Bir şey yap tradutor Russo
3,667 parallel translation
Öylece oturmaktansa bir şey yapıyorsun.
И ты не просто сидишь. Ты делаешь что-то.
Çünkü bu konuda bir şey yapıyormuşsun gibi görünmüyor da.
- Серьёзно? Потому что не похоже, что ты хоть что-то предпринимаешь.
Bir şey yap!
Сделай что-нибудь!
Bunu değiştirmek için bir şey yapıyorlar mı?
И сделали ли они что-нибудь, чтобы это изменить?
Bir dahaki sefere yuvarlanmayan bir şey yap o zaman.
В следующий раз сделай такую, которая не катится. Давай!
Tanrı aşkına be adam, bir şey yap!
Ради бога, мужик, сделай что-нибудь!
Neden böyle bir şey yapıyorsun?
Зачем вам делать такие вещи?
98'de Troy Parker bir yarışmada, o ana kadar hiç yapılmamış bir şey yapmak üzereydi.
В 98-м Трой Паркер был на расстоянии вытянутой руки от того, что никто и никогда не делал на соревнованиях.
Aaron için iyi bir şey yapıp, inandığın şeyler için çalışmak mı istiyorsun?
Слушай, дружок, хочешь сделать что-то хорошее во имя Аарона, по-настоящему отстоять то, во что веришь?
Bir şey yapıyorum.
Я тут занят.
Spector'a sadece saldırıların olduğu gece nerede olduğu sorulmuş doğruluğunun teyit edilmesi için diğer geceler bir şey yapılmamış.
Спектора лишь спросили о том, где он был в ночь убийства, но не спрашивали по поводу других ночей.
Geri alınamaz bir şey yapılmıştı.
Было сделано что-то, что нельзя исправить.
- Bir şey yap! Bir şey yap!
Сделай что-нибудь!
Bana karşı aşırı kibar davranıyor, sonra böyle kabaca bir şey yapıyor...
Лучше быть мертвым, чем совершать грязные поступки...
Bunda gerçekçi olmak istiyorum devamını getirebileceğimiz bir şey yapıyor olduğumuzdan emin olmak istiyorum.
Мне не нужен неосуществимый проект, и я хочу убедиться, что мы сможем превратить это начинание в нечто долгосрочное.
Neden kısırlığa sebep olacak bir şey yapıp aynı zamanda onu karşı aşı olarak kullanmış?
Зачем кому-то развивать то, что способствует бесплодию, и одновременно с этим делать прививку от него?
Yanlış bir şey yapıyormuşum gibi geliyor.
Мне... Мне это не нравится.
Koku için bir şey yap.
Сделать что-нибудь с этим запахом.
Kapalı kapılar ardında bir sürü şey yapıldı.
Там очень много закрытых дверей.
Bakmış olduğunuz şey çok iyi durumda olan bir Fransız silahı. 17. yüzyılın ortalarında yapılmış el yapımı bir silah.
Сейчас мы смотрим на французский пистолет Флинлок Турновер в идеальном состоянии, отлитый в середине 17 века.
Binanın yapılış tarzıyla ilgili bir şey.
- Это место. Что-то о том, как оно было построено.
Bir sürü aptal şey de yapıyorum.
Я тоже совершаю много ошибок.
Unutma, 10'a kadar gelmezsem beni arayıp korkunç bir şey olmuş gibi yap.
Помни, если не вернусь к десяти, звони на сотовый, будто случилось что-то страшное.
Faraday'in kavrayamadığı şey, teleskoplar için kusursuz optik camların yapımının bir bilim olduğu kadar bir zanaat de olduğuydu ve Bavyera'daki ustalar da sırlarını kilitli kapılar ardında tutuyordu.
Чего Фарадей не понимал, был факт, что литье идеального оптического стекла было ремесленным искусством в равной степени, что наукой, и мастера в Баварии хранили свои секреты строго под замком.
Yapılacak bir şey kalmadı mı diyorsunuz?
Вы хотите сказать, что ничего нельзя сделать?
Çiviler için yapılabilecek herhangi bir şey var mı yok mu bilmiyorum.
Я не знаю, связано это с шипами или нет.
Tek ihtiyacımız olan şey karmaşık bir lazer ve nasıl yapılacağını hiç bilmiyorum.
Нужен только навороченный лазер, только я не знаю, как его сделать.
Bu sağduyudan eser bile olmadan yapılacak bir şey.
Никакие мудрые рассуждения не могут это оправдать.
O uyuşturucu yapıyor Ana, hakkında yanlış ve onu yanlış başka bir şey almak istemiyorum.
Он ошибается в том, что Анна употребляла наркотики, и я не хочу, чтобы он еще что-нибудь не так истолковал.
Bana soracak olursan, karada yapılan yolculuk kadar sıkıcı bir şey yok.
Как по мне, нет ничего более утомительного, чем путешествовать по земле.
Boğulan ruhlarla ilgili yapılacak bir şey duymuştum veya şans ya da para ile...
Ну, я слышал, что он что-то там делает с душами утопленников или с денежной удачей.
Oh, bir şey hatırladım. Burası Somali'de yapımına yardım ettiğim futbol sahası.
Кстати, в Сомали я сделал футбольное поле для детей
Şey, bana bir iyilik yap.
Просто сделай одолжение.
- Bir şey yap!
Ударь по спине.
Bilmen gereken bir şey daha var, Simon Stern ona daha düşük teklif yapıldığını fark edince tüm yönetim kadrosunu işten atmış.
Саймон Стерн уволил всю свою команду по организации мероприятий, когда узнал, что вы отбили у него клиентов.
Daha yapılacak çok şey var ve yapacaksın da... Tabii mumdan bir zarf kapatma mührü olmak istiyorsan o başka.
Дело еще не окончено, и ты его продолжишь, а не то буду заклеивать твоим воском конверты.
Evet, yapılacak en doğru şey bu. Bir şey kapma ihtimali % 1'ken ona boş yere panik yaptırma ihtimali % 100 olsa bile.
Да, это правильное решение... даже несмотря на то, что шанс действительно что-то подхватить составляет 1 %, а шанс выбить ее из колеи - 100 %.
Olmayan bir şey için stres yapıyorsun.
Ты совершенно зря переживаешь.
Bunu yapıp, kötü bir şey olacak diye beklemeye devam edeceğiz.
Придётся наблюдаться и всё время ждать, что случится что-то плохое.
Boyama, kaldırma yapıyorsun ve bir şey öğreniyorsun falan.
Покрасить, передвинуть.... держать себя в хорошей форме, научиться чему-то новому, и тому подобное.
Ne olsa yapabilecek " mi? Yalnızca bir stratejist olduğunu sanmıyorum. Zora düştüğü anda ve yapılması gereken bir şey varsa hiçbir şey ona engel olamaz gördüğün görebileceğin en güçlü kişidir o.
что он стратег. он может быть сильней любого.
İyi yönetilen hastane için gerekli olan şey güzel yapılmış bir yataktır.
Идеально заправленная кровать - порядок в госпитале.
Onlar bir sürü şey yapıyor.
Они много, чего делают!
Nasıl yapılacağını bildiğimiz bir şey varsa, o doğaçlama yapmaktır.
Если мы что и знаем, так это как импровизировать.
- Şey yapıyorsun ya kılıcınla birlikte vahşi bir savaşçı gibi olup herkesi öldürüyorsun ya.
Тот, где ты... достаешь меч и убиваешь всех.
Yapılacak bir şey kalmamıştı... Ellerini tuttun sonuçta. Oh, ne oldu...
Ничего нельзя было поделать... ты до последнего держал её руку... как же так...
Joe İncil'den alıntı yapıyor, bu yeni bir şey.
Джо цитирует Библию. Это что-то новенькое.
Yapılacak bir şey varsa yardım etmek isterim.
Если есть что-нибудь, что можно сделать, то я хочу помочь.
Şık sunumunu böldüğüm için kusura bakma Richard ama konuşmak yerine sana bir dosya versek ve bu şey dediklerini yapıyor mu diye baksak?
Что же, я извиняюсь за то, что прерываю вашу красноречивую презентацию, Ричард. Но, чем говорить что-то еще, почему бы нам просто не дать вам файл и мы посмотрим, может ли эта штука делать то, что вы говорите.
Doğru bir şey mi yapıyorum?
Я правильно поступаю?
Bir şey olmayacak. Midem titanyumdan yapılmış benim.
Ничего не случится, кишки у меня титановые.
bir şey yapmadım 49
bir şey yapma 27
bir şey yapmalısın 18
bir şey yapmayacağım 29
bir şey yapmalıyız 45
bir şey yapamam 30
bir şey yapın 26
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey yapma 27
bir şey yapmalısın 18
bir şey yapmayacağım 29
bir şey yapmalıyız 45
bir şey yapamam 30
bir şey yapın 26
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105