Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ A ] / A beautiful woman

A beautiful woman перевод на турецкий

1,885 параллельный перевод
"several witnesses, Including a park ranger, " have reported seeing A beautiful woman " in a strange costume
"Park görevlisi de dahil bir çok görgü tanığı Rock Creek parkında ağaçların üstünde yaşayan garip kıyafetli güzel bir kadın gördüğünü söylüyor."
She's a beautiful woman, Alan.
O güzel bir kadın, Alan.
Men say things to a beautiful woman.
Adamlar kızlara güzel şeyler söyler.
'Cause tonight, chuck bartowski's boldly going where none of ushave ever gone before- - to have intercoursewith a beautiful woman.
Çünkü Chuck bu gece daha önce hiç birimizin yapamadığı birşey yapacak. Güzel bir kadın ile cinsi münasebet kurmak.
Looking out across the fields, a beautiful woman named elsita waited for the man she loved To make her heart complete.
Gözü kırlarda bayırlarda, Elsita adında güzel bir kadın kalbini tamamlamak için aşık olduğu adamı bekliyordu.
If I need a beautiful woman to mess up my life I could do a lot better than Debbie.
Hayatımı berbat edeceğim güzel bir kız istersem Debbie'den daha güzelleri var.
She's a beautiful woman.
O çok güzel bir kadın.
A beautiful woman, a locked door and soundproofing.
Güzel bir kadın, kilitli bir kapı ve sesgeçirmezlik.
During that time, a beautiful woman in a dark cloak came to me, her spirit full of dread.
O sıralarda, siyah pelerin giyen güzel bir kadın bana geldi. ruhu dehşet içindeydi.
If a witch transforms, does she become a beautiful woman?
Cadı değişirse, güzel bir kadın olabilir mi?
For twenty years, Bochun raised baby girl Narin into a beautiful woman and trained Haram to be a warrior from heaven.
Yirmi yıl boyunca Bochun, kızı Narin'i yetiştirdi ve Haram'ı onu koruması için eğitti. Narin çok güzel bir kadın olmuştu artık.
You're a beautiful woman.
Güzel bir kadınsın.
A beautiful woman would drive us all mad.
Güzel bir kadın hepimizi delirtir.
You seat me beside a beautiful woman without introducing me, and you insult me.
Beni tanıştırmadığın güzel bir kadının yanına oturtuyorsun, ve bana hakaret ediyorsun.
Not even the "swiving a beautiful woman every night" part, Your Majesty?
Her gece güzel kadınlarla sevişmekten bahsettiğiniz kısım bile mi, Majesteleri?
Show me a beautiful woman, I'll show you a man who's tired of fucking her.
Bana güzel bir kadın göster, sana onu kimin becerdiğini göstereyim.
What's a beautiful woman like you leading Deltas in a place like this?
Senin gibi güzel bir kadin niye böyle bir yerde Deltalar'a liderlik eder ki?
But as if overnight, she'd matured into a beautiful woman.
Sanki bir gecede olgun, güzel bir kadın olmuştu.
A beautiful woman, that's all.
Güzel bir kadın, hepsi o kadar.
Yvette, you're a pretty little girl, but you will be a beautiful woman.
Yvette, güzel bir kızsın ama büyüyünce çok güzel bir kadın olacaksın.
You're such a beautiful woman, so full of life, your smile...
Çok güzel bir kadınsın, hayat dolusun, gülümsemen...
I wonder how an ill tempered man has conquered a beautiful woman.
Sizin gibi aksi huylu bir adam güzel bir kadını nasıl elde edebilir.
Look at you, you're a beautiful woman.
Kendine bir bak, güzel bir kadınsın.
It's sad when a beautiful woman dies.
Güzel bir kadının ölmesi üzücü.
I mean, a woman as beautiful as you is clearly out of my league.
Senin kadar güzel bir kadının benimle işi ne?
You're a very beautiful woman.
Sen çok güzel bir kadınsın.
- You're a very beautiful woman.
- Çok güzel bir kadınsın.
Emily was a beautiful, wonderful young woman.
Emily güzel ve mükemmel bir genç kadındı.
I do not understand how a smart, beautiful, intelligent woman could fall for a little tree-hugger who makes seven dollars an hour at health food store.
Anlamıyorum nasıl olur da aklı başında, güzel, kültürlü bir kadın sağlıklı yiyecekler dükkanında saati yedi dolara çalışan bir hippiye aşık olabilir.
I go to bed with a different beautiful woman every night, but I wake up alone.
Her gece farklı, güzel kadınlarla gidiyorum yatağa ama yalnız uyanıyorum.
I'd say aside from the fact that you worship a space alien, you just might be the most beautiful woman I've seen in a long long time...
Bir uzaylıya tapınmanı bunun dışında tutarsak, uzun zamandır gördüğüm en güzel kadınsın.
I seem to remember a woman wasting a good piece of a beautiful afternoon reciting this diatrave against television that should've ended with her banging her shoe on the table.
Bir kadın vardı galiba koca bir öğleden sonrayı televizyonu eleştirmekle geçirmiş sonunda da ayakkabısını masaya vurmuştu.
It's just that you're a beautiful, educated woman.
Yalnızca, güzel, eğitimli bir kadın olduğunuzu söylüyorum.
My daughter was a beautiful, innocent, trusting young woman.
Kızım güzel, masum, saf bir genç kızdı.
I'm off to pick up a beautiful, smart, funny, sexually-available woman who, best of all, is not my mother.
Ben... güzel, akıllı, komik, cinsel olarak her şeye hazır bir kadınla dışarı çıkıyorum. ki en iyisi de bu annem değil.
Annie is a confident, beautiful woman, and you can hear it in her voice.
Annie kendine güvenen, güzel bir kadın. Bu sesinden de anlaşılıyor.
I am dating a very beautiful woman, and I hope she's watching right now because she really is an incredible inspiration to me.
Çok güzel bir kadınla flört ediyorum, şu anda da beni izliyordur umarım çünkü o bana inanılmaz bir ilham veriyor.
Completely normal here. Booth, anytime you look at a woman and make the judgment that she's beautiful, you're objectifying her.
Booth, ne zaman bir kadına bakıp onun güzel olduğu... yargısına varıyorsan, onu nesneleştiriyorsun.
It was a rough crossing, But when the clouds cleared, I was hovering over this crystal blue lake, and the most beautiful woman I'd ever seen.
Zorlu bir geçişti, ama bulutlar gittiğinde, bu kristal kadar parlak gölün üzerinde süzülüyordum ve hayatımda gördüğüm en güzel kadına rastladım.
I know you probably don't understand a word I'm saying... but I gotta tell you... you're the most beautiful woman I ever seen in my life.
Büyük ihtimalle söylediklerimin tek kelimesini bile anlamıyorsun ama şu kadarını söyleyeyim hayatımda gördüğüm en güzel kadınsın.
I know you ain't looking for no handouts. And I'm proud of what you've become, sis. A strong, beautiful woman with some beautiful kids.
Öyle çok basit bir çözüm olmasa da Dünya'da yaşayanların hepsinin alacağı ufak önlemler büyük bir fark yaratır.
Woman : It's a beautiful room, with fabulous views of the city. Woman :
Şehrin en ünlü manzarasına sahip güzel bir oda.
But I think you are a very beautiful woman and for some reason I decided not to go on any kind of date for at least a year.
Ama çok güzel bir kadın olduğun ve bazı nedenlerden dolayı en az bir yıl boyunca, kimseyle çıkmamaya karar verdiğim için yapamam.
It was... it was a bloody good singer, this bird, but... but it was only small and brown and... and then this woman, this beautiful woman used to come and listen to it and... and... um... and...
Kuş güzel ötermiş ama çok küçükmüş ve rengi de kahverengiymiş. Ve o kadın, o güzel kadın sürekli gelir kuşu dinlermiş.
No, "Ew." Man kiss a woman, beautiful thing.
Erkeğin kadını öpmesi güzel birşey.
Beautiful smile, lovely eyes, one-of-a-kind woman.
Güzel gülüş, tatlı gözler, benzersiz bir kadın
A woman as beautiful as you shouldn't have to wait.
Senin gibi güzel bir kadın beklememeli.
I was... coming from a meeting, I was walking by the park, and she was there with her class, this beautiful woman with these kids.
Ben... bir toplantıdan çıkmıştım. parkta yürüyordum. O da sınıfıyla ordaydı.
Because you look a very beautiful American woman sitting alone in this bar.
Çünkü bu barda yalnız oturan çok güzel bir Amerikan'a benziyorsunuz.
But you were just a young slip of a girl then, not the beautiful woman you are now.
O zamanlar şimdiki gibi güzel bir kadın değil, küçücük bir kızdın.
When I was a young man... I use to go out with the most beautiful woman in the village.
Ben daha gençken köyün en güzel kızıyla çıkıyordum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]