And over there перевод на турецкий
8,040 параллельный перевод
Yeah, here and over there.
Evet, burada ve o tarafta.
A-and over there, we could use a secret knock.
Ve kullanabileceğimiz gizli bir kapı tıklaması var.
And over there is my Uncle Frank.
Oradaki de amcam Frank.
There's a highway over there and Emilio's down there too.
Ana yol o tarafta, Emilio da orada ama.
There must be bits and pieces of April all over the jungle!
Ormanın dört bir yanında April'ın kalıntıları vardır şimdi.
I just can't go over there and ask.
Öyle oraya gidip de soramam.
Maybe I can make it over there and snap your fucking neck
Belki de oraya gelir ve sen tetiği çekemeden...
Alejandro's out there, and we're over here, and... he doesn't even think about what he does to us.
Alejandro orada ve biz buradayız ve bize ne yaptığını düşünmüyor bile.
If it's about the fire and all those shootings that have been all over the news, if that's what you want to talk to her about, then there's something you need to know.
Eğer konu yangın ve haberlerdeki tüm o vurulma olaylarıysa eğer eğer onunla bu konuda konuşacaksanız, o zaman bilmeniz gereken bazı şeyler var.
Since there's no way you're a day over 30, and the Security Association restricts the hiring of anybody under the age of 18, there is no way you are a security guard here.
Senin de otuz yaşından büyük olman imkansız, ayrıca güvenlik çalışanları birliğinin 18 yaş kısıtlaması vardır, burda güvenlik olarak çalışmanın imkanı yok.
One of my fella's over there is worth four thousand, one's worth three, and one's worth one.
Orada yatan adamlardan biri dört bin, biri üç, diğeri de bin dolar ediyor.
Sit down and sit over there
Yerinde kal, sen de şuraya geç.
Ye can deny this from now till judgment day, but it's yer word against Captain Randall. And even with the Duke's backing, I fear that there is no way that a British judge will take yer word over that of one of his majesty's officers.
Şu andan hüküm gününe kadar bunu inkâr edebilirsin ama Yüzbaşı Randall'a karşı senin sözün olacaktır ve Dük'ün desteğiyle bile korkarım ki bir İngiliz hâkimin Kral'ın subaylarından birinin sözü yerine senin sözünü dikkate alması mümkün değil.
You go that way, and you try over there.
Sen bu taraftan git. Sen de şu tarafı dene!
And your brother killed a couple of cops over there to boot.
Kardeşin ayrıca birkaç polis öldürmüş.
We had the inspection over a month ago and I've called several times already. But the report says there's nothing wrong...
Kontrol ettireli bir ayı geçti, daha şimdiden kaç kez çağırdım.
I'm gonna go and have a chat with Mr. and Mrs. Chairman over there.
Şu tarafa gidip Bay ve Bayan Chairman ile sohbet edeceğim.
[Sighs] Over 1,000 years and it's just stood there, knowing exactly what its purpose was...
Aradan 1000 yıl geçmesine rağmen ağaçlar hala var olma sebeplerini bilerek buradalar.
But then you look over your shoulder, right, and you see there's another bloke there, right, with his Hampton in his hand and he's preparing to shove his cock right up your arse.
Ama arkana bakınca herifin malzemelerini eliyle tuttuğunu ve sikini tam da götünden sokmak üzere olduğunu görürsün.
There's been some changes of jurisdiction and we handed everything over to the local authorities.
Yetki alanında bazı değişiklikler oldu ve biz buradaki tüm yetkilerimizi yerel otoriteye devir ettik.
I, uh, I think it's something else, but there is a real possibility that it's gonna take over my life for a while, and I just... I want to protect you from this stuff.
Seni bunlardan korumak istiyorum.
It's the same place where I fought with you over something imagine that the same barbecue is set up there I've worn your favourite dress again and...
Burası seninle tartıştığım yer, bir şey için. Barbekünün aynı yerde olduğunu düşün. Sana yeniden en beğendiğin giysini giydirdiğimi düşün.
If there really is one single, all-powerful God, as Jesus and these Jews claim, he clearly favors the strong over the weak.
Eğer tek bir tane gerçekten varsa, tüm kuvvetli Tanrı, İsa ve bu Yahudilerin söylediğine göre, açıkça zayıfın yerine kuvvetliye yardım ediyor.
And that there would be law in the Americas... the day Captain Flint swung over Charles Town.
Ve Amerika'daki adaletin yerini bulacağı gün de Kaptan Flint'in Charles Town'da sallandırıldığı gün olacaktır.
Mm-hmm. He came down here to let somebody in, and he paused the program when he heard someone... maybe walked over there to let them in.
Birini içeri almak için buraya gelmiş ve birinin geldiğini duyduğunda da programı duraklatmış.
The only people that came were my mom and my psycho ex-girlfriend and Phil, the gallery owner, who's standing over there.
Gelenler annem, psikopat eski kız arkadaşım ve Phil. Galeri sahibi. Şurada duran.
I went over there to tell him the truth, and then I didn't tell him, and then I was gonna tell him this morning, but the sex was so good that I realized that if I told him,
Oraya ona gerçeği söylemeye gittim, sonra söyleyemedim, ondan sonra bu sabah söyleyecektim ama seks o kadar iyiydi ki eğer ona söylersem, bir daha onunla seks yapamayacağımı fark ettim.
I'm sure you're not aware, but there is a big auction happening over Ellen's new book, and I would be tickled pink if you could show me what you guys are proposing.
Farkında olmadığından eminim ama Ellen'ın yeni kitabı üzerine büyük bir açık artırma olacak. Ben de bana sizin teklifinizi gösterirsen zevkten dört köşe olurum.
And if he's not gonna play for your mob, he's gonna fuck off right now and play for that mob over there!
Madem senin takımında oynamayacak, siktir git öyleyse. O da gider öteki takımda oynar.
Should it become necessary? To abandon the aircraft over Soviet territory. Then, there is a two and a half-pound explosive charge, contained within the fuselage.
Uçağı Sovyet hava sahasında terk etmek zorunda kalma ihtimali olduğundan uçağın gövdesinin içine 1,1 kilo ağırlığında patlayıcı yerleştirildi.
Food is scarce over there and things have started to fall apart.
Orada yemekler çok kötü ve her şey darmadağın olmaya başladı.
There are gangs. And, rule of law is less firm established over there.
Çeteler yol kesiyor ve bir kanun nizamı kurulamamış durumda.
And raise a glass to Richie, and don't think I forgot about you over there, laughing behind Richie.
Richie'ye kadeh kaldırırken, şurada Richie'nin arkasında gülen kişiyi de unutmayalım.
There are disgusting things in corners and on edges all over this place.
Buranın kıyısında köşesinde iğrenç şeyler var.
Uh, for instance, that, um, that otter is the flanker, those two bears there are the props, and that little guy over there who you know gets fucked by the entire scrum is the hooker.
Örneğin şu kıllı herif forvet oyuncusu. Şu iki iri kıyım defans oyuncusu. Şuradaki, saha boyunca hışırı çıkarılan ufak tefek adam da orta sahada.
- ( MUSIC PLAYING OVER SPEAKERS ) There's a bunch of stunts and crazy shit on here.
Bir sürü akrobatik uçuşu ve çılgınlık dönüyor burada.
And before you tell me where I can find him, I want you to know I see that semi-automatic you're eyeballing on the table over there.
Ayrıca, nerede bulacağımızı söylemeden önce masada duran tabancayı..
There are hundreds of these video journals... from cities all over the country and ‒ And there's nothing left.
Ülkenin dört bir yanındaki şehirlerde çekilmiş yüzlerce video var ve geriye hiçbir şey kalmamış.
And over there is the dam.
O da barajın dibinde.
- Wow, you sure can, and then you're gonna fold your head right over there.
- Tabii ki yaparsın ve sonra da başını buraya doğru eğiyorsun.
Someone over there accidentally gave notice on our lease and I need you to fix it.
Sizin oradan biri bize yanlışlıkla kiramızla ilgili bir tebliğ yolladı.
Um, right over here is the living room, and there's a little kitchen that way.
İşte şurası salon, şurada küçük bir mutfak var.
And there's an office over there.
Şurası ofis.
There's two interceptions and two fumbles, and the first half isn't even over.
İki top kayı ve iki pas arası var ve daha ilk yarı bitmedi.
There was no way this guy was ever going to come over and beat me.
Bu adamın gelip beni dövmesine imkan yoktu.
But when I was over there visiting, they had just reclaimed their factory, and it was a coat factory, and that's where I got this.
Onları ziyarete gittiğimde, fabrikalarını ihya etmişlerdi, - palto fabrikası - işte bunu oradan aldım.
I have to go to Vila Romana over there, close by go down behind there, cut through it, go to Moema, and on top of that I still need to buy the kids'Christmas presents.
Önce Vila Romana'ya gidip oradan da Moema'ya geçmem gerekiyor. Üstüne üstlük çocuklarıma yeni yıl hediyesi almam lazım.
Just rolled over, and you weren't there.
Yatakta debelendim ve seni yanımda göremedim.
We've been waiting for over two hours now... with our luggage all packed and you are telling me there is no driver. Look look..
Bavullarımızla iki saatten fazladır bekliyoruz ve bana şoför yok diyorsun.
Fellows over there, they're conspiracing nut jobs, hear what I'm saying... nukes and aliens!
Orada komplo teorisi yapan dostlar neden bahsettiğimi biliyor atom bombaları ve uzaylılar!
You bring me that case of beer and put it over there, and I'll let you play your free game.
Şu bir kasa birayı şuraya getir bende bedava oyununu oynamana izin veriyim.
and over time 22
and over here 54
and over 60
over there 2200
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
there you are 4720
therefore 1419
and over here 54
and over 60
over there 2200
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
there you are 4720
therefore 1419
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30