Zamanınızı tradutor Russo
9,237 parallel translation
Biraz zamanınızı alacağım.
Мне нужно с вами поговорить.
Çok zamanınızı almayacağım.
Не хочу отнимать у вас много времени.
ZPD olarak sizi korumak için hazırlıklı ve her zaman yanınızdayız.
Полиция всегда готова встать на защиту граждан.
Ama gümüş kurşununuz olursa işte o zaman canavarların iyi yürekliliğine bel bağlamak zorunda kalmayız.
Но отлить ее все же стоит... Итак, нам не стоит полагаться на милость чудовищ.
Ama hiçbir zaman beni kandıramadınız.
Но вам никогда не удавалось обмануть меня.
- Sonuçlarınıza o zaman bakarız, olur mu?
- и мы будем принимать взглянуть на результаты?
- Ne zaman alırsınız?
- Когда это будет?
- Biraz korkmadınız mı o zaman?
Ты не на шутку напугал на времени?
Kocanızın bir önceki gün öğle yemeği zamanında nerede olduğunu biliyor musunuz?
Знаешь, где живет ваш муж позавчера около обеда?
Hafızasını silmedim diye bütün yol beni neden azarladınız o zaman?
Простите. Вы только что всю дорогу ругали меня, потому что я не сделал этого раньше.
Analiz veya karar vermek için zaman tanımadınız. Bu simülasyonlarda kokpitten tüm insanî faktörleri çıkarmışsınız.
Вы не имели бы времени, чтобы проанализировать это решение.
Yardımınız için teşekkürler o zaman.
Ну, спасибо за помощь.
Sonsuza kadar mutlu yaşayamadınız o zaman.
И вы не жили долго и счастливо.
Zaman ayırdığınız için sağ olun Bay Cromwell.
Спасибо, что нашли для нас время, господин Кромвелл.
Kimi zaman zekâmızın pırıltıları yüzeyin altında gibidir.
Иногда наши достоинства спрятаны глубоко.
Reggie ile ne zaman tanıştınız?
И давно вы знакомы с Реджи?
Zaman ayırdığınız için teşekkürler.
Спасибо, что уделили время.
Pekâlâ o zaman grupça yaptınız varsayıyorum.
Прекрасно... Буду считать, что это групповой сговор.
Bir şey oldu Bay Holmes, olağandışı bir şey ve dehşet verici. - O zaman şanslısınız.
Кое-что случилось, мистер Холмс, что-то необычное и ужасающее.
O zaman kızın üvey babasından daha kötü bir yalancısın demektir.
- Заливаешь почище отчима девушки.
- Zaman ayırdığınız için sağ olun.
что уделили время.
Amaç neydi ki, intikamınızı alıp harcadığınız zaman ve emek karşılığında birkaç milyon mu alacaktınız?
когда собрались отомстить и прихватить несколько миллионов за потраченные усилия?
İmdat çağrısını kayıtlara kız arkadaşın sokmuşsa, bunu unutturması zaman alacak.
Если это ТВОЯ девушка записала тот сигнал бедствия, ей придётся долго приносить извинения... - Это сделал я. - Пожалуйста, помогите.
Gözyaşların kana döndüğü zaman ağlamanın imkânsız olduğunu bilir misin?
А ты знаешь, что можно плакать так сильно, что слёзы превращаются в кровь.
Üç gün içinde yakınlarında olacağız. Böylece Fred Johnson tüm görünmezlik teknolojisi programını saklayıp kaldırmaya yetecek zamanı bulamayacak değil mi?
Через три дня мы будем у порога, и Фрэд ДжОнсон попросту не успеет свернуть либо спрятать производство стелс-кораблей.
Frank her zaman "şu velede doğru düzgün kızgın kalmak bile neredeyse imkânsız" derdi.
Френк говорил, "Чертовски трудно обижаться на этого ребенка"
" Aşağıdaki dudaklarınız birbirine sürtündüğü zaman...
В сочетании со звоном колокольчиков.
Ne zaman ihtiyacın olursa buradayız.
Мы все здесь ради тебя, поняла? – Да.
- O zaman burada ne yaptığınızı sormamın sakıncası var mı? - Bir daha bizimle uğraşacak olursan
– Мы здесь для того, чтобы сказать тебе, если ты ещё раз попытаешься выкинуть такую срань, всё повторится снова, только в следующий раз, мы будем не только защищаться.
Ama mesela karizmanız üzerinde çalışmak ya da telefonda kimseyle konuşmadığınızı fark etmek isterseniz beni dilediğiniz zaman arayın.
Но если вы хотите поработать над вашим обаянием... или если вы заметили, что разговариваете по телефону, когда нет собеседника, можете связаться со мной в любое время.
Memnun oldum. Bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.
- Большое спасибо, что уделили нам время.
Doğamızın daha iyi meleklerine seslenme zamanı geldi.
Пора нам вспомнить обо всем хорошем, что в нас есть.
Caleb, liderimiz. Bu arınma eylemine önderlik etmeye davet ediyorum sizi efendim. Her zaman yaptığınız ve yapacağınız gibi.
Калеб, наш лидер, я приглашаю вас, сэр, возглавить церемонию очищения, как вы делали и как будете продолжать делать.
Endişen için çok sağ ol ama taktik değiştirme zamanımızın geldiğine ben karar veririm.
Спасибо за заботу, но я сам решу, когда придет время менять нашу тактику.
Hastalığı ne zaman aldınız?
Когда вы заразились?
- O zaman acappella söylemek zorunda kalacaksınız.
- Тогда спойте а капелла!
Sayın yargıç, müvekkilim haksız bir şekilde geçen gece alındığı zaman yanında 6 paket mama ve bir kutu bebek bezi vardı.
Ваша честь, когда мою клиентку по ошибке задержал ночной патруль, она при себе имела шесть пачек детского питания и коробку одноразовых памперсов.
Bir dahaki sefere bela kapınıza dayandığında 911 yerine Luke Cage'i ararsınız o zaman.
Может, когда в следующий раз неприятности постучатся в твою дверь, тебе лучше стоит звонить Люку Кейджу, а не 911.
O zaman kadar haber alamayacaksınız.
Они сами свяжутся с вами.
Zamanın ve uzayın efendisi tutsağımız olduğuna göre onu bağlayabiliriz.
Мы заточили мастера времени и пространства, и готовы ввести его онлайн.
Artık uzay ve zamanın efendisi elimizde olduğuna göre onu kullanmaya hazırız.
Мы заточили мастера времени и пространства и готовы ввести его в сеть.
Zamanımız daralıyor. Bu dünyaların biri ölmek zorunda.
Время на исходе, и один из миров должен погибнуть.
Zamanımızın en büyük sorusu bu.
Важнейший вопрос современности.
Yeni bir Teşkilat Yöneticisi atayacağınız zaman çıkarlarınız üzerine çalışan birini düşünseniz iyi olur.
Когда вы назначите нового директора, Вам понадобится кто-то, работающий в вавших интересах.
Geleceğinle ilgili pervasız kararlar almanın hiç zamanı değil.
Сейчас не время, принимать опрометчивые решения насчет своего будущего.
Bir şeyler açığa çıkardıklarında batakhaneyi aldığımız zaman orada olduklarını söyleriz.
Если они что найдут, скажем, купили участок с этим барахлом.
Şöyle diyeyim yakın bir zaman içerisinde Lize'ı rahatsız edemeyecek.
Скажем так, больше он Лайз не тронет.
- Zaman ayırdığınız için teşekkürler.
Спасибо за ваше время, сэр.
Kuraklık, açlık, savaş zamanında da kızımın değeri vardır.
Засуха, голод или война... Моя дочь имеет свою цену.
Ne, gibi ne tür çağrıların geldiği ya da adli tıp ofisini ne zaman ararız gibi mi?
А-ля "как проходят звонки"? Или "когда мы звоним в офис судмедэксперта"?
Ve dışarı çıktığın zaman seni tanık koruma programına alırız.
Когда ты выйдешь, мы отправим тебя в программу защиты свидетелей.
zamanınızı boşa harcıyorsunuz 17
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamanın var mı 17
zamana ihtiyacım var 37
zamanım var 22
zaman geldi 92
zamanımız azalıyor 34
zamanı gelince 71
zamanım olmadı 22
zamanın var 16
zamanımız tükeniyor 18
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamana ihtiyacım var 37
zamanım var 22
zaman geldi 92
zamanımız azalıyor 34
zamanı gelince 71
zamanım olmadı 22
zamanın var 16
zamanımız tükeniyor 18
zamanını boşa harcıyorsun 43