And because перевод на турецкий
64,629 параллельный перевод
I'm here because it feels good and because I don't want to be alone.
Buradayım çünkü iyi hissediyorum. Ve yalnız kalmak istemiyorum.
You left your post and because of you, someone got hurt.
Yerini bıraktın ve senin yüzünden birisi zarar gördü.
Benjamin, when I say accidentally, I mean intentionally because it gives me an excuse to go back in there and eavesdrop on what they're saying about us.
Benjamin yanlışlıkla değil, bilerek bıraktım ki oraya geri dönüp bizim için ne söylediklerini dinleyebileyim.
Because when they see me without you, they're gonna think it's two against one and they'll make me an offer to cut you out.
Çünkü beni sensiz gördüklerinde, ikiye bir olduklarını düşünüp sensiz anlaşma yapmamı isteyecekler.
Because even though I didn't like your terms, you spoke to me as an equal and you treated me with respect and that's the kind of person I want to be in business with.
- Niye buradasın? Şartların hoşuma gitmese de, benimle eşitin gibi konuştun ve bana saygıyla davrandın ve ben böyle biriyle iş yapmak istiyorum.
- And I also told you that the only reason I agreed to this whole thing in the first place was because I couldn't stand to watch someone like Oliver fail and not be able to help him.
Başta bu işe girmeyi kabul etmemin tek sebebinin Oliver'ın çaresizliğini izlerken ona yardım edememem olduğunu da söylemiştim.
But in the meantime, I need to know the ins and outs of this committee, because while she's on it, she's gonna use every dirty trick in the book to end this thing before it gets started.
Ama bu sırada kurulla ilgili her şeyi öğrenmem gerek. Çünkü artık o da dahil olduğuna göre bu işi daha başlamadan bitirmek için elinden geleni ardına koymayacağına eminim.
Because we moved heaven and earth to get you out of hot water, and I got no problem putting you right back in.
Çünkü senin işi halletmek için yapmadığımız şey kalmadı. Yaptıklarımızı iptal etmekte bir an olsun tereddüt etmem.
And we're not open to shit, because we were here first.
Bizse bu zırvalıklara açık değiliz çünkü bu fikir ilk bizden çıktı.
Because we've got you, and there's nothing you can do about it.
Çünkü avucumuzun içindesiniz ve bu konuda yapabileceğiniz bir şey yok.
So you can take your offer and shove it in a drawer along with that sorry excuse for a digital secretary, because neither one of them is ever gonna see the light of day.
Teklifinizi alıp dijital sekreterinizle birlikte rafa kaldırabilirsiniz. Çünkü ikisi de bir daha gün yüzü göremeyecek.
I want to help the clinic. And the reason I didn't tell Nathan what I did is because I'm just waiting until I can help him even more.
Nathan'a bu konudan bahsetmememin nedeni ona daha fazla yardım edebileceğim zamanın gelmesini bekliyor olmam.
I said it because it's true, and you know it.
Dedim çünkü bu doğru sen de gayet iyi biliyorsun.
Because of what I did for those miners and the clinic.
Madenciler ve bu büro adına yaptıklarım için.
- Because if you and I can't do what we need to, then whatever Mike does at that hearing isn't gonna matter.
- Neden? - Çünkü ikimiz yapmamız gerekeni yapamazsak Mike'ın mülakatta yapacaklarının hiçbir önemi kalmayacak.
Because Gibbs has something on him and if I can't find out what it is, then I can't get her off that committee.
Çünkü Gibbs'in elinde bir koz varsa ve bunu öğrenemezsek onu attıramayız.
Therefore, I propose we reject his application right now because Mr. Ross is a felon and the New York Bar does not accept felons.
Bu sebepten başlamadan önce talebi direkt olarak reddediyorum. Çünkü Bay Ross sahtekardır ve BARO'da sahtekarlara yer yoktur.
An opportunity presented itself for me to become one and I turned it down, but then I had to sit there and watch a woman get put on the street because I couldn't help her.
Olabilme fırsatı ayağıma geldi ama elimin tersiyle ittim. Ama sonra sırf yardım edemediğim için bir kadının evsiz kalmasını öylece izledim.
Because you gave her your seat on the Character and Fitness Committee, and the woman who prosecuted Mike Ross has no business being there.
Çünkü kuruldaki koltuğunu ona verdin. Mike Ross'a dava açan kadının orada işi yok.
- Because you tried to paint a false picture of his release, and I'm here to set the record straight. The record is straight.
- Düzeltecek bir şey yok.
And I may have a way to change it, but I wanted to run it by my partner first, because it may mean that I need a little time off.
- İyi gitmiyor. Değiştirmek için bir şansım olabilir ama önce ortağıma danışmam gerek çünkü biraz çalışmamam gerekebilir.
So I'm going to ask you a question and I suggest that you consider your answer very carefully, because as far as I'm concerned, your answer will determine whether or not you become a lawyer.
O yüzden size bir soru soracağım ve cevabınızı iyi düşünmenizi öneririm. Çünkü bana kalırsa, avukat olup olmamanız cevabınıza bağlı.
And the world's a better place because you saved hers.
Sen onunkini kurtardığın için dünya daha iyi bir yer.
Well, not today, because I'm all in, and you got nothing.
Bugün şansına küs, çünkü ben her şeyi ortaya sürdüm ve senin elinde hiçbir şey yok.
"stuff a cat"? Because they are glorious creatures, and only a barbarian would skin one.
Çünkü kediler muhteşem yaratıklardır, onları yüzmek barbarlıktan başka bir şey değildir.
The only problem with that is I went to 15 firms before I came to you, and none of them would take my case because of that photo.
Asıl sorun sizden önce on beş farklı şirkete daha gitmiş olmam. Ama o fotoğraf yüzünden hiçbiri davamı kabul etmedi.
Because in order to make someone name partner, you need my vote or Jessica's vote, and if you think she is going to ditch her oldest client to bring in someone she doesn't even know, you're out of your goddamn mind.
Çünkü birini isim ortağı yapmak için benim ya da Jessica'nın oyuna ihtiyacın var ve tanımadığı biri için en eski müvekkilini bırakacağını düşünüyorsan kafayı yemişsin.
It means you want to live here and keep your name on my wall because you're not ready to let go of my firm.
- Burada yaşamak ve hem de ismin duvarımda olsun istiyorsun çünkü şirketimi bırakmaya hazır değilsin.
Because you heard me, and you respected my wishes, which means instead of me listening to you as your therapist, you know, I'll be listening to you
Çünkü beni dinledin ve isteklerime saygı duydun bu da seni terapistin olarak değil ne desem, başka bir sıfatla dinleyeceğim demek.
The woman I first met over there said they couldn't let people like Harry and his wife get away with lying on their application because they wouldn't have a business anymore.
Görüştüğüm ilk kadın, Harry ve karısı gibi başvurularda yalan söyleyen insanların bunun yanlarına kar kalmasına izin veremeyeceklerini çünkü bunlar yüzünden işlerinden olacaklarını söyledi.
I don't understand. See, Harvey, I know you like to make fun of me, and I know I might not mean as much to you as you mean to me, but you're my friend, and, because I don't have many, that friendship is important to me.
Harvey, benimle dalga geçmeyi sevdiğini ve senin benim için olduğun kadar benim senin için anlam ifade etmediğini biliyorum fakat sen benim arkadaşımsın ve çok fazla arkadaşım olmadığı için bu arkadaşlık benim için önemli.
I know, and it's a good thing I do because... you can't be a partner, Donna.
Biliyorum ve kapımın olması güzel çünkü...
Just like you saw me do all those years ago, and I didn't like it because the statue was me.
Tıpkı yıllar önce benim yaptığım gibi ve bu hoşuma gitmedi çünkü heykel benim heykelimdi.
I think it's because of her profile pic, and I just wanted to get an objective male opinion.
Bence profil fotoğrafı yüzünden. Ben de bir erkeğin fikrini almak istiyorum.
You know the rider in the bicycle movie who, just when he has victory in sight, takes his hands off the bars and just holds them out like this, taking in the sun, gliding, letting all the other racers whiz by him just because?
Şu bisikletli filmdeki bisikletçiyi bilirsin. Zafer ufukta göründüğünde ellerini gidondan bırakıp öylece yana açıp güneşi bedeninde hissederek akışına bıraktı. Diğerlerinin onu geçmesine izin verdi neden biliyor musun?
And I came here anyway knowing that because I...
Ve ben de bunu bilerek geldim çünkü ben...
Lie with me under the stars and... and... look at homes that we'll never afford... thanks to sub-prime lending and... also because we're registered felons.
Benimle yıldızların altında uzan ve gücümüzün yetmeyeceği evlere bakalım. Eşik altı krediler, ayrıca sabıkalı olmamız yüzünden.
And I'm pretty sure they're witches because, this one time, I went over to the house and they were making this big pot of...
Cadı olduklarından eminim çünkü bir keresinde evlerine gittiğimde koca bir kazan...
And she went to juvie her whole growing'up because she stole an entire rack of tube tops from Contempo Casual.
Sonra da çocukluğu ıslahevinde geçti çünkü Contempo mağazasından koca bir raf dolusu askısız bluz çaldı.
I know you were counting on me, and I totally messed up, and I will do everything in my power to make it up to you because your love and respect, it really means everything to me.
Bana güvenmiştiniz. Her şeyi berbat ettim. Telafi etmek için ne olursa yaparım çünkü sizin sevgi ve saygınız benim için dünyalara bedel.
Now, I know this because the sun has gone down and we haven't even eaten yet.
Çünkü güneş battı ve henüz yemek yemedik.
But if they were afraid of lemon meringue pie, that would be an irrational fear because lemon meringue pie is delicious and has never hurt a soul.
Ama limon kremalı pastadan korkuyor olsalardı bu yersiz bir korku olurdu. Limon kremalı pasta lezizdir ve hiç kimseye zararı yoktur.
Being afraid of hurricanes is perfectly rational because they can be quite sinister and destructive.
Kasırgalardan korkmak tamamen mantıklıdır çünkü kötü ve yıkıcı olabilirler.
But a fear of real estate agents, a term which here means "people who assist in the buying and selling of houses," would be an irrational fear because nothing sinister has ever come from the real estate market.
Ama emlakçılardan korkmak, ki burada "ev alım satımında yardımcı olan insanlar" anlamına gelir, oldukça yersiz olurdu çünkü emlak piyasasının bugüne dek hiç kimseye bir zararı dokunmamıştır.
They don't sit and hide in a bar because it's easier than getting involved.
Dahil olmaktan daha kolay olduğu için bir barda oturup saklanmazlar.
And you're telling me this because?
- Peki bundan bana ne?
No, because the old Rip was a fool for believing that time is worth saving, and you were even bigger fools for believing him.
Hayır, çünkü eski Rip zamanın kurtarılmaya değer olduğunu sanan bir aptaldı siz de ona inandığınız için ondan da büyük aptallardınız.
But... we saved America, and we're gonna save Rip and get back the rest of the spear, because as powerful as the Legion may be, they don't have this.
Ama Amerika'yı kurtardık. Aynı şekilde Rip'i de kurtaracağız ve mızrağın geri kalanını toplayacağız çünkü Legion ne kadar güçlü olsa da onlarda bu yok.
Yes, because a long time ago that dream meant the world to a little boy, and he still remembers.
Evet, çünkü bir zamanlar o hayal küçük bir çocuk için dünyalara bedeldi. Ve o çocuk hala hatırlıyor.
This place only existed because Rip believed it did, and now that he's seen the truth...
Burası sadece Rip var olduğuna inandığı için vardı. Artık gerçeği gördüğü için...
I'm going to find Livewire and her soldiers because someone has to.
Livewire ve yardımcılarını bulmaya gidiyorum çünkü biri yapmak zorunda.
and because of that 104
and because of you 25
because 7201
because i'm happy 21
because of you 630
because i love you 339
because you're stupid 16
because it's you 31
because i said so 88
because i can't 94
and because of you 25
because 7201
because i'm happy 21
because of you 630
because i love you 339
because you're stupid 16
because it's you 31
because i said so 88
because i can't 94
because i don't 101
because if you don't 161
because i like you 101
because i'm 96
because i'm your friend 17
because i don't care 17
because you're my friend 21
because i love her 53
because i am 105
because it's true 90
because if you don't 161
because i like you 101
because i'm 96
because i'm your friend 17
because i don't care 17
because you're my friend 21
because i love her 53
because i am 105
because it's true 90