Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ B ] / Before i forget

Before i forget перевод на турецкий

477 параллельный перевод
Oh, before I forget it, Mr. Carter called up.
Unutmadan söyleyeyim, bay Carter aradı.
Oh, before I forget, Mr. Carter, he telephoned.
Unutmadan söyleyeyim, bay Carter telefon etti.
Thought I'd better do it now before I forget it.
Unutmadan alsam iyi olur diye düşündüm.
Let me out of here before I forget I'm a lady.
Bir hanımefendi olduğumu unutmadan buradan gitmem gerekiyor.
And, Mother, before I forget it don't call him Dr. Jaquith near Charlotte.
Anne, unutmadan söyleyeyim Charlotte'un yanında ona Doktor Jaquith demeyin.
Ah, before I forget
Unutmadan söyleyeyim.
I've been looking for you to tell you something before I forget.
Seni görmek ne büyük tesadüf. Söylemeyi unuttuğum bir şeyi söylemek için seni arıyordum.
- No, no. And before I forget, don't do any more work on the new ballet.
Unutmadan, yeni gösteri için hiç bir yeni çalışma yapma.
By the way, before I forget it, here's the change from that gasoline money.
Sırası gelmişken, unuttum, bu benzin parasının üstü.
Get us something to drink before I forget myself.
Ben kendimi kaybetmeden bize içecek bir şeyler getir.
But I'm afraid it will be a long time... before I forget what he did to the Afrika Korps.
Ama uzun zaman önce Afrika Kolordusu'na yaptıklarını da unutmuş değilim.
Before I forget, your ticket.
Unutmadan, biletin.
Let's get out of here before I forget I'm a married man.
Evli bir adam olduğumu unutmadan önce kendimizi buradan dışarı atalım.
Look, before I forget, the sergeant wanted to know why you didn't phone the police immediately.
Ha, unutmadan, çavuş neden hemen polisi aramadığını sordu.
No, let me finish before I forget.
Hayır, bırak unutmadan bitireyim.
Before I forget.
Ah, unutmadan.
Oh, before I forget. This is yours now. I'm through as a lawman for good.
Aklima gelmisken... bu artik senin.
Before I forget, your gun's a little stiff.
Unutmadan, silahın biraz ağır.
Oh, before I forget, your publisher called.
Unutmadan, yayımcın aradı.
Oh, before I forget. Would you kindly sign this, sir?
Unutmadan şunu imzalar mısınız, efendim?
Quick, before I forget it, pencil and paper.
Çabuk, kâğıt kalem al ben unutmadan.
Before I forget, sign this.
Ha unutmadan, imzala şunu.
Before I forget, like you said, it'll be a nice, warm evening.
Unutmadan, sizin de söylediğiniz gibi... Güzel, hoş bir akşam olacak.
Thank you Oh, oh, one more thing, before I forget
Teşekkür ederim. Unutmadan bir şey daha. Bir fotoğraf ödünç almam gerekti.
Oh, before I forget.
Ah, unutmadan.
Oh, before I forget, - this is for you from Roman and me.
Unutmadan, bu Roman ve benden size hediye.
I'd better give you your mail before I forget it and walk off with it.
Unutup alıp götürmeden postalarını vereyim.
Mrs. Beck, get out of here... before I forget I'm a gentleman.
Bayan Beck, beyefendiliğimi kaybetmeden... çıkın buradan.
Before I forget, Wylie, you gotta see that revival tent today.
Unutmadan, Wylie, İhya Çadırına bugün bir bak.
Listen, before I forget...
- Bakın, unutmadan....
Before I forget...
Unutmadan...
Listen, before I forget, let me thank you for the tickets.
Dinle, unutmadan, sana biletler için teşekkür edeyim.
One more thing before I forget.
Unutmadan, birşey daha var.
Oh, before I forget, your mother called.
Oh, unutmadan, annen aradı.
Now, high-tail it before I forget my promise to bring you in alive.
Size canlı yakalayacağım sözünü unutmadan, defolun!
Before I forget, they're performing Tristan and Isolde on the 17th.
Unutmadan söyleyeyim, 17'sinde Tristian ve Isolde oynayacakmış.
- Let me finish before I forget.
- Bırak unutmadan söyleyeyim.
- Come on. Let's check this train out. - No, I've gotta find Pet... before I forget what she looks like.
- Hayır, neye benzediğini unutmadan Pet'i bulmam lazım.
Before I forget, Clarisse would love you to come to the wedding.
Unutmadan, Clarisse düğüne gelmenizi çok istiyor.
I must face the Bull again and discover what he has done with them, before I forget myself forever.
Kimliğimi sonsuza dek kaybetmeden önce onlara ne yaptığını bulmak için Boğa ile tekrar karşılaşmalıyım.
Hey, Rupe, before I forget, I really appreciate you meeting me for lunch.
Hey Rupe, unutmadan beni yemeğe davet ettiğin için teşekkür ederim.
Everything that I said before, forget it.
Daha önce söylediğim her şeyi unut. Hepsini, tamam mı?
I've told you before that you should forget me.
Beni unutman gerektiğini sana söylemiştim.
Oh, come now, Mrs. Courtney, you seemed to forget that you and I have met before.
Yapmayın, Bayan Courtney, daha önce tanıştığımızı unutmuş görünüyorsunuz.
If you take care of his needs, and thus help Mr. Kusuda, I will ask him to forget all this and I shall continue to employ you, just as before. What do you say?
Eğer ihtiyaçlarını karşılarsan ve bu sayede de Bay Kusuda'ya yardım edersen, ondan tüm bunları unutmasını isteyeceğim... ve eskisi gibi sana iş vermeye devam edeceğim.
Oh, please, forget whatever I said before.
Oh, daha önce ne söylediysem lütfen unut.
You'd die before you'd let me do it alone, so I might as well forget about it.
Bu işi tek başıma yapmama izin vermeden önce kendin ölürdün bu sebeple bunu unutayım bari.
I could not forget you, sir, for I never saw you before in all my life.
Sizi unutmam mümkün değil çünkü... Sizi hayatımda hiç görmedim.
Yet I can't forget that an American from a major oil company told me, a few years before Mattei's death very frankly, that he couldn't understand why nobody had managed to kill Mattei yet.
Büyük petrol şirketlerinden birinin Amerikalı yetkilisi bana birkaç yıl önce, neden hala kimsenin onu öldürmeye teşebbüs etmediğine şaşırdığından bahsetmişti.
Ah, before I forget...
- Alo.
And don't forget you promised to let me bat once before I leave.
Ve unutma bana söz verdin. Ayrılmadan önce bir vuruş için.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]