And like i said перевод на турецкий
1,778 параллельный перевод
You work and I don't, and like I said on the phone,
Telefonda da söylediğim gibi,
And like I said, that's Ron Ron's thing.
Demek ki hotelin bir ucundan öbür ucuna kadar gitmiş.
And like I said, that's Ron Ron's thing.
Dediğim gibi, bunlar Ron Ron'un. Evet, araba da öyle.
And like I said, I'm gonna make sure you stay home and this family stays complete. Right?
Daha önce de dediğim gibi, bu evde kalacağına seni garanti ederim böylece eksiksiz bir aile oluruz, tamam mı?
it's Aleya's wedding today and like I said she missed you...
Bugün Aleya'nın düğünü.. seni çok özledim.. hepimiz...
Yeah, but when you said "don't touch my stuff," I thought you meant like your soy milk and your computer.
Evet ama sen "şeylerime dokunmak yok" dediğinde onların süt ya da bilgisayar falan olduklarını düşünmüştüm.
Yeah, but when you said "don't touch my stuff", I thought you meant like your soy milk and your computer.
Evet ama sen "şeylerime dokunmak yok" dediğinde onların süt ya da bilgisayar falan olduklarını düşünmüştüm.
Abby, get that snarl off your face And laugh like I just said something funny.
Abby, hemen şu kafa karıştırıcı ifadeni yüzünden sil ve..... komik bir şey söylemişim gibi gülmeye başla.
Yeah, but when you said, don't touch my stuff, I thought you mean like, your soy milk and your computer.
Evet ama şeylerime dokunma derken bilgisayarı, sütü falan kastediyorsun sanmıştım.
I was hoping she'd split the holidays, like you said... I'll do Thanksgiving, and you could have Christmas. Or we could... whatever.
Dediğin gibi tatilleri aramızda bölüşüp Şükran Günlerini ben, Noelleri sen almalısın alsında ya da her neyse.
Like I said before, I'm a huge Mustang fan, and while I was waiting for your guys to arrive at the scene, I... may have touched one of Coach M's trophies.
Daha önce de dediğim gibi, ben büyük bir Mustang taraftarıyım ve sizin adamların olay mahalline gelmelerini beklerken Koç'un aldığı ödüllerin bazılarına dokunmuş olabilirim.
I can only think of two : shot from a distance through-and-through, bullet got caught in his clothing, fell out when he went down ; or... the suspect was shot after he was down, like the young lady said.
Sadece iki ihtimali düşünebilirim : Uzak mesafeden gelen mermi delip geçer ve mermi elbisesinde kalır, adam yere düşerken, o da düşer ; ya da şüpheliye, genç bayanın da dediği gibi, yere yığıldıktan sonra ateş edilmiştir.
I showed some of Matthew's drawings to one of our therapists, and he said that it looked like he might have witnessed something disturbing, seen something very violent.
Rahatsızlık verici bir şeylere şahit olmuş olabileceğini fazlaca şiddet içeren bir şeyler görmüş olabileceğini söyledi.
I said I was having a baby because I wanted to impress you. You're beautiful and intelligent and sexy and cool and I wanted to seem proper because, and I probably shouldn't be telling you this, but... I know I may look like a real person, but...
Çünkü seni etkilemek istedim çünkü sen güzel, zeki ve seksisin ve ben de iyi görünmek istedim çünkü, bunu sana söylememeliyim ama gerçek bir insan gibi görünebilirim ama ben aslında gerçek bir insan değilim.
It was quite funny, actually, because he said, "You passed with flying colours." And I was like, "What does that phrase even mean?"
Oldukça komikti çünkü dedi ki, "Ustalıkla geçtin," ve ben de "Bu deyim ne demek?" diye sordum.
And he laughed and said, "Well, with a test score like that, " I would have thought you should know, " and then we both laughed.
Güldü ve şöyle dedi, "Testten bu sonucu alan biri bunu bilmedi," ve sonra ikimiz de güldük ve...
Well, tonight she said that I hogged the bed like a big, blonde bear, and I kind of overreacted and I slapped the bitch.
Bu akşam yatağını büyük sarı bir ayı gibi zapt ettiğimi söyledi, ben de aşırı tepki gösterdim ve o fahişeyi tokatladım.
Yes, when i got real bad, you dumped me and you said it was because i was gonna grow up to look like Edward James Olmos.
Evet, kötü bir tane çıkınca beni terk ettin ve büyüyünce Edward James Olmos'a benzeyeceğimi söyledin.
We could have ordered pizza, and looked through big binoculars and said, "This ain't what I signed up for." Stuff like that.
Pizza ısmarlayıp kocaman dürbünlerimizden bakıp şöyle deriz : "Ben bu işe bunun için girmedim" gibisinden bir şeyler.
Like I said, roadblocks and wanted posters.
Dediğim gibi, yolları kapatıp, aranıyor posterleri asmalıyız.
Well, I called them all whores like you said. And then I explained what happens to whores.
Dediğin gibi onlara fahişe olduklarını söyledim ve fahişelere neler olduğunu açıkladım.
Wayne said I looked like a whore, and he would know.
Wayne fahişelere benzediğimi söylemişti, çünkü fahişelerden iyi anlardı.
Like I said, I only saw it once, and that was wow, Toron versus Pittsburgh'87.
Mümkün değil. Hele o planlar ile hiç değil. Dedim ya, tesadüfen görmüştüm şey, 87 yılıydı, Toronto ve Pittsburgh maçında.
And like you said, I'm private and secretive.
Ve dediğin gibi ketumum, kapalı kutuyum,
Time rewinds and it's like I never said it.
Zaman geri sarıyor ve hiç söylememişim gibi oluyor.
Like I said, whoever did this had agility, speed and power... on their side.
Dediğim gibi, bunu kim yaptıysa, yetenek, hız ve güce sahipmiş.
I laughed and said that you ran like a water bird.
Çok gülerdim. Senin bir su kuşu gibi koştuğunu söylerdim.
I know it sounds crazy, and especially when it's said like that...
- Çılgınca gelebilir özellikle de sen öyle deyince.
No, really, it's nothing personal, and, um... like I said, hopefully some other time.
Hayır, gerçekten. Kişisel bir şey değil. Söylediğim gibi, umarım başka bir zaman.
I met the 10 : 00 bus like you said, and everyone else got off, but he's not on it.
Söylediğin 10 : 00 otobüsünü karşıladım. Herkes indi ama o yoktu.
And I said, the car is great, I'd like to drive it, too.
Ve araba harika, ben de sürmek isterdim, dedim.
- And what did you say? - I said, "Dope is a special name I like to call Daddy."
- Babasının lakabı olduğunu söyledim.
She read it and said I'm beautiful like I am.
Okumuş. Benim bu halimle güzel olduğumu söyledi.
Finally I said... what I'd really like to do is to just quit all this and... get a small room with Peter and devote myself to my writing and contemplation and fucking and smoking pot and... doing whatever I want.
Sonunda bende... gerçekten yapmak istediğim şeyi söyledim... tüm bunları terk edip... Peter ile... küçük bir odada hayatın tadına varmaktı istediğim... kendimi yazılarıma adamak.. düşüncelere dalma ve düzüşme ve duman altı olmak ve... her ne istiyorsam onu yapmak.
Like I said, I saw you, and I wanted to say hi.
Dediğim gibi, sizi gördüm ve merhaba demek istedim.
And that's because when I was about four, I was, you know, in like a kindergarten, right, and there was this other kid that came up to me and he said,
Sana bakmaya gelmişti. Onu biliyorum. Çünkü 4 yaşımdayken anaokuluna gidiyordum.
I don't think if I was a catador in Jardim Gramacho... and somebody said to me listen do you want to come do this thing... work two weeks... in an artists studio... making a portrait of yourself... and by the way we may take you to a foreign country... but at the end of all of this... you'll be back here... collecting garbage... would you like to come?
Jardim Gramacho'ya gelip ahkam kesicek değilim... ama biri bana gelse ve sana... 2 hafta boyunca... bir sanatçının stüdyosunda... şöyle bir iş vereceğiz hatta kendi portreni yapacaksın... hatta belki seni yabancı bir ülkeye götürebiliriz... ama bütün bu işler bittiğinde... tekrar ülkene dönüp çöp toplamaya... devam edeceksin... gelir misin dese?
And a second ago, you said you like guys who row crew so I assumed you had met one.
Kürekçileri sevdiğini söyleyince birini görmüşsündür dedim.
Just remember what I said... and don't disrespect me like that again.
Bu dediğimi hatırla ve birdaha bana saygısızlık yapma.
I probably should have said it a bit slower and not just go and blurt it out like that.
Muhtemelen biraz yavaş söylemeliydim, öylece ağzımdan kaçırmamam gerekirdi.
He was on the couch just like you said, and I was- -
- Ve o da ayaktaydı. Söylediğin gibi kanepedeydi, ve ben de...
Like I said, tell Tendo and the rest that he's on the right path.
Dediğim gibi, Tendo ve diğerlerine söyle sağ yoldan gidiyor.
You said I could sing and dance, but instead I'm in a cage, grunting like an animal.
Bana şarkı söyleyip dans edeceğimi söylemiştin.
I asked Dick once if I was like a second wife after I saw this show on Mormons and he said that I was like that. We're shopping.
Bir keresinde Dick'e, Mormons'daki gösteriyi gördükten sonra onun ikinci karısı gibi bir şey miyim diye sordum, öyle olduğumu söyledi.
That I've been working at McNamara / Troy for years, and neither of you have ever come up to me and said, " Liz, we'd like to make you a partner.
McNamara / Troy'da senelerdir çalışıyorum ve biriniz bile kalkıp demediniz ki... " Liz, seni de ortak yapmak istiyoruz.
I smoked like a chimney and they said I was going to die,
Eskiden baca gibi sigara içerdim ve bana öleceğimi söylediler.
That episode was back then, but like I said, he's back, and well, you know, he's probably he's probably tried to get in touch with you.
Bu kısım o zamandı ama... Dediğim gibi, geri döndü ve eh, bildiğin üzere, o muhtemelen - - O muhtemelen seninle bağlantıya geçmeye çalıştı.
My fucking house, and I don't like the way you fucking said it!
Benim evim ve söylediğin yöntemi sevmiyorum!
It wasn't like I woke up this morning and said : "Today, I will go out and have an affair."
Uyandım ve "Hadi bugün karımı aldatayım." gibi bir şey düşünmedim.
Well, like I said on the phone, all you did was pick out the template, and we've got to get a little more specific.
Telefonda dediğim gibi, ayırdıklarınız şablonda var biraz daha belirgin bir hâle getirmelisiniz.
She said I sound like you.
Sizi andırdığımı söyledi.
and like you said 33
and like it or not 28
and like that 19
and like 54
and like you 18
like i said 2538
like i said before 77
like i said on the phone 16
i said 6904
i said yes 136
and like it or not 28
and like that 19
and like 54
and like you 18
like i said 2538
like i said before 77
like i said on the phone 16
i said 6904
i said yes 136
i said okay 48
i said no 690
i said don't move 33
i said go home 16
i said i don't know 41
i said i would 56
i said enough 36
i said stop 168
i said wait 33
i said i'm sorry 104
i said no 690
i said don't move 33
i said go home 16
i said i don't know 41
i said i would 56
i said enough 36
i said stop 168
i said wait 33
i said i'm sorry 104
i said to him 70
i said i'm fine 68
i said nothing 76
i said go 69
i said stop it 59
i said go away 28
i said to myself 122
i said to her 39
i said that's enough 43
i said now 46
i said i'm fine 68
i said nothing 76
i said go 69
i said stop it 59
i said go away 28
i said to myself 122
i said to her 39
i said that's enough 43
i said now 46
i said get out 84
i said not now 30
i said it first 38
i said shut up 121
i said that 196
i said it 310
i said so 46
i said good 17
i said drop it 37
i said not now 30
i said it first 38
i said shut up 121
i said that 196
i said it 310
i said so 46
i said good 17
i said drop it 37