Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ D ] / Different day

Different day перевод на турецкий

631 параллельный перевод
It's a different day, Wil.
O günler geçti artık Wil.
You mean to tell me you wear a different dress for different times of the day?
Yani günün farklı zamanlarında farklı elbiseler mi giyiliyor?
It was different in our day.
Bizim zamanımızda farklıydı.
- I eat four different vegetables a day.
- Günde dört farklı sebze yerim.
After all it was no different than any other day, isn't it?
Onca şeyden sonra hiçbir şey dünden farklı değil değil mi? Bu ev tam bir kargaşa içinde.
He must have a different one for every day of the year.
Yılın her günü için başka bir ceketi olmalı.
I brought you bad luck from the first day we met but I so wanted it to be different with you.
Tanıştığımız ilk günden beri sana kötü şans getirdim. Ama seninle çok daha farklı olabilmesini isterdim.
That cynicism I acquired the day I discovered I was different from little boys.
Bu alaycılığı küçük erkek çocuklardan farklı olduğumu anladığım gün edindim.
On this soft sunlit day of early Summer, men of two different worlds have come together to talk.
Yazın başındaki bu yumuşak güneşli günde, iki farklı dünyanın insanları konuşmak için biraraya geldiler.
Guess they made'em different in your day.
Sanırım o zamanlar kadınlar farklıydı.
Listen, Papa, I could work this dungeon over with a sledgehammer... and it wouldnt look different from the day we moved in.
Dinle Papa, bu zindana balyozla girişirdim ve taşındığımız ilk günden bir farkı olmazdı.
It was different in my day.
Benim zamanımda farklıydı.
And a different car for every day of the week.
Haftanın her günü için farklı arabamız olacaktı.
No different than any other day.
Bugün de diğer günler gibi.
Well, they're no different than they are every day.
Daha önce yaptıklarımdan bir farkı yok.
I have a different uniform for each day.
Her gün için ayrı bir üniformam var
Men in his day were different to today's.
Onun zamanında erkekler daha başkaymış.
Sometimes he recaptures a day of happiness, though different.
Bazen, aynı olmasa da, mutlu bir günü hatırlar.
Franz said you had a different girl every day.
Franz her gün başka bir kızla çıktığını söyledi.
If you go out with a different boy every day, they talk about it.
Her gün başka bir erkekle gezerseniz, adınız çıkar.
" The hippopotamus is quite different by day
"Bu yaratık gün içinde çok farklıymış."
Can't be in a dozen different places the same day.
Aynı gün içerisinde düzinelerce farklı yerde olamaz.
Every day he has something different in his pockets
Her gün cebinden farklı şeyler olur.
In one day, five different times, he's laid out ten dollars for five different people.
Bir günde, beş farklı kişi için onar dolar harcadığını gördüm.
This place must seem like a different place to you day or night.
Bu yer sana gündüz yada gece farklı bir yer gibi görünüyor olmalı.
During the day, I thought it was different from all others... but to choose that path, wanted to bet me that... and what they wanted was lost.
Bütün gün diğerlerinden farklı olduğunu düşündüm. Kendime bir yol çizmeliyim. Ama kaybetmek istemiyorum.
Every day, we'll park in a different port... where you can discover the proof of one person's secret.
Her gün başka bir limana yanaşacağız... Buralarda bir insanın sırrını keşfedecek kanıtı bulacaksınız.
I had 16 different nationalities with me, some of whom couldn't eat this and couldn't eat that, and some that didn't want to fight on Fridays or some other day of the week, and the British, with their infantry weapons and your artillery completely different from ours.
Benim yanımda 16 milletten insan vardı bazısı onu yemiyordu, bazısı şunu yemiyordu bazısı Cuma günleri savaşmak istemiyordu, bazısı haftanın diğer günleri ve İngilizler, piyade silahları ve ağır silahlar bakımından bizden tamamen farklıydı.
Disabled, ageing park-keepers pass the time of day with nannies of a different generation.
Artık yaşlanmış park bekçileri kendilerinden küçük dadılarla zaman öldürüyor.
I think that one day people will start saying their houses, their factory, their streets their country, are all theirs but everything is different not necessarily worse
Bence bir gün insanlar evlerinin, fabrikalarının, sokaklarının ülkelerinin kendilerine ait olduğunu ama her şeyin, kötü yönde olmasa da. ... değiştiğini söyleyecekler.
I always wonder about that even though the days seem to be the same, people's lives are different every day.
Günler hep aynı olsada her zaman bunu merak ediyorum, insanların hayatı her gün farklı.
Two different newspapers, published in the same city on the same day.
Aynı gün aynı şehirde basılmış iki farklı gazete.
- I had a different girlfriend every day.
- Her gün başka kızla çıkardım.
And that day up on Widow's Mountain, he was different right before the fall.
O gün Widow Dağı'nın tepesinde geçirdiği kazadan önce o çok farklıydı.
What's different about this trip on this day but you, kid?
Bir uğursuzluk var ve o da sensin ufaklık!
we just thought, instead of going far away, it would be more fun to stay home, where things are not so different... and, do... the things we do every day.
Uzak bir yere tatile, gitmek yerine, evde kalmanın daha eğlenceli olacağını düşündük. Yani her zamankinden farklı değil. Ve bu bizim,..
The residue of the day's events... changed, rewritten in a different order sometimes, but there.
Günlük olayların yapılandırılması. Değiştirilebilir. Bazen yeni bir düzenle yazılırlar, ama oradadırlar.
Let's get the kids up, and we'll paint the car different colors... kind of Day-Glo, like we used to do when we were kinda freaky.
Hadi çocuklar kalkın, arabayı değişik renklere boyayalım... Gün ışığı türü, özgür renklere boyarsak, kullanılmış imajı verebiliriz.
They're slippin'their room keys in my hand two and three times a day... different women...
Onlar günde 2 yada 3 kere, gizlice odalarının anahtarını bana verirlerdi... farklı kadınlar....
- I can't call one day different from the next.
Ben günleri birbirinden ayıramıyorum.
There are different chemical pollutants in food. There's a chance we might pin down where she ate her last day.
Son gününde yemek yediği yeri tespit etme şansımız olabilir.
Every day you have a different plan!
Her gün karar değiştiriyorsun!
Why's today different from any other day?
Bugün de her zamanki gibi öyleyse.
It's strange. I used to think, being a drunk, that one day I'd just quit, be rid of it, and then I'd feel different, better.
- Bir zamanlar sarhoştum ama artık değilim, değiştim.
Girls are not different from yesterday or the day before.
Kızlar dünden veya önceki günden farklı değil.
- Isn't this a different way to spend a day?
- Öğleden sonranı geçirmek içni harika bir yol değil mi?
Every day, it's a different combination.
Hergün, başka kombinasyon.
That day, at theree in the morning they were both born in two different cities on two different continents.
O gün ikisi de ayrı şehirlerde ve ayrı kıtalarda sabah doğdular.
If there's a listener-supported radio station, it means that people can get daily, every day, a different way of looking at the world.
Bunlar birinci ve ikinci sayfalar. Tamam Bob, Çok teşekkürler.
Our first full day being married... and she seemed like a different Rita.
Evli olarak geçirdiğimiz ilk gün ve Rita sanki başka biri gibi.
You see, that mooved Eddie immediately into a different category from other people in his field and most government officials and managers of the day who thought if you just hit people with all this factual information they would look at that say go "of course"
Sanıyorlar ki,... insanlara olgusal bilgileri verirsek, hepsi tutup... "Ha, tabii ya!" diyecekler. Eddie dünyanın böyle işlemediğini biliyordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]