Yet tradutor Português
71 parallel translation
I haven't slept the way I should Darn that moon above And yet I wake up feelin'good Reckon I'm in love Just one sweet kiss and I saw stars
Eu não dormi como devia, com aquela lua por cima e ainda acordo sentindo bem, acho que estou apaixonada apenas um beijo doce e eu vi estrelas eu beijei-o desse modo?
# # And yet
# # E todavia...
# Saçının tek telini bile görmedim daha
# And I haven't seen hide nor hair of you yet
Riki'yi hemen öldürmeyelim.
Ricky can't die yet.
Daha ölmesin, biraz daha eğlenelim.
He doesn't have my permission to die yet.
Birazdan olacak kangren.
He won't talk just yet.
# Yet stillya wanna live like 90210 # while we scream out
* Ainda stiIIya quer live like 90210 while nós gritamos fora - * Yo!
Would you see if Michael's up yet?
Viu se o Michael já se levantou?
Biri telefonu kullanıyordu, sanırım zamanında yet- -
Um estava usando o telefone, então eu achei que tinha tempo- -
Mutlakıyet kayboluyor
As certezas desaparecem
- "Afıyet olsun!"
- O meu Francês está enferrujado. - Bon appétit!
- "Daha bir şey görmedik!"
-'Ain't seen nothing yet'.
İNTİHAR DEĞİL CİNA YET ELLEN SUKEENA
NÃO foi suicídio ASSASSÍNlO ELLEN SUKEENA
Böylece gökte çakılıp kalmaz, güneşi bahtımızın ; koştururuz, onu ardımızdan
"thus, though we cannot make our sun stand still, yet we will make him run."
If you let her in via the Porsche-curve Can they yet make a launched round.
Se os deixar entrar pela entrada "curva Porche" eles ainda vão conseguir realizar uma volta.
Evet. "The Best Is Yet to Come" ı.
-'O melhor ainda está por vir'.
* Swim against the tide, yet you drowned... * Tamam.
Nadas contra corrente, mas afogaste... no céu
Though I'm sure you're working your usual insightful magic on what will prove to be yet another eye-opening exposé.
Embora estejas certo que estejas a trabalhar com a tua habitual magia. Que irá provar que estou de olhos abertos.
"O say, does that star-spangled banner yet wave" "O'er the land of the free-e-e-e-eee"
"O say, does that star-spangled banner yet wave"
Yere yet.
Baixa-te.
Henüz onu bulursa Belki onlara da dinleyebilirsiniz bakın.
Maybe I can listen in on them, see if they found him yet.
Ben henüz, Billie pes etmeyeceğim.
I'm not gonna give up on Billie, not yet.
Kralıyet.Kampı. Akka Kutsal Topraklar, 1191
ACAMPAMENTO DO REI, ACRE TERRA SANTA, 1191
And yet, it did.
Contudo, aconteceu.
There is peace and calm around, yet this heart is fervor bound!
Não é a paz e a calma de volta, a pular neste coração ardente.
Adı Daha Bitmedi mi?
Chama-se ARE WE DONE YET?
"La-fa-yet-te" diye heceleniyor.
Lafayette escreve-se L-A-F-A-Y-E-T-T-E.
Yet... Yeterli?
Basta?
Bu anlaşmayı bozar Benim için, ve bir noktada Evcilik oynamak yet-yeterli olmayacak.
E vai chegar o dia em que brincar às casinhas não vai chegar.
Niha-lanet olası-yet, adamım!
Até que enfim meu!
I'll check with Dana to see if Cole's called in yet.
Vou falar com a Dana, para ver se o Cole já deu sinal.
Muvaffakıyet, başarı, akademik olsun ya da olmasın, kazanılsın ya da kazanılmasın bunu iyi ve mutlu olmakla kıyasla. - Evet ama...
Conquistas, sucesso, académicos ou não, merecidos ou não, não são nada... comparados a estar bem e ser feliz.
Look, Ian, I get that you came out in the ninth grade, but I'm just not there yet.
Ian, eu entendo que tu saiste do armário cedo, mas não estou pronto ainda.
Yeter.Yet...
- O Monumento de Washington olha para ele e diz, "Quero ser como tu quando crescer". - Já chega. Isso...
* En favori sanat eserimsin ama *
Yet you're my favorite work of art
Afıyet olsun.
Bom proveito.
- Afıyet olsun.
- Bom proveito.
Yet only now do l truly understand them.
Mas só agora as percebo.
Yet here we stand.
E contudo aqui estamos nós.
Yet l fear your life would be forfeit in such attempt.
Mas perderias a tua vida se o fizesses.
Bu durum zafıyet olarak değerlendiriliyor.
É considerado como fraqueza.
Hepsinin adil olduğunu söylüyorlar. Aşkta ve savaşta Ama savaşmaya ihtiyacım olmayacak. Doğruyu bulacağız.
I just haven't met you yet they say all's fair in love and war but I won't need to fight it we'll get it right and we'll be united oh, you know that it'll all tn n out
Sadece henüz seninle tanışmadım.
I just haven't met you yet
♪ Yet today ♪
"Ainda hoje"
Ama başlarındakini mağlup etmediğimiz sürece... - Ummak yet- - - Kes!
Mas até derrotarmos os Soberanos... não podemos...
– Yet.
– Cano.
ve henüz, serbest değilsiniz. And yet, you are not free.
Porém, não são livres.
- Ci-na-yet.
Sim!
* Yet you duck beneath the cloud * * And you * * Are on your way *
E estás no teu caminho estás no teu caminho
- Afıyet olsun.
- De nada.
- He certainly has not spoken yet.
Ele não falou.
yeter 2697
yeterli 197
yeter ki 28
yeter artık 870
yeterince 87
yeterince iyi 39
yeterli mi 69
yetersiz 30
yeter ama 52
yeter mi 66
yeterli 197
yeter ki 28
yeter artık 870
yeterince 87
yeterince iyi 39
yeterli mi 69
yetersiz 30
yeter ama 52
yeter mi 66
yeter be 35
yeterince var 24
yeter bu kadar 135
yeteri kadar 30
yeterince dinledim 30
yeterince iyi değil 40
yeterli değil mi 23
yeterli değil 114
yetişemiyorum 29
yeter dedim 49
yeterince var 24
yeter bu kadar 135
yeteri kadar 30
yeterince dinledim 30
yeterince iyi değil 40
yeterli değil mi 23
yeterli değil 114
yetişemiyorum 29
yeter dedim 49