Diyordu tradutor Russo
1,027 parallel translation
Sanırım Lenin bunlara, "anlık zevkler" diyordu.
Мне казалось, что Ленин называл такие удобства "корыстными интересами".
Ne dedi, diyordu, diyelim...?
- Что она сказала?
Ufacık bir yazıyla, kısa bir cümle vardı, diyordu ki, eğer demiryolu buraya ulaştığında inşaat tamamlanmamışsa, Mc Bain ve varisleri, tüm haklarını kaybederler.
Очень мелким шрифтом там написана одна оговорка, в которой сказано, что МакБэйн и его наследники теряют все права, если к тому времени, как дорога достигнет этой местности, станция ещё не будет построена.
Onbaşı Campos da bana "Canaca" diyordu.
Один только капрал Кампос звал меня Канака.
Boya, Niko, boya diyordu!
Рисуй, говорит, Нико, рисуй!
Babam artik zamanin değistiğini soyluyordu, isçiler daha az çalisip daha çok kazaniyorlar diyordu, ve sendikalarin ortaya çikmasindan bu yana gerçekten somurulenler isverenlerdi.
Отец говорил, что времена изменились, что рабочие работают гораздо меньше и зарабатывают гораздо больше, что с тех пор, как появились профсоюзы, настоящим эксплуатируемым стал работодатель.
O buna aktif grev diyordu, ona gore grevin zayiflamasini engellemenin tek yolu buydu, isverenlerle hesaplasmak ve iktidarin somut problemlerini tespit etmek gerekliydi. .
Он называл это "активной забастовкой", говорил, это единственный способ не ослаблять забастовку, единственный способ задеть хозяев и сформулировать точные вопросы о власти.
Onu seviyordum çünkü o çok kibar ve güzel ve canlıydı ve tüm benliğiyle "ben varım" diyordu.
Так как любовь моя к ней была ревнива и безгранична. Я любила ее за доброту, красоту и энергию.
Başka bir adam da "pis domuz" diyordu.
И другой, который говорит "грязная свинья"!
Bir dostumdan mektup geldi, şöyle diyordu : "Yalnız ve isimsiz."
"Дорогую Эбби", и там была статья, а точнее письмо человека под псевдонимом "Одинокий и неизвестный".
Hadi çıkın. Sabah 10 ile ilgili ne diyordu?
- Почему он сказал "до 10-ти утра"?
Kolia, Çar için ne diyordu?
Чего там Колька про царя орал?
Tycho o zamanlar, dünyadaki konusundaki en yüksek yerdeki kişiydi. "Yarın başka veriler veririm" diyordu.
Он только упоминал в ходе совместных трапез, как бы мимоходом, сегодня - параметры апогея одной из планет, завтра - точки пересечения орбит другой. "
Şöyle diyordu :
Он произносил
Trombonu Küçük Joe üflüyordu lllinois'li davulcu çocuk güm, bam, bum diyordu
Little Joe was blowin'on the slide trombone The drummer boy from Illinois went crash, boom, bang
- Broşürde 12.95 diyordu.
- В рекламе написано $ 12.95.
Ve bunu yaptığımda gevşeyeceğim, çünkü zenciler diyordu ki, "Yo, kim bu eleman?"
Именно тогда я понял, что обо мне заговорили, потому что нигеры стали интересоваться, "Эй, кто этот парень?"
Gerçeğin ne olduğunu bilmek istiyorum " diyordu.
Я хочу знать правду. "
"Kabul et, bağışla ve sev." Sidney amcan böyle diyordu, değil mi?
Разве это не твой дядя Сидни, который говорил "Принятие, прощение и любовь"?
Majesteleri ne diyordu?
Ах да, как сказал его величество :
- Gazete dünyayı dolaşan bir aşk filmi diyordu.
- В газете писали что о любви!
"Burası güzel, musluk suyu var." diyordu.
"Это хорошее место. Здесь даже есть водопровод".
Nazi Partisinin Reichsfuhrer'ı Hermann Goring de bu arz talep oyununu mükemmel bir şekilde özetlemişti şöyle diyordu : insanlar her zaman Licelerinin hegemonyasına razı edilebilir bu gayet kolaydır
Даже Рейхфюрер Нацистской партии, Германн Горинг, подвел итог этой игры спроса и предложения совершенно четко когда заявил : Люди могут быть всегда сведены к ставке на аукционе, это просто.
Fark ettim ki kendi payından fazlasını alıyor bana da para bu kadar diyordu.
Как-то выяснилось, что он берет себе сильно больше денег, чем положено а мне говорил, что это все, что нам платят.
"belirtiler ortada" diyordu.
Он был беспокойным и болтливым.
"Ülkedeki her şehirde suç işleniyor ama suçlular cezalandırılmıyor bu sıradan bir savaş olmayacak" diyordu.
В городах совершаются кровавые преступления,.. а преступники остаются безнаказанны.
"Bunlar gerçek icattır" diyordu.
Вот это настоящее изобретательство, говорил он.
"Tanrı dünyayı tamamlamadan bırakmış" diyordu.
Бог оставил мир незавершенным, говорил он.
"Aynen Amerika'nın da olması gerektiği gibi," diyordu.
Именно такой должна быть Америка, говорил он.
Bir çift bacaya "Ciğer" diyordu. Bir başkası onun " Şaft'ıydı
Он называл один комплект труб его "легкими", другой "дерьмоотвод".
Bana..... "Kendini bırakma." diyordu. Kendini hiçbir şeye..... teslim etme.
" Не поддавайся и не соглашайся ни на что,
- Adama Mischka mı diyordu?
- Он обратился к нему "Мишка"?
"Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur," diyordu.
"В здоровом теле-здоровый дух".
Beverley Nichols size ne diyordu? Ölüm tüccarları.
Как Вас называют, Беверли Николз?
O ses "Ayağa kalk! Hemen!" diyordu.
Он говорит : "Вставай!"
- Dr. Wilkins dün diyordu ki tıp bilimindeki daha az yaygın zehirler bilinmediğinden dolayı hiç şüphe duyulmamış sayısız cinayet vakası varmış.
Доктор Уилкинс вчера сказал, что в связи с незнанием медиками большинства необычных ядов о многих убийствах даже не подозревают.
Telford, senin bu tavuk pisliği teçhizatın ne diyordu? Biz orada el "bomba" larıyla uğraşırken?
Телфорд, что делала твоя трусливая рота, пока мы брали Гренаду?
Bazıları ona zalim şeytan diyordu.
Некоторые называли его злобным недочеловеком
Son kısımda verdiği bir replik vardı, şöyle diyordu :
Был монолог, который он читал в конце, где говорил :
En sevdiğiniz yazar ne diyordu, kaptan?
Какая ваша любимая поговорка, Капитан?
Annesi ona "bebek" diyordu.
Его мать называла его "baby".
İçimde bir ses "oluyor" diyordu.
Внутри меня был голос, повторяющий, "ты делаешь это."
Herkes ona garanti diyordu.
Никто не сомневается в ее победе.
Okuduğum bir kitapta eğer tanıdığınız birisiyle bir ilişki yaşarsanız bu uzun bir beraberlik yaşayabileceğiniz ideal kişi olabilir diyordu.
Я прочитала книгу в которой говорилось, что, если ты кого-то очень хорошо знаешь, этот человек будет идеален для длительных отношений.
Kitap, açık ve net olmalısın diyordu.
В книге говорилось быть откровенной.
İnce mesajlar yanlış anlaşılabilir diyordu.
А иначе простые намеки могут быть неверно истолкованы.
Ve şöyle diyordu.
Что-то вроде.
Elinde çikolatayla koşuşturup, dizinize dokunup "Dört yaşındayım," diyordu. "Jeffrey, ne yaptığını görüyor musun? Otur yerine dedim Jeffrey."
клал его на штаны пассажирам. а потом отпустила.
Bunalıma girdi. Zaman kaybı, diyordu.
Он не хотел никого арестовывать.
Son mektupta otuz bin sterlin diyordu.
- 50.
Satış elemanı şöyle diyordu ;
Я слышала, как говорил продавец :
diyordun 20
diyorduk 19
diyordum 66
diyordum ki 63
diyorsun 241
diyorum 468
diyor 1008
diyorsunuz 82
diyorum sana 34
diyorum ki 259
diyorduk 19
diyordum 66
diyordum ki 63
diyorsun 241
diyorum 468
diyor 1008
diyorsunuz 82
diyorum sana 34
diyorum ki 259