Dediğine göre tradutor Russo
2,003 parallel translation
"Ayrıca dediğine göre okula gitmek, öğrenmek ve okumak için vaktimiz olacakmış."
А еще говорит, что будет много времени на школу, учебу, чтение. "
Parktaki adamın dediğine göre şu Janacel Spivey isimli adamla çok görüşüyorlarmış.
Парень в парке сказал, что он проводил время с этим человеком - Яначек Спайви.
Küçük kardeşi vardı ya, onun dediğine göre adamlardan biri onun iş şapkasını almış.
Младший брат - сказал, что они взяли его рабочую кепку.
Burada dediğine göre karnına kramplar giriyormuş.
Здесь сказано, что у тебя спазмы в животе.
Kız kardeşinin dediğine göre altı aydır işsizmişsin.
Твоя сестра сказала, что тебя уволили несколько месяцев назад.
Maurella'nın dediğine göre büyük, büyük, büyük, ya aman işte epeyce büyük olan büyükbabam John Stackhouse'ı tanıyor olabilirmişsiniz.
Маурелла сказала, что вы могли знать моего... 15 раз "пра" дедушку Джона Стэкхауса.
Travis'in dediğine göre, Amanda öldüğü geceye kadar günlük tutmaya devam etmiş.
Трэвис сказала, что Аманда записывала в своем дневнике до ночи убийства.
Arkadaşımın dediğine göre izleyen ekip senin de onu aradığını biliyor eğer sana Sammy'nin yerini söylersem, Raylan-laşıp... - bir restorandan taşaklarından sürükleyerek çıkartırsın.
И со слов моего друга, команда наблюдения знает, что ты ищешь его, поэтому я скажу тебе, где находится Сэмми, а ты помчишься туда в своем стиле и вытащишь его из какого-нибудь ресторана за мешочек для яиц.
Acemi izni almama sadece 6 ay kaldı ama Matt'in dediğine göre erken başlamak akıllıca olurmuş.
Всего через 6 месяцев я смогу получить ученические водительские права, но Мэт сказал, что было бы умным получить преимущество на старте.
"Ablamın dediğine göre artık Fransız öpücüğü bile vermiyorlar birbirlerine".
Моя сестра сказала, что они даже не целовались по-французски ни разу,
Maserati'nin dediğine göre, diğer 4x4'lerin aksine lüks bir atmosferi var.
В Maserati сказали, что в отличие от любого другого большого 4 х4, она имеет роскошную атмосферу.
Memurun dediğine göre ölüm sebebi nefessiz kalması.
Судмедэксперт считает, что причина смерти - удушение.
Dr. Beauregard'ın dediğine göre onun da ailesiyle sorunu varmış.
Со своими проблемами с родителями, как мне сказал доктор Борегар.
- Orman vızıltısı.. - Burda dediğine göre - Calzado operasyonun başı bile değil..
Здесь написано, что Калзадо не является главарем...
Alex, buraya geleli iki sene olmuş. Konuştuğum her striptizciğinin dediğine göre varsa yoksa karısı ve çocuklarından bahsediyormuş.
Алекс прожил в этой стране целых два года, и стриптизерши, которых я опрашивал, сказали, что всё о чём он говорил это его жена и дети.
Price'ın dediğine göre serada yıllardır yetiştiriliyormuş.
Прайс говорил, что оно растет в ее теплице уже годы.
Hannah'nın dediğine göre Beverly hayattayken tamirci yanındaymış.
Ханна сказала, что ее подручный был там, когда Беверли была еще жива.
Üzücü bir hikâye. Hannah'nın dediğine göre yakınmışlar.
Да, Ханна сказала, что они были близки.
Tanıkların dediğine göre ikisi de görünmeyen bir güç tarafından tavana doğru yükselip aşağı doğru savrulmuş.
Свидетели говорят что оба они поднялись на несколько метров в воздух и затем упали на землю от невидимой силы
Dediğine göre Brooklyn'de evinde bir adamı daha ölü bulmuşlar.
Звонил Бройлз, кажется, они нашли мужчину, который погиб в своей квартире в Бруклине.
Polisin dediğine göre araç köprüden saat 6 : 37'de uçmuş. Diğer taraftaki kurban da aynı anda ölmüş.
Согласно отчету полиции, такси проехало по мосту ровно в 6 : 37, в это же время умерла жертва на другой стороне.
Dediğine göre adı... - "Unbezahlbar".
- Она говорит, что это называется... - "Unbezahlbar."
Babamın dediğine göre senin de bir ailen varmış.
Папа сказал, у тебя была семья.
İnsanların dediğine göre yolu söküp çalmış.
Ударил во что-то? Люди говорят, что снял покрытие и украл.
Dediğine göre elmas bileziğimi çalıp kaçmış.
Она сказала, что он украл мой бриллиантовый браслет и убежал.
Boston'dakilerin dediğine göre Quinn'e senin aracılığında ulaşabilirmişim.
- Да. Пара парней в Бостоне сказали, что я могу встретиться с Квином через тебя.
Dediğine göre, Eyalet Savcılığı Ofisi seks yatağı haline gelmiş,... sen de bunu onaylıyormuşsun.
В нем говорится, что офис Прокурора Штата - это рассадник секса на рабочем месте, и что ты одобряешь это.
Dediğine göre,... üç gece önce iki savcı yardımcısı ofis kanepesinde seks yapmış.
В нем говорится, что двое прокуроров занимались сексом в твоем кабинете, на твоем диване три ночи назад.
Dediğine göre, evi sen ve çocuklar için satın almış.
Она сказала, что купила дом для тебя и детей.
Kaynağımın dediğine göre, skandal için bir yüze ihtiyaçları vardı.
Один мой источник сказал, что им было нужно лицо скандала.
- Evet, Çin hükümetinin dediğine göre...
Китайское правительство сказало,
Laboratuvardaki çocuğun dediğine göre tek yolu DNA testi yapmakmış ve benim karşılaştırma yapacak bir şeye ihtiyacım var.
Просто парень из лаборатории сказал, что единственная возможность что-то узнать - ДНК тест, и мне нужно хоть что-то для сравнения.
Sudan'ın kıyısında bir kıyıdalar ve dediğine göre G.S.M. sinyali varmış.
Они пропали у северного побережья Судана, согласно сигналу GSM-навигатора.
Doktorun dediğine göre beni bulduğunda epey kötü hâldeymişim.
Доктор сказал, что я была на волоске когда ты нашла меня.
Doktorun dediğine göre bünyesinde aşırı miktarda bulunmuş.
Доктор сказал, что в ее крови их обнаружили в большом количестве.
Doktorun dediğine göre ilaçlar bünyende birikmiş olabilirmiş.
Врачи сказали, что медикаменты могли скопиться в твоем организме.
Frank ve Kathleen'le konuşmasa da Fincher'ın dediğine göre terapide artık daha fazla konuşuyormuş.
Финчер говорит, что она уже говорит больше во время сеансов терапии, и несмотря на это она все еще не разговаривает с Фрэнком и Кейтлин.
- Denizcinin dediğine göre para kazandığını anlatıp duran bir adam varmış.
Моряк сказал, что парень хвастался ему выигрышем.
Dediğine göre, okuldan sonra birkaç öğrenciyle basketbol oynuyormuş.
Сказал, что играл в баскетбол с учениками после занятий. Но вы ему не поверили?
Merle'ün dediğine göre kardeşinin nerede olduğu konusunda bilgi vermişsin.
Мерл сказал мне, что ты рассказала ему, где может быть его брат.
Burada dediğine göre bomba imha ekibinde görevliymiş.
Здесь говорится, что он состоял в команде саперов.
Dr. Parish, dediğine göre bunları o gelmeden...
Доктор Пэриш сказала, что я должна закончить до того, как она...
Kameraman onu azarladıktan sonra,... nedimemizin dediğine göre adamımız kahve arabasının yanına gelmiş bu da onu Haynes'in alanına sokar.
После того, как оператор шугнул его, по словам подружки невесты, он переместился... к тележке с кофе, то есть прямо на пути Хейнса. Значит он мог видеть лицо Хейнса.
Jenni Klein adında protestocu kızın dediğine göre bu adamı Bobby olarak tanıyormuş.
Да, одна из протестующих по имени Дженни Клейн, сказал, что знает этого парня как Бобби.
Ve Wally'nin dediğine göre Beethoven 5. Semfoni'siyle belirmiş birden...
А Уолли с Вест-Сайда сказал, что Бетховен появился, дирижируя свою "Пятую Симфонию".
Ayrıca bir komşunun dediğine göre gece geç saatlerde daireden bir adamı çıkarken görmüşler.
- Кроме этого, сосед сказал, что видел мужчину, покидающего квартиру вчера поздно ночью.
Ambulans görevlilerinin dediğine göre nabzı atmıyormuş ve 20 saniyeliğine ölmüş.
Парамедики сказали, что не могли нащупать у него пульс, и кардиограмма была плоской 20 секунд.
Fizikçilerin dediğine göre, 11 hafta boyunca bir eylem yapan objeler o eylemi yapmaya devam etme eğilimi gösterirmiş yani vakit, yeniden inşa etme vaktidir ve ne kadar süreceğini asla bilemezsiniz.
Для остальных, настало время суровой правды. Осталось 6 недель до конца сезона. Ученые подтверждают, что объект лажающий 11 недель, продолжает лажать.
Resepsiyonun dediğine göre dün öğlen tek başına giriş yapmış.
На стойке регистрации сказали, что она заселилась вчера днем, одна.
Alevleri söndürdükleri vakit,... önleyiciyi manuel olarak kapatmak üzere,... aşağıya suda gidebilir bir UKA göndereceklerdir,... ama kaynağımın dediğine göre,... "basıncın bu kadar fazla olduğu bir derinlikte,... arızanın elektronik sistem de değil, mekanik sistem de olması gerekir."
Потушив пожар, они запустят подводный аппарат, с помощью которого вручную включат превентор, но слова источника : "При таком давлении и глубине это осечка техники заделки скважины, а не электроники".
- Onun dediğine göre.
- Это он так говорит.
gore 22
görev 62
göreceğiz 617
görevli 39
göreceğim 28
görevi 115
görev tamamlandı 49
göremedim 51
göreceksin 766
göremiyorum 394
görev 62
göreceğiz 617
görevli 39
göreceğim 28
görevi 115
görev tamamlandı 49
göremedim 51
göreceksin 766
göremiyorum 394
görevin 17
göreyim seni 19
görevim 43
göreviniz 18
görevimiz 59
göreyim 23
göremezsin 24
görebiliyorum 215
görelim 143
görev çağırıyor 20
göreyim seni 19
görevim 43
göreviniz 18
görevimiz 59
göreyim 23
göremezsin 24
görebiliyorum 215
görelim 143
görev çağırıyor 20