Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ C ] / Can we go in

Can we go in перевод на турецкий

1,598 параллельный перевод
Hey, can we go in the other room and talk about this?
Bu konu hakkında konuşmak için öbür odaya gidebilirmiyiz?
- Can we go in? It's a bit cold.
- İçeriye girebilir miyiz?
- Can we go in closer on that license...
- Ehliyete yakınlaşabilir miyiz...
How high can we go in the air.
Ne kadar yükseğe çıkabiliriz diye.
Can we go in?
İçeri girebilir miyiz?
Hey, Dad, if they put you in jail, can we go in your room?
Hey, baba, eğer seni hapse atarlarsa, odana girebilir miyiz?
" There's going to be an event, Aaron, and out of that event we are going to go into Afghanistan, so we can run pipelines from the Caspian Sea, we are gong to go into Iraq to take the oil and establish a base in the middle east
"Bir olay olacak Aaron, ve o olaydan sonra Afganistan'a gireceğiz, bu sayede Hazar Denizi'e boru hattı döşeyebileceğiz, Irak'a girip oradaki petrolü alacağız ve orta doğuda bir üs inşa edeceğiz ve oradan da Venezüella'ya gidip Chavez'den kurtulacağız."
What if we take Rosie to the big swings in the park, see how high she can go?
Rosie'yi parktaki büyük salıncaklara da bindiririz. Bakalım ne kadar yükselebilecek.
And it is better call Luca Brazzi because we can go to stop in the bottom of the sea.
En iyisi Luca Brasi'yi arayalım, çünkü çarşafların altına girmemiz gerekebilir.
How can we not go to the family in this time of family crisis?
Böyle bir aile krizinde nasıl söylemeyiz?
So some of you can get in here. And we'll go... Get in there, three, three in there.
Birkaçınız buna binebilir ve üçünüz de şuna binebilir.
If you and the African National Congress agree to discontinue the armed struggle, you can leave this island. We'll let you and your family go live in Transkei.
Siz ve kongreniz, silahlı mücadeleye son verme kararı alırsanız adadan ayrılabilir, ailenizle birlikte, gidip Transky'da yaşayabilirsiniz.
We can't go in that.
Oraya giremeyiz.
Since through you we can make contact with other lives that were lost in time go back a bit and look at them.
Zamanda kaybolmuş başka hayatlarla bağlantı kurabildiğine göre, dön ve onlara bir bak.
- My dad's always told me that we can afford to do what we want, but if you want to live in that neighborhood or go to that school, you have to be prepared for ugliness, and you can't let it bother you.
Babam bana her zaman, istediğimizi yapabileceğimizi söylemişti. Belli bir yörede yaşamak veya belli bir üniversiteye gitmek istiyorsak çirkinliklere de hazır olup, bundan ürkmememiz gerektiğini söylemişti.
Miss, I don't know a lot about boats, but, seriously, we can't sit on this pile of mud waiting to go underwater in pitch black.
Bayan, tekneler hakkında fazla bir şey bilmiyorum. Şaka bir yana, bu çamurun arasında oturup, suyun dibini boylamak için bekleyemeyiz.
We can't go in the water, so how the fuck are we gonna get off here?
Bu adadan gitmemiz gerekiyor. Suya da giremeyiz.
After Murph's party, I'll take you to that place in Chelsea and we can go dancing.
Partiden sonra Chelsea'de dansa götüreceğim seni.
We can't go in the fucking city.
Şehre giremeyiz.
Hey, want to go to lunch? I got a plan how we can reel in EuroTech.
Yemeğe ne dersin.
If you can't get that plane out in 24 hours, we're gonna go in... -... and dust down the entire area.
O uçağı 24 saat içinde çıkaramazsan orayı duman edeceğiz.
Can we go hiking in the summer, Daddy?
Yaz gelince yürüyüşe gidebilir miyiz, baba?
Can you hop in and see if we can get it to go?
Yardım ette çalışıp çalışmadığına bakalım.
I'd like you to go in with us, tell us what you see that we can't.
Bizimle içeri girip bizim göremediğimiz ne görüyorsan söyle.
But the site is cleared, we can go in.
Fakat alan temizlendi, girebiliriz.
Now we go down to the cellar and see in our archives where we can find Helvetica.
Şimdi bodruma inip arşivlerimizde Helvetica'yı nerede bulabileceğimize bakalım.
No, I can do. I have to go to the dyeing before it becomes too late. We finish prepare in my house.
hayir ben yapabilirim ow ben cok gec olmadan kuru temizlemeciye gitmem lazim bunlari bitiririz benim evimde.
We can't go in there, Deb.
Oraya giremeyiz, Deb.
I know, but you can't have much in that tiny little suitcase, and I thought maybe when you're rested, not now but when you're rested, we could go to town and I'll get you some proper clothes, and maybe some shorts.
Biliyorum, ama o küçük bavulda o kadar çok şey olamaz. Ve düşündüm de belki dinlendikten sonra, şimdi değil. Ama dinlendikten sonra kasabaya inebiliriz ve sana daha düzgün elbiseler alabilirim ve, ve belki bir kaç da şort.
Well, we can't just go looking at every newly rich person in town.
Öylece dışarı çıkıp, kentteki her yeni zengini arayamaz.
We can go for a stroll in the town center.
Şehir merkezinde bir gezinti yapabiliriz.
It ensures that it puts our fighting men in spots where they can face, fight and kill the enemy, so that we can then go about rebuilding that country.
Askerlerimiz nokta hedeflerden, düşmanla savaşıp, öldürecekler, biz de ülkeyi yeniden inşa edeceğiz.
Once we become this couple in therapy we can never go back to being who we were.
Bir kere tedaviye başlarsak bir daha asla eski halimize dönemeyeceğimizi düşünüyor.
We can go out in public.
Birlikte olabiliriz.
Should I send someone to go pick him up? Let's get a warrant for the house, and don't go back until we can place that smoking gun in his hand. No.
Onu getirmesi için birini göndereyim mi?
If we stay through the weekend, I can go to Nash's party.
Bu hafta sonu kalırsak Nash'in partisine gidebilirim.
We'll have to waitfor the swelling in her brain to go down before we can determine the full extentof her injuries.
Hasarın boyutunu belirleyebilmek için öncelikle beynindeki şişliğin inmesini beklemeliyiz
They define us, limit us, we can try to go around them, break through them or give up and let them close us in.
Bizi tanımlıyor ve sınırlıyorlar. Etraflarından dolaşmaya, onları yıkmaya çalışıyoruz. Ya da vazgeçip bizi hapsetmelerine izin veriyoruz.
Why don't we go sit in my office, maybe we can talk.
Neden ofisime gitmiyoruz? Belki biraz konuşuruz.
- But we can say anything in here, right? - Go ahead!
Çekinme!
The hell it doesn't. Susan, If you can look me in the eye and tell me that when we kissed, you felt nothing, then I'll just go.
Tabi ki var Susan eğer gözlerimin içine bakıp seni öptüğüm zaman hiç birşey hissetmediğini söylersen herşeyi bırakıp giderim.
Next time I'm in town, can we go to dinner, just the two of us?
Bir dahaki sefere gelişimde, yemeğe çıkabilir miyiz, sadece ikimiz.
And looks like we can go home and visit in a few weeks. You're not from here?
Ve görünüşe göre birkaç hafta içinde eve ziyarete gidebiliriz.
If we go in and save Ojai, and something would happen to Walker Landing, we can't even go to a bank.
Girersek, Ojai'yi kurtarırsak ve Walker Landing'e bir şey olursa bankaya bile gidemeyiz.
If we can get that new initiative on district elections to go through, and we can, we can, the boundary for the new supervisor district is gonna go right down Market Street, right around the Haight like this, and right around the Castro.
Eğer bölgesel seçimler için verilen yasa tasarısının geçmesini sağlarsak ki yapabiliriz, yapabiliriz denetmenlik için yeni bölge sınırları Market Sokağının aşağısından Haight'in ve Castro'nun çevresinden geçecek.
We're not agents, we can't go in the field.
Biz ajan değiliz, sahaya çıkamayız.
Can you just... Can you just go to Dan's hearing, and then we can find a time to deal with this later?
Dan'in duruşmasına git olur mu, bunu halletmek için başka bir zaman buluruz.
And we all work in the fields. And when we go home, we can smell the chemicals.
Eve gittiğimiz zamanda, kimyasal maddelere maruz kalıyoruz.
We can't let you go in there.
- Oraya gitmene izin veremeyiz.
And that's how we can go from a chess computer to the apocalypse in just four years.
Ve bu yüzden dört sene içinde bir satranç bilgisayarından kıyamet gününe ilerleyebiliyoruz.
Can't we go in yet?
Girelim mi artık?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]