English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Russo / [ Z ] / Zamanlarında

Zamanlarında tradutor Russo

1,094 parallel translation
Bu bağ insanın masum zamanlarında tanrıyla kurulmuş onurlu bir mülkiyet olup İsa ve kilisesi arasındaki gizemli birleşmeyi bildirir ve bu yüzden ne teşebbüs edilmeli ne de ele alınmalı, tavsiye edilmemiş, hafif veya oyunbaz bir şekilde aksine düşünceli, düzenli, tavsiye edildiği gibi, uygunca ve tanrı korkusuyla olunmalı.
По обычаю, введенному Господом во времена невинности рода людского... и символизирующему священный союз Господа нашего Иисуса и Церкви. Посему недопустимо совершать сей шаг необдуманно, из беспечности либо ради забавы, но лишь по зрелому размышлению, осознанно, трезво и в страхе божием.
Sürekli mi düşünür yoksa günün belli zamanlarında mı?
Он все время что-то придумывает или нет? Он высокий?
Aslında, vergi zamanlarında çok meşgul olduğundan, eleman almasına izin vermişlerdi.
Он был загружен работой. И ему даже полагался помощник.
Ama bilirsin, bu bulanık geçen zamanda bu sersem zamanlarında şöyle kelimeler duydun mu "radikal yeniden yapılandırma ameliyatı" gibi?
Но, знаешь, в этом лекарственном тумане в этом одурманенном состоянии ты можешь вспомнить, что говорили о "пластической хирургии"?
Ona göz kulak olabileceğini düşünmüştüm. - Boş zamanlarında.
Я только подумала, что вы могли бы, знаете, присматривать за ним, пока Одо нет.
Bir cyborg vardı, boş zamanlarında dalma dersi alıyordu.
Киборг, ныряющий с аквалангом в свободное время.
Sanırım mürettebat zamanlarında biraz daha esnekliği beğenecektir.
Я думаю, что команде понравится большая гибкость в таком расписании.
Şiddetle tüm Norveçlilerin sakin kalmalarını ve ülkemizin bu çok zor zamanlarında birlik olmalarını istiyoruz.
Мы призываем всех норвежцев сохранять сдержанность и спокойствие в тяжелый час испытаний, постигших нашу страну.
Londra'nın eski zamanlarında, eşyanın ve zamanın kehribardaki kabarcıklar gibi aynı kaldığı küçük kabarcıklar vardır.
В Лондоне много таких мелких осколков былых времен, они — как пузырьки воздуха в янтаре,
Boş zamanlarında neler yaptığını bilmiyorum ama mutluysa sakıncası yok.
Я иногда не знаю, чего она со своим временем делает. Но если она счастлива, я счастлив.
Yılın bu zamanlarında hep öyle yaparım.
Мы так делаем каждый год.
Ama Dünya'yı değiştiren, boş zamanlarında fizikle uğraşan 26 yaşında bir patent memuru oldu.
Но 26-тилетний клерк, для которого физика была хобби, изменил весь мир.
Hey, Klaski, boş zamanlarında bize katılman çok güzel. tamam, seni serseri!
Эй, Класки, как мило, что ты присоединился к нам в свой выходной.
Sen de boş zamanlarında yapacak başka bir şey bulmaya başlasan iyi edersin.
Тебе лучше начать по-другому : распоряжаться своим свободным временем.
Peki, boş zamanlarında ne yaparsın?
А чем зaнимaешься... в свoбoднoе вpемя?
New Orleans yılın bu zamanlarında nasıldır acaba?
Как там в Новом Орлеане, в это время года?
Yılın bu zamanlarında acaba neden bu kadar duygusallaşıyor?
Почему все такие сентиментальные в это время?
O zor zamanlarında, ben sana kol kanat gerdim ve sahip çıktım.
Всё это тяжкое время, я давала тебе кров, одежду, и заботилась о тебе.
Elizabeth dönemi tiyatrolarının parlak zamanlarında 2 tiyatro salonu yazar ve seyirci çekme rekabeti içindeydi.
"В достославные годы правления королевы Елизаветы два театра боролись запервенство в ангажементе писателей и в привлечении публики".
Hayatın bazı zamanlarında, soğuk bir duş iyi gelir.
Иногда холодный душ - это то, что надо.
Bir de insanlara zor zamanlarında yardım etmek için para alıyorsun.
И тебе платят, чтобы ты помогал людям в самые трудные моменты их жизни?
Bronte kız kardeşler kendi zamanlarında fevkalade kadınlardı.
Сестры Бронте очень отличались от женщин своего времени.
Görev tamamlanıncaya kadar... duruşma zamanlarında serbest kalmak üzere hapsedilecektir.
И будет незамедлительно водворен в морозильник. Где и пребудет вплоть до завершения нашей миссии. Потом его разморозят и он предстанет перед судом.
Boş zamanlarında kasaplık yapan bir malsın, Roc.
В пекарне Лейквью, Рок?
Çoğunlukla Arjantindeydim. Makau'da kaldığım zamanlar dışında.
Большей частью жил в Аргентине.
Bilirsin ben bir zamanlar, senin yaşlarında birini tedavi ettim.
Знаете, однажды я лечил парня, вашего возраста,
Ben de o zamanlar onun yanındaydım. Bu sanatı onun yanında öğrendim.
Я учился у него в то время.
Her ne olmuşsa olmuş bu maymun olayında bize yardım edebilir misin, eski zamanların hatırına?
Знаешь что? Что было, то было может, выручишь нас с этой обезьяной по старой памяти?
Normal bir durum sanırım. Zamanlarının çoğunu yeraltında bu maddeyle dolu ortakyaşar havuzlarına bakmakla geçiriyorlar.
Впрочем, это понятно - они проводят большую часть своего времени в заботах о симбионтах, в пещерах, где этого добра хватает.
Darağacında infaz eden ve bıçak kullanan bir çift mahir elin, gerektiği gibi kadrini kıymetini bilecek, nice yer ve zamanlar vardır.
Есть другие времена и другие места, где еще могут достойно оценить две пары рук, умеющих как следует обращаться с удавкой и разделочным ножом.
Bakumatsu... Kyoto'da bir zamanlar Hitokiri Battousai adında bir Emperyalist vardı.
В Киото, в период Бакумацу, был реформист по имени наёмный убийца Баттосай, чей меч разил словно одержимый.
G'Kar'a gitmeni ve Na'Toth'un hâlâ hayatta olduğunu, esir düştüğünü ve bir zamanlar Kha'Ri yönetiminin bulunduğu binanın altında tutulduğunu söylemeni istiyorum.
Я хочу, чтобы вы пошли к Джи-Кару и сказали, что На-Тот жива что ее схватили и держат в клетке под зданием, в котором раньше находились их правители Ха-ри.
Ama bir zamanlar Narnların arasında da telepatlar varmış.
Но когда-то давно существовали нарны-телепаты, правильно?
Bir zamanlar, bir kadınla tanışmıştım ama hemen sonrasında öldü.
Когда-то я знал одну женщину, но она вскоре умерла.
Burada olduğumuz zamanlar dışında tabi.
Но не тогда, когда мы у тебя
Bir zamanlar, öyle çok eskiden değil, bizler şatafatlı saraylarda, büyük eğlenceler dünyasında yaşıyorduk.
Были времена не так уж и давно, и жили мы, как в сказке - прекрасные дворцы, роскошные балы.
Önceki Dalai Lama zamanında savunma bakanıyken o zamanlar orduyu yeniden düzenlemek istemiştin.
... будучи министром обороны, у предыдущего Далай-ламы, вы хотели реорганизовать армию?
- Bir zamanlar bir sekreterim vardı. Cuma günleri ona izin vermem karşılığında sol göğsünün üzerinde dinlenmeme izin vereceğini söylerdi.
Однажды у меня была секретарша, которая предложила мне право на ее левую грудь...
İkinizin arasında bir zamanlar özel bir şeyler yaşandığını biliyorum. Ama, bu senin kendi iyiliğin için.
Но я собираюсь сказать это только для твоего блага.
Bir zamanlar Dünya Kuvvetleri'nin parlayan yıldızı olan Babil 5'teki elverişsiz yaşam koşullarıyla ilgili raporlar gelmeye devam ediyor. Edindiğimiz bilgilere göre, kaçak üssün insan halkı hâlâ yabancıların zalim baskısı altında yaşamaya mecbur ediliyor.
Продолжают приходить репортажи о жестких условиях на борту того что считалось сияющим маяком Земных военных сил, станции Вавилон 5 Сообщения, которые прорываются наружу, говорят о людях, подвергающихся жестоким гонениям со стороны инопланетных групп на борту этого мятежного аутпоста.
Cemaatimdeki üyeler zamanlarını Myrtle plajında beraber harcarlar.
Знаешь, у одного члена моей общины есть арендованный домик в Миртл Бич.
"En iyi zamanlar" kategorisi altında.
В категории "лучшие из времен"
Tabi, bu tura tepemin attığı zamanlar dışında.
Не считая того времени когда я бешусь на этот тур.
O zamanlar bir mil kalınlığında bir buz tabakası, Yeni İngiltere bölgesini kaplamış.
В то время гигантский ледник, более чем в милю толщиной, покрывал территорию Новой Англии.
Tekinsiz Mulder. Kız kardeşi çocukken... uzaylılar tarafından kaçırılmış ve küçük yeşil adamların peşine düşmüş ve bir rozet ve bir silahla cennete ateş ediyor veya dinleyen herhangi biri zırve bir durumda ve semâ aşağıya düşüyor ve çarptığında bütün zamanların en b.. tan fırtınası olacak.
Призрак Малдер, у которого инопланетяне похитили сестру, и который теперь гоняется за маленькими зеленыМи человечками, потрясая пистолетом и крича небесам, что они вот-вот упадут и на земле начнется евиданная ранее буря.
Saatlerimiz 9 : 30'a yaklaşıyor ve tüm zamanların en iyi 500 şarkısında 34 numaradaki şarkıya geldik.
" Сейчас где-то 9 : 30, и мы уже достигли номера 34 из списка лучших 500 песен всех времен.
Son saat yaklaşırken tüm zamanların en iyi 500 şarkısında 12 numaraya geldik.
" Вот и наступил последний час. И мы уже на 12-м месте в списке лучших 500 песен всех времен.
Aslında, bir zamanlar şeftim.
Кстати, раньше я была здесь шеф-поваром.
O zamanlar Garden Valley Alışveriş Merkezi otoparkında..,... güvenlik görevlisi olarak çalışmaktaydım.
В то время я работал охранником в крытой автостоянке торгового центра "Садовая Аллея".
Bir zamanlar Homer adında bir kedisi vardı.
И когда-то у нее был кот по кличке Гомер.
- Aslında ben de bir zamanlar bazı şeyleri zarflara koyup o büyük raflara kaldırmıştım.
- Хм, довольно цинично. - Я сам клал такие пакеты... на одну из таких полок.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]