Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ B ] / Bring it here

Bring it here перевод на турецкий

1,258 параллельный перевод
Well, my car was dirty and they do such a lousy job of cleaning it down at the batting cages, I thought I'd bring it here.
Şey, arabam kirliydi ve kuru temizlemecide berbat bir iş çıkardıklarından buraya getireyim diye düşündüm.
Bring it here.
Onu buraya getir.
Okay, bring it here.
Tamam, onu buraya getir.
Bring it here.
Getir onu buraya.
They transfer cargo to our ship, and we bring it here.
Kargoyu gemimize aktarırlar, biz de buraya getiririz.
If you don't bring it here, you won't find it here.
Beraberinde getirmezsen burada hiç bulamazsın.
Bring it here, soldier.
Getir onu asker.
Bring it here.
Buraya getir.
Why bring it here?
Niye buraya getirdiniz?
Bring it here.
Tabii.
Bring it here!
Getir şunu.
Bring it here at once!
Derhal buraya getir!
- Then how did I bring it here?
Peki onu buraya nasıl getirttim?
Bring it to its conclusion, and once the simulation ends, it'll release the access locks on the holodeck arch, and we can get you out of here.
Simülasyonu sonlandırabilmek için, konuyu sonuna götürüp, sanal güverte kilitlerinin, açılmasını sağladıktan sonra sizi buradan çıkarmış olacağız.
If not, forget it Come on, bring all good wine here for us
eger degilse, unuttum gel içeri, onlara iyi şarap getir bizim için buraya
Whoo! Tell him to bring it out here because...
- Vinciyle gelsin çünkü...
Shut up before I bring your head over here and use it as a cue ball.
Beynini patlatarak burada ıstaka topu olarak kullanmadan önce çeneni kapat.
STEVEN : Let me bring you up to speed. It's not safe in here, either.
Haberin olsun, burası da pek güvenli sayılmaz.
It cost me to bring your wife here.
Karını buraya kadar getirttim. Para ödedim.
Bring it over here!
Buraya getirin!
Bring it there... come over here.
Buraya... şimdi buraya.
You know how much it costs to bring eggs out here before they spoil?
Bir yumurtayı bozulmadan getirmek kaça patlar, haberin var mı senin?
Look, I know this can't bring him back but here, it's just a gesture.
Bakın, biliyorum bu onu geri getirmez fakat bu sadece bir jest olsun.
But I am sorry that I can't bring you a lunch here, it's not allowed.
Ama özür dilerim. Buraya yemek getirmeme izin vermediler.
I gave you a job here because, you know I thought your acting stuff might bring some nice pussy into the place, and it has.
Sana işi verdim çünkü oyuncu olman, dükkana güzel kadınlar getirir diye düşündüm. Getirdi de.
Just bring it down here.
Buraya getir.
It's a tool of the trade we use to keep it afloat until you bring it on board down here.
Malı suda yüzdürmek için bir alet... ... buraya, aşağıya indirene kadar.
Just bring it over here.
Buraya getir bakalım.
Bring your bag over here! come on! do it!
Şu çantayı hemen buraya getir!
You gonna bring me that martini or must I suck it from the glass from here?
Bana o martiniyi getirecek misin, yoksa olduğum yerden bardağı mı emeyim?
Bring it on over here.
Getirsene buraya.
The part of my brain that would tell me to bring it is busy telling me not to come here.
Beynimin, bana onları getirmemi söyleyen kısmı hala buraya gelmememi söylemekle meşgul.
But since you bring it up, you do agree you'd have an incentive to lie here, right?
Ama madem gündeme getirdiniz burada yalan söylemeye teşviğiniz olduğuna katılıyorsunuz değil mi?
And then they made us think that it was our fault... because they new we wouldn't leave her there... they new we would bring her back here.
Ve bizim hatamız olduğunu düşünmemizi sağladılar... çünkü biliyorlardı ki onu orada bırakmayacaktık... biliyorlardı ki onu buraya getirecektik.
Why don't you bring your team down here and work it out?
Neden biriminizi buraya getirip bunu siz çözmüyorsunuz?
I thought it was a good idea. To bring her here?
- Buraya getirmek mi?
look nasty and stuff, cocoon'em in gaffer tape, nick their van, swap the gear into the new van and bring it back here.
Sert ve tehlikeli görünün, onlari bantla kozaladiktan sonra karavanlarinin arkasina tikariz. mali diger karavana geçirir, ve sonra geri buraya getiririz.
Bring Socrates here some more of this chicken and shit, put it on my bill.
Hey, lola, adamım Socrates'e şu tavuktan biraz daha getir. Benim hesaba yaz.
Here it is. Fifty dollars for all the Scotch you bring.
Bu, getirdiğin tüm İskoç viskileri için 50 dolar ve bu da zamanında getirdiğin için fazladan 20 dolar.
To bring here - so that we could drink it together...
Buraya getirip,... birlikte içmek için.
Sure, you stay here, and I'll bring it right away
Elbette, siz burada bekleyin, ben derhal getiriyorum.
- [Lisa] Bring it in here.
- İçeri getir.
And maybe it was a bad idea to bring you here, but Leah, if you stop to think about it...,... what better place for a person like you to do some good?
Ve, ve, ve belki seni buraya getirmek kötü bir fikirdi, ama, ama... Leah, eğer durup düşünürsen... senin gibi bir insanın iyi birşeyler yapması için bundan daha iyi bir yer olabilir miydi?
That cocaine, heroin, marijuana, all that shit, bring it all in here in their ass.
Kokain, Eroin, Marijuana, tüm bu boklar, onları kıçlarına sokarak getiriyorlar.
You'II bring it back here, give it to me.
Buraya getirip, bana vereceksin.
It's an old barber's chair. The rubbish you bring in here!
Eski bir berber koltuğu bu şaşkoloz, buraya getirdiğin döküntünün haddi hesabı yok.
H'm, a bit scruffy, though, isn't it? Why'd you bring me here?
Beni buraya neden getirdin?
How will it help to bring Moti here as Badshah?
Bay Thappar, Moti'nin buraya Baadshah kılığında gelmesinin ne faydası olacak?
The food that we ordered a few minutes ago. Bring it back to here.
Az önce sipariş ettiğimiz yemeklerin aynısından tekrar getirin.
Keep me here any longer, I'll strap a lawsuit on the city - to bring you down with it.
Beni burada biraz daha tutarsanız, size öyle bir dava açarım ki mahvolursunuz.
Bring it over here.
buraya getir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]