Çok fazla değil tradutor Russo
603 parallel translation
Çok fazla değil ama kendi eviniz gibi buyrun.
Я не могу предложить ничего особенного, но вы чувствуйте себя как дома.
- hayır, çok fazla değil.
- Не часто, нет.
Evet... ama çok fazla değil ha?
Да, но немного.
Yeni model için değişiklikler yapmam gerekti ama çok fazla değil.
Конечно, пришлось подыскивать и для новых моделей... но не так много, как ты подумал.
- Çok fazla değil.
- Здесь, правда, немного.
Bu çok fazla değil mi?
А это не чересчур?
Çok fazla değil.
Оставь на потом.
Çok fazla değil. 2500.
Здесь не много. $ 2500.
Bu çok fazla değil mi?
Это не чересчур?
Çok fazla değil.
Не думаю
"Arkadaşlığın senin için çok fazla anlamı yok, değil mi?"
"Дружба ведь чертовски много значит для тебя?"
Hayır, çok fazla değil.
Нет, не очень.
Fakat sana, suya girmemeni söyleyecek hiç kimse olmayınca çok fazla eğlenceli değil.
Да какое от него удовольствие, если никто не запрещает тебе купаться.
Bunları çok fazla ortaya çıkarmak iyi değil, Charlie.
Лучше, не знать слишком много, Чарли.
Çok fazla endişeleniyor. Sence de öyle değil mi?
ќн только слишком много волнуетс €.
Çok güçlü bir iz değil ama yine de bir iz işte. Bazen kendini biraz fazla belli ediyor.
Они не сверкают, как ночной маяк, но иногда... слишком очевидны.
Yine de bunu çok fazla dert etmiyorsun, değil mi?
Тем не менее, ты не так уж против этого.
Korkarım ateş yeterince sıcak değil, ancak buraların soğuğu çok fazla, Alevler bile soğuk.
Я боюсь... э... суп не слишком теплый, даже холодный, здесь даже пламя кажется таким.
Çok fazla değil.
Немножко.
Bu, zannedildiğinden çok daha fazla bir zaman öncesi değil mi?
Не сильно ли это раньше, чем предполагает современная наука? Да, довольно-таки...
Bak öyle çok fazla korkarak uzakta kalmadılar öyle değil mi?
Что ж, мистер Спок, ненадолго мы их припугнули.
Bu dünyada çok fazla atık var, değil mi?
Пустая трата жизни, разве нет?
Çok, çok uzun zaman önce,.. ... fazla uzakta değil, bir Carmelite manastırında,.. ... genç bir rahibe varmış.
Давным-давно, неподалеку отсюда, в кармелитской обители... жила молоденькая монашка, очень добрая, очень надежная... которая вела все финансовые дела.
Böyle iyi bir sigorta için çok fazla bir fiyat değil, değil mi?
Это на все случаи жизни!
Çok fazla su senin için iyi değil.
Много воды тебе вредно.
Çok fazla su gece için iyi değil.
Перед сном вредно пить много воды.
Çok fazla birşey değil.
Не так уж и много...
Onları çok fazla mahrum bırakırsan çocukların olması o kadar da iyi değil.
Лучше совсем не иметь детей... чем постоянно от них отказываться ради работы.
Doğa kanunları fazla çok umurumda değil.
Я тоже, Момо.
- Bu çok konukseverce bir konuşma Bogan ama burada birileri fazla konuksever değil.
- поку жиконемг суфгтгсг лпоцйам, акка йапоиос еды дем еимаи тосо жикийос.
Çok fazla bağırmadım değil mi?
Я не сильно кричала?
Ah, çok fazla konuşuyorum, değil mi?
Ну да, я, наверное, чересчур много болтаю?
Çok fazla değil.
ƒа немного.
Sizin için çok değil ama benim için çok fazla.
Для вас эта сумма незначительна, а для меня это огромные бабки.
Onlar kaz değil kuğu yüzüyorlar ve mutlular çünkü çok fazla hava ve su var.
Это вовсе не утки, а лебеди, они плывут по воде, им хорошо, много воды, воздуха.
TV dünyasına girmek kadar göz alıcı değil ama başlamak için mükemmel bir alan ve satılık çok fazla radyo var.
То есть, это, конечно, не так эффектно, как сразу нырнуть в телевидение. Но это солидное начало, и предложение на рынке большое.
Çok fazla bir şey değil.
Их было немного.
Richard sloganlarla daha fazla ilgilenseydi, daha çok para kazanırdı, değil mi?
Если бы Ричард больше обращал внимания на лозунги, у него лучше бы шли дела и он бы больше зарабатывал.
Tanrım, o gerçek değil ve o, bir insandan çok daha fazla şey yapabiliyor.
Господи, он ведь нарисованный, а человечнее меня самого.
Biraz heyecan istemek çok mu? Fazla değil.
Разве нельзя ожидать, хоть немного радости.
Evet, elinde bunlardan çok fazla var, değil mi?
О, да, у тебя тут их целая куча, я смотрю.
Çok fazla, değil mi, Theo? Duvarlarda boş bir alan olmayacak.
Что ж, так и должно бьıть, я думаю.
Frederica'nın çok fazla kısaltması yok. "Elizabeth" gibi değil. Elizabeth'in bir sürü kısaltması var.
Для Фредерики не так уж много сокращённых имён, а вот для Элизабет их целая дюжина.
Çok fazla sormak biraz inanç körlüğü değil mi?
Слишком много вопросов приравнивается к маленькому греху?
Splasmore su kaydırakları tanrı onları korusun çok eğlenceli. çok fazla güzel anı afedersiniz harika bir haftaydı, değil mi Lis?
Больше всего я буду скучать по этим водяным горкам горы Сплашмор, Господи, благослови их. Так здорово. Столько воспоминаний.
Yüce İsa, kızım seni çok seviyor, sana tapıyor. Hem de dünyadaki her şeyden fazla. Öyle değil mi canım?
Иисус, моя дочь тебя очень любит и обожает.
Sorun değil. Aklında çok fazla anı olmalı.
Наверняка у тебя много чего крутится в голове.
Bu çok fazla duyarlı değil mi?
В смысле, не становимся ли мы чересчур чувствительными?
Çok fazla misafir kabul etmiyorsun değil mi?
Вы не очень гостеприимны, а?
Gemisini hızlıca bir kontrol etmek çok fazla bir istek değil.
Быстрый осмотр её корабля - - это не так много.
Ona çok fazla hayransın, değil mi?
Ты очень восхищаешься им, да?
çok fazla 266
çok fazla konuşuyorsun 37
çok fazla parazit var 16
çok fazlalar 23
fazla değil 199
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
çok fazla konuşuyorsun 37
çok fazla parazit var 16
çok fazlalar 23
fazla değil 199
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66