Any time you like перевод на турецкий
259 параллельный перевод
You can leave any time you like.
İstediğin zaman çekip gidebilirsin.
You wanna back out? Any time you like.
Ne zaman istersen vazgeçebilirsin.
Any time you like, Mr. Sloan.
Ne zaman istersen, Bay Sloan.
" Come back home any time you like.
İstediğin zamanda eve geri dönebilirsin.
But we can get him to East Berlin any time you like.
Ama onu Doğu Berlin'e istediğiniz zaman getirebiliriz.
Well, you know you can come by any time you like.
İstediğin zaman gel, sakın çekinme.
Any time you like.
Ne zaman istersen.
Yes. Any time you like.
Evet, ne zaman isterseniz.
- You come home any time you like. You get yourself a Coke, sit down, throw the switch, and there is Jack Benny's programme, in the middle of the night.
Eve kaçta gelirsen gel, kolanı aç, düğmeyi çevir ve karşında Jack Benny!
You can beat my pants off any time you like, Teresa.
İstediğini yapabilirsin, Teresa.
Any time you like.
Ne zaman isterseniz.
You're welcome here any time you like.
Ne zaman istersen gelebilirsin.
You're free to leave any time you like.
İstediğiniz zaman gidebilirsiniz.
We can do that any time you like.
İstediğin zaman tekrar yaparız.
So you can leave me any time you like?
Bu yüzden beni bırakma hakkına sahipsin, öyle mi?
Come any time you like.
Arkadaşlarını getirebilirsin ama getirmezsen iyi olur. İstediğin zaman gelebilirsin.
Well, I mean, you have my number now, so you can, you can, uh... you can call me any time you want if you like.
Eh, artık sende numaram var sen de a-ara... istediğin zaman beni arayabilirsin.
McKENZIE : Rutherford realised that various elements inside the Earth were radioactive, like uranium and thorium and potassium, and that these generated an important amount of heat, and that this completely changed the basis of Kelvin's calculation, because instead of the Earth cooling all the time it actually had heat sources in it and that you couldn't any longer use that argument to estimate the age of the Earth.
Rutherford, uranyum, toryum ve potasyum gibi Dünya'nın içindeki bazı elementlerin radyoaktif olduğunu farketmişti ve bunlar sıcaklığın büyük bir kısmını oluşturuyordu ; bu Kelvin'in hesaplamasının temelini tamamen değiştiriyordu çünkü sürekli soğumak yerinde, Dünya içinde gerçekten sıcaklık kaynakları bulunduruyordu ve dolayısıyla Kelvin'in argümanı artık Dünya'nın yaşını hesaplamak için kullanılamazdı.
Well, I'll tell you, Bill, we already got a president, but any time you want to run for mayor or sheriff or something like that, you just let me know.
Şunu diyeyim Bill, zaten bir başkanımız var.. ama belediye başkanlığı ya da şerifliğe adaylığını koymak istersen... haberim olsun.
By the way, Nick, any time you'd like to have me... take Mrs. Charles out to a movie so you can get away for a while...
Bu arada Nick, kafanı dinlemek istediğinde... Bayan Charles'ı sinemaya falan götürmemi istersen...
You can tell him from me, any husband who stays away from a wife at a time like this... I can't say I've got any use for him.
Böyle bir zamanda karısının yanında olmayan bir koca... işe yaramaz biridir.
Any time you need a guinea pig for future research I'd like to carry on Blake's work.
Ileride arastïrma için kobay ararsanïz Blake'in görevini devam ettirmek isterim.
Any time you'd like to see a game...
Ne zaman isterseniz...
I'd like you to know this is the first time that any of my family ever got into any trouble on the street.
Bunun, ailemizin herhangi bir üyesinin sokakta yaşadığı ilk münakaşa olduğunu bilmenizi isterim.
I hate to have to ask you questions, at a time like this... but did she have any reason you know of?
Böyle bir zamanda size soru sormak istemem ama bunun için bir neden var mıydı?
By the way, if you should have to fire Miss Wales for any reason whatever, at any time remember I'd like to review the case myself first.
Bu arada, Bayan Wales'i herhangi bir sebeple kovman gerekirse durumu önce ben gözden geçirmek isterim.
But Dempsey says to return his call any time you feel like it.
istediğin her an aramıza geri döneceğini söyledi.
And remember, any time I choose, a mere snap of my fingers can bring you out of the spell like this!
Ve unutma, istediğim zaman, parmaklarımın bir şıkırtısı bu büyüyü sana geri getirebilir!
You know, I don't suppose it's very romantic of me... to bring it up at a time like this but... you realize we haven't had any dinner yet?
Sanırım bunu böyle bir anda söylemem pek romantik olmaz ama akşam yemeğini hala yemediğimizin farkında mısın?
- Any time. - Would you like to order now?
- Sipariş vermek ister misiniz?
And by the time you get out, you won't like him any better than I do now which isn't one hell of a lot.
Ve dışarı çıkana kadar, ondan benden daha fazla hoşlanmayacaksın ki bu da oldukça fena.
What I mean is, if you hate somebody, you can do that any time, any place, but if you like somebody, you gotta hide in dark corners.
Söylemek istediğim, birinden nefret ediyorsan, bunu istediğin zaman, istediğin yerde yapabilirsin.... Ama birini seviyorsan karanlık köşelerde saklanmak zorundasın.
You can leave any time if you don't like it.
Eğer hoşlanmadıysan istediğin zaman vazgeçebilirsin.
Always like a servant you can kick out at any time.
Daha gençken her an kapıya konacak bir hizmetçi gibi çalıştım.
If you continue like this, by the time you're 21, you're going to... You're too lovely to go throwing yourself at any man... to let them take advantage of you.
Seni kullanması için kendini önüne gelen erkeğin kollarına atamayacak kadar güzelsin.
Any time you feel like a good cry, just come on back up.
Ne zaman güzelce ağlamak istersen geri gelip oturman yeter.
I am available to talk any time you would like.
İstediğin her an konuşmaya hazırım.
I'd like you to call this number any time, day or night.
Bu numarayı gece gündüz arayabilirsiniz.
Listen, we'll come in here any time we like. You got that... Pops?
Canımız ne zaman isterse geliriz..... anladınız mı... moruklar?
It's hard... at a time like this to find the words... to offer you any comfort.
Bu kötü zamanda doğru sözleri bulmak ve teselli etmek gerçekten çok zor.
You're gonna get me bawling like a baby any time now.
Beni her an bir bebek gibi ağlatabilirsin şu an.
Any time you feel like dropping around, huh?
Biriyle takılmak istersen, buyur gel.
You may be killed any time day or night... like your shadow, death is following you...
Her an ölebilirsiniz. Gündüz ya da gece. Tıpkı gölgeniz gibi ölüm sizi takip ediyor.
Do you have any edible fantasies, you'd like to indulge in Billy? Now is the time.
Tatmin etmek istediğin Oedipal fantazilerin varsa Billy şimdi tam zamanı!
Maybe I should just go any time I get the urge, like you, wherever I am.
Belki de ne zaman gelirse, hemen oraya yapmalıyım, senin gibi, nerede olursam olayım.
I'd like you tell me, any way you like, what you can remember about the time you spent with Amber on the afternoon she left.
Amber'in buradan ayrıldığı öğleden sonra hakkında ne hatırlayabiliyorsanız anlatmanızı istiyorum, nasıl anlatmak isterseniz...
Any time you like.
- Ne zaman istersen.
In all my time here, I have rarely sat and just talked with you or with any other human. And I think that I would like to.
Burada bulunduğum zaman zarfında ne seninle ne de başka bir insanla doğru düzgün oturup konuşamadım ama bunu istiyorum.
Would... any of you... like the time?
Başka... bir zaman olmaz mı?
I'm sorry to burst in on you like this... but Mel said he didn't want to waste any time.
Sana böyle patladığım için özür dilerim... Fakat Mel hiç zaman kaybetmek istemediğini söyledi.
You get to act like a kid any time you feel like it.
Canın istediği zaman çocuk gibi davranabilirsin.
any time now 37
any time 435
any time you're ready 21
any time you want 17
you like it rough 18
you like that one 27
you like it here 38
you like me 141
you like baseball 16
you like it 795
any time 435
any time you're ready 21
any time you want 17
you like it rough 18
you like that one 27
you like it here 38
you like me 141
you like baseball 16
you like it 795
you liked it 124
you like music 30
you like them 63
you like this 96
you liked that 20
you like him 175
you like what you see 23
you like' em 17
you like 225
you like those 17
you like music 30
you like them 63
you like this 96
you liked that 20
you like him 175
you like what you see 23
you like' em 17
you like 225
you like those 17
you like her 166
you like that 642
you liked her 18
you liked him 30
any takers 47
any thoughts 93
any trouble 37
any theories 24
you like that 642
you liked her 18
you liked him 30
any takers 47
any thoughts 93
any trouble 37
any theories 24