Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ C ] / Can i say something

Can i say something перевод на турецкий

901 параллельный перевод
Mom, can I say something to you?
Anne, sana söylemek istediğim bir şeyi söyleyebilir miyim?
- Can I say something?
- Birşey söyleyebilir miyim?
Can I say something?
Bir şey söyleyebilir miyim?
- Can I say something?
- Bir şey diyebilir miyim?
Can I say something, too?
Ben de bir şey söyleyebilir miyim?
Particularly hurting them just because I'm sore at their folks. Judge, can I say something?
Bildikleri her şeyi kimin öğrettiğini ve de sevdirdiğini bilirler.
- Can I say something?
- Bir şey söyleyebilir miyim?
Can I say something to you?
- Sana bir şey söyleyebilir miyim?
- Can I say something, Mr Bass?
- Bir şey söyleyebilir miyim, Bay Bass?
Can I say something, Mr Howie?
Bir şey söyleyebilir miyim, Bay Howie?
Can I say something, pop?
Ben de konuşabilir miyim, baba?
Can I say something without hurting your feelings?
Seni kırmadan bir şey söylemek istiyorum.
- Can I say something to you in private?
- Özel bir şey söyleyebilir miyim?
Can I say something, Mr. Capone?
Bir şey söyleyebilir miyim, Bay Capone?
Can I say something?
- Birşey söyleyebilir miyim?
I'm sorry, can I say something?
Bir dakika, bir şey söyleyebilir miyim?
Can I say something to you?
Bir şey söyleyebilir miyim?
Can I say something to you?
Sana bir şey söyleyebilir miyim?
- Can I say something? - Sure.
- Bir şey söyleyebilir miyim?
- Can I say something?
- Bir şey daha?
My dear, I can't tell you how sorry I am... but I hope with all my heart that Jekyll will have something to say for himself.
Tatlım, ne kadar üzüldüğümü anlatamam... tüm kalbimle umuyorum ki Jekyll'ın geçerli bir nedeni vardır.
I'll give you something you can sell, but you must say it's yours, if anyone asks.
Sana satabileceğin bir şey vereceğim ama soran olursa, onun sana ait olduğunu söyleyeceksin.
How can I tell you're allowed to say something to turn on my head forestall...
Ne oldu vazgeçtin ne kadar korkak? Hop yine atladın, senden ne uzak..
If you say something nice I won't feel better and if you don't it'll bother me.
Güzel şeyler söylersen hoşuma gitmez söylemezsen canımı sıkar.
And now there's something else I can't say.
Ve artık söyleyebileceğim birşey yok.
So I can organize something, a visit from the M.O. We'll see what he's got to say.
O halde tabibin gelip görmesi için bir organizasyon yapabilirim. Ne söyleyecek göreceğiz.
Now maybe I can say something.
Belki şimdi bir şeyler söyleyebilirim.
Either you do something or they will, and I can't say I blame them.
Siz bir şeyler yapmazsanız onlar yapacak, ve haksız olduklarını da söyleyemem.
Hey, Bubber, now you say something. I'm gonna cover up my ears and see if I can read your lips.
Kulaklarımı kapatacağım bakalım dudaklarını okuyabiliyor muyum?
Then I'd say we can figure something out.
Bazı şeyleri hesaplamamız gerekiyor.
Now say something funny. Say something funny, so I can attack you.
Şimdi komik bir şey söyle ki sana saldırabileyim.
Say, here's something I can read.
Durun size bir şey okuyayım.
But Sophie isn't like me. I can only say whether I like something or whether I dislike it.
Ben bir şey için ancak yapıldıktan sonra isteyip istemediğimi söyleyebiliyorum.
I remember something a bit muddled but I can't remember what I wanted to say.
Bir şeyler hatırlıyorum ancak... Ne demek istediğimi hatırlayamıyorum. Muhtemelen saçmalıyordum.
We don't dare, man I have to say this but something can happen to you.
Söylemeye cesaret edemiyoruz ama herşey başına gelebilir.
You expect me to say something when I can't breathe?
Nefes alamıyorken birşeyler söylememi bekliyorsun benden.
I'm tied by the rules of confession, but I can say something in confidence, my friend...
Günah çıkarma kurallarıyla sınırlıyım ama bir şeyi inançla söyleyebilirim, dostum...
I can't say I know the language but something smells mighty fishy to me.
Konuşamam, dili biliyorum ama... bazı şeyler bana pis kokuyor.
I feel something inside me, so I say it, and when you go away, it hurts me... right here.
İçimden bir şey geliyor, ben de onu söylüyorum... ve sen gidince, canım yanıyor... tam şuram.
Sometimes I sit at the dinner table with him and I watch him and I want him so desperately to do something or say something or be something that I can hate.
Yemek yerken bazen karşısına oturup onu izliyorum nefret edebileceğim bir şey yapması veya söylemesi için neler vermezdim.
I hope you can say something to your Uncle Julius.
Umarım, Julius Dayına bir şeyler söyleyebilirsin.
This isn't something I can say loudly, but she's suffering from a very heavy illness.
{ \ b1 \ fs28 \ fnCooper Black } Laf aramızda. Çok hasta bir kız.
He and your friend are going at something that Heather can't quite figure out but which sounds suspiciously to me like oral-genital contact which I'm proud to say is no longer illegal in this state.
Adamla senin dostun kızın pek anlamadığı bir şeyle meşgul ama sanki ağızla cinsel temas gibi bir şey tarif ediyor o da bu eyalette artık yasak değil.
André, now, how can you say something like that? I mean...
André, nasıl böyle bir şey söyleyebilirsin?
I don't find it easy to talk at a time like this, but I got to say something about that guy up there, and I can sum it all up in just one word... courage, dedication, daring, pride, pluck, spirit, grit, mettle
Böyle bir anda konuşmak hiç kolay değil ama yukarıdaki adam hakkında bir şey söylemeliyim ve her şeyi tek kelimeyle özetleyebilirim... Cesaret kararlılık, cüret, onur, moral, metanet, şevk ve...
I can sing, do some monologues. I feel I have something to say to women.
Kadinlara söyleyecek seylerim var.
I dare say I can find something quiet to do.
Sanırım meşgul olacak bir şeyler bulabilirim.
- Can I ask you something before I say goodbye?
- Evet? Hoşça kal demeden önce bir şey sorabilir miyim?
Can I say something to all the people who thought I was a loser, Chuck?
- Yes, evet öyle.
Come on say something, anything, say it I'm sorry, I can't
Birşeyler söyle ; herhangi birşey, hadi. Üzgünüm, yapamam.
I'd say a chance, but the longer you wait, the longer they can plan something.
Bence şansınız var. Ama ne kadar çok beklerseniz plan yapmak için o kadar çok zamanları oluyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]