Bring it up перевод на турецкий
1,956 параллельный перевод
I will bring it up at the next union meeting.
Bir dahaki buluşmada gündeme getiririm.
It was disqualified in the first round, but I want to bring it up again.
İIk raundda düşer ama ben tekrar ülkeyi biraraya getirmek istiyorum
- Could you bring it up?
Eve bırakabilir misiniz acaba?
Can you bring it up?
Harika. Buraya getirebilir misin?
You think it's so uncomfortable that I won't even bring it up.
Bahis açmamamın tatsız olacağını düşünüyorsun.
Why suddenly bring it up?
Neden birden bire aklına geldi?
You shut up and don't bring it up again.
Kapa çeneni. Bir daha da bu konuyu açma.
Then why even bring it up?
O halde neden büyütüyorsun?
Cade, I know this isn't the best time to bring it up... There's something really wrong with that place.
Cade, şu anda pek zamanı değil biliyorum ama orada gerçekten ters giden bir şeyler var.
- I don't wanna bring it up.
- Hepsi geçmişte kaldı. Eskiden olanlardan bahsetmek istemiyorum.
Bring it up.
Çek yukarı.
- What? - Well, I wasn't gonna bring it up, But... you have been getting a little rounder lately.
- Bun usöylemek istemiyordum ama son zamanlarda biraz kilo aldın.
Fetch a mattress from my quarters and bring it up here.
Saraydan bir tane yatak kap ve buraya getir.
If I don't, they'll bring it up.
Eğer ben bahsetmezsem, onlar konuyu açar.
Well, you already told me about the drinking. Before I got a chance to bring it up.
Konuyu açma şansı bulamadan önce zaten bana içtiğinden bahsettin.
Bring it up, if McCloon goes crazy, you know she was bought and fight for expulsion.
Sadece konuyu dile getir, eğer McCloon çıldırırsa satın alındığını bilirsin ve ihraç edilmesi için savaşırsın.
You think if you don't bring it up, I'm gonna forget it happened?
Hatırlatmazsan unutacağımı mı sanıyorsun?
- Because I've been busy. Because I haven't figured out a way to bring it up. And mostly, and I can't stress how key this is because I don't want to.
Çünkü müsait değildim, çünkü bu söylemenin bir yolunu bulamadım ve en çok da, bu konuda strese girmek istemedim.
Well, I sure as hell wasn't gonna bring it up before sex.
Sevişmenin öncesinde konuşmak hiç olmazdı.
How do we even bring it up?
Konuyu nasıl açacağız?
In fact, I was trying to figure out a way to bring it up.
Aslında, ben de konuyu açmanın bir yolunu arıyordum.
Why were you going to bring it up?
Neden açacaktın ki konuyu?
Then why did you bring it up in the first place?
Öyleyse niye açtın bu konuyu?
- Director : Okay, bring it up.
- Tamam, getir.
We could go back and get some equipment, bring it up.
Geri gidip ekipman temin edip onu çıkarabiliriz.
Cup. Bring it up.
Fincanı al.
I hate to bring it up again.
Bu konuyu tekrar açmaktan nefret ediyorum.
Honestly, it may take longer than we've got to bring someone else up to speed... Volker it is.
Aslına bakarsan, birini konu hakkında bilgilendirmeye çalışmak kalan zamanımızdan daha uzun sürer.
Maybe it's up to us to bring them back home.
Belki onları eve geri getirmek bizim görevimiz.
We'll bring you up if it comes to that.
Eğer iş oraya varırsa sizi yukarı çağıracağız.
You mean unplug the coffee machine and bring it up here?
Yani kahve makinesini söküp buraya mı getireyim?
It's not the kind of interest you can bring up easily...
İnsan bu çeşit ilgileri kolayca dile getiremiyor...
It reminds me... sorry, but I have to bring up your father's death when she didn't tell you what had happened.
Şundan bahsediyorum... Özür dilerim ama babanın ölümünden söz etmek zorunda kalacağım. Bu olay gerçekleştiğinde annen sana söylemedi.
Tell that old cow to bring up my package as soon as it arrives.
Git o moruğa söyle, paketim gelir gelmez getirsin.
Okay, so one of our retrieval teams will pick it up, bring it back, boom.
Tamam, peki, getirme takımlarımızdan birisi alır, buraya getirir, oldu.
Go get my dry-cleaning, bring it to my house, clean up all the dogshit and my neighbour's.
Kuru temizlemeden kıyafetlerimi al, evime getir benim ve tüm komşuların köpek boklarını temizle.
Theogony is Hesiod's attempt to make sense of the world, to bring order to it, by telling the story of a dynastic family rivalry that winds up in a well-ordered Cosmos that is the world that you and I know today.
Hesiod'un Teogoni'yi yazma amacı ; bildiğimiz dünya düzenini kuran, kendi içinde rekabet yaşayan bir hanedan ailesinin hikâyesini anlatarak, bilinen düzeni açıklama, dünyayı anlamlandırma çabasıydı.
It's going to bring up stuff- - stuff that you shouldn't even be thinking about or dealing with, trust me.
Bu sürekli mesele çıkaracak- - mesele, senin hakkında düşünmemen bile gereken ya da... ilgilenmemen gereken meseleler, güven bana.
Because I thought it was gonna bring up all of these emotions and regrets, like, maybe I made a huge mistake breaking up with you,
Eski o güzel duyguları ve yaşadığım pişmanlıkları tekrar yaşamatan korktum. Yani seninle ayrılmamın büyük bir hata olduğunu falan.
So I bought each of you a present, because it is rude to show up uninvited, but not if you bring gifts.
Her birinize hediye aldım çünkü hediye almadan bir partiye davetsiz gitmek çok kaba olurdu.
Let's bring Kurt up right now. He can tell us all about it.
Kurt'u buraya alalım da bize kendisi anlatsın.
We throw'em in the coffin, bring'em to the giant witch, and tomorrow night, we light it all up and watch it all burn.
Onları tabuta tıkar, dev cadıya getiririz ve yarın gece de hepsini ateşe verip, yanmalarını izleriz.
So, what, he keeps it tied up somewhere just to bring it out on Christmas as a prop?
Nasıl yani, onları bi yerlerde bağlı mı tutuyor? Sonra da onları sadece noelde bir obje gibi mi kullanıyor?
So in horse racing, oftentimes they'll bring in a lesser horse get the mare all riled up, excited, feeling it.
At yarışlarında, bir kısrağı azdırmak için bir at getirirler.
That's right, bring it on up, sally!
Pekala, Sally yukarı getir!
Saying he was in London, in London, and couldn't bring himself to visit for fear it would burn him up!
Londra'da olduğunu, Londra'da ve yanıp kül olmaktan korktuğu için ziyaret edemeyeceğini söylüyor.
So pack it up. We'll bring it to Lamp, you can get back at it.
Hadi hazırlan, daha elindekini Lamp'e götüreceğiz, istersen oradan alabilirsin.
Well, you said if I found evidence, that I was to bring it to you and you'd follow up. So I was trying...
Delil bulursam sana getirmemi ve inceleyeceğini söylemiştin.
Bring it to--Shut up.
Şuradan al. Susun!
Sir, could you just fill that out and when you're done bring it back up to me?
Bayım, şunu doldurup bana geri verir misiniz?
- Then I'll pick it up and bring it to you.
- Ardından parayı alır sana getiririm.
bring it on 469
bring it 412
bring it home 60
bring it to me 68
bring it in 351
bring it here 88
bring it down 74
bring it out 20
bring it back 84
bring it over 24
bring it 412
bring it home 60
bring it to me 68
bring it in 351
bring it here 88
bring it down 74
bring it out 20
bring it back 84
bring it over 24
bring it over here 26
bring it in here 22
up here 454
update 59
upper 104
upon 29
upset 163
uptown 38
upstairs 739
upright 26
bring it in here 22
up here 454
update 59
upper 104
upon 29
upset 163
uptown 38
upstairs 739
upright 26
upside 40
uptight 38
upsy 47
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
uptight 38
upsy 47
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
up against the wall 84
up to you 126
up guy 119
up call 187
up and at' em 72
up north 49
up the stairs 74
up we go 50
up top 130
up against the wall 84
up to you 126
up guy 119
up call 187
up and at' em 72
up north 49
up the stairs 74
up we go 50