani.
Então talvez tenha saído sozinha...
Tamam, şey, bence bir hayat kadınıyla yatmak "teknik olarak" sadakatsizlik sayılır.
Bem, eu acho que... que dormir com uma prostituta tecnicamente conta como infidelidade.
Tamam. Aslında tam anlamıyla bir pislik olduğunu düşünüyorum.
Na verdade, acho que é um imbecil.
tamam 65623
tamam mı 13610
tamam mi 103
tamamdır 2135
tamam canım 67
tamamen 264
tamam o zaman 544
tamam olur 25
tamam anladım 45
tamam tatlım 105
tamam mı 13610
tamam mi 103
tamamdır 2135
tamam canım 67
tamamen 264
tamam o zaman 544
tamam olur 25
tamam anladım 45
tamam tatlım 105
tamam efendim 298
tamam anne 127
tamamlandı 26
tamamı 16
tamam oldu 33
tamamiyle 25
tamam öyle olsun 18
tamam baba 89
tamam hayatım 43
tamam dostum 85
tamam anne 127
tamamlandı 26
tamamı 16
tamam oldu 33
tamamiyle 25
tamam öyle olsun 18
tamam baba 89
tamam hayatım 43
tamam dostum 85
tamam tamam 209
tamam mıyız 25
tamam patron 67
tamam o halde 42
tamam da 58
tamam evlat 70
tamam millet 88
tamam işte 104
tamam öyleyse 133
tamam değil 44
tamam mıyız 25
tamam patron 67
tamam o halde 42
tamam da 58
tamam evlat 70
tamam millet 88
tamam işte 104
tamam öyleyse 133
tamam değil 44