Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ D ] / Don't run

Don't run перевод на турецкий

5,231 параллельный перевод
Don't run.
Kaçma.
Don't run!
Kaçma!
Don't run away from me!
Gel buraya! Hey!
Don't run off like that again.
Bir daha öyle kaçma.
I don't eat gum I found in the street, and I never run with scissors.
- Ne? !
We are being hunted. If we don't run, we won't survive.
Kaçmazsak, hayatta kalamayız.
Why don't you, uh, run upstairs, and I'll be there in a minute, okay?
Neden yukarı çıkmıyorsun? Birazdan gelirim tamam mı?
Please, don't run away.
Lütfen, kaçma.
I don't want you to run away like you always do.
Her zaman yaptığın gibi kaçmanı istemiyorum.
Don't run in the hallways.
Koridorlarda koşma.
Don't run away from failure!
Başarısızlıktan kaçmayacaksın.
You don't run the criminal division of main justice. I do.
Ceza Dairesi'nin başında sen yoksun, ben varım.
Please don't run.
Lütfen kaçma.
Hey, I have to make a total run-of-the-mill trip to the post office, and I don't want to be questioned about it.
Hey, postahaneye kadar koşmam gerekiyor Ve bu bir mil kadar Ve bunun hakkında soru istemiyorum
" We don't really run in the same circles...
Biz gerçekten aynı ipte yürümüyorduk
I don't think that I know that Bob little wants to see me, like, crash and burn, and that I'm a first-time political candidate, and this is gonna be a tough run for me?
İlk siyasi adaylığımda Bob Little'ın beni hezimete uğrarken görmek isteyeceğini bilmediğimi mi düşünüyorsun ve bunun benim için ne kadar zor geçeceğini?
I don't know how to run an animal control department.
Hayvan kontrol departmanını nasıl yürüttüğümü bilmiyorum.
You screw up, run away, do anything that I don't like, and you'll be in the jailhouse.
İşleri batırırsan, ya da kaçarsan veya hoşuma gitmeyen bir şey yaparsan kendini hapishanede bulursun.
Okay, then, why don't you watch the DVDs of the last run of couples and summarize the computer readouts?
O zaman neden bu son gelen çiftlerin kayıtlarını izleyip, sonuçları özetlemiyorsun.
You don't want to run!
Kaçmak istemezsin!
You don't have to run anymore.
Artık kaçmak zorunda değilsin.
We don't all just get handed a unit to run.
Hepimiz, sadece bir birimin başına atanmıyoruz.
Okay, look, last time I checked, computer geeks and bank robbers don't exactly run in the same circles.
Tamam, bak, En son kontrol ettiğimde, bilgisayar inekleri ve banka soyguncuları, kesinlikle aynı çevrede koşturmuyorlardı.
Please don't try to run.
Lütfen kaçmaya çalışmayın.
If you don't like the way I run things, take it up with the Council.
İşleri yürütüşümden hoşnut değilsen, bunu Konsey'le konuş.
you don't run things, you run off.
Ama sorun da bu ya : sen işleri yürütmüyorsun. Sen kaçıp gidiyorsun.
I don't want to drop out of the race, but, you know, with- - without money, it's kind of hard to run for mayor.
Yarışı bırakmak istemiyorum, ama biliyorsun... Parasız... Başkanlık için yarışmak çok zor.
The club, the North Side, I don't care which of you coloreds runs them, as long as they're run.
Kulüp, Northside hangi zenci işletirse işletsin umurumda değil işletmeye devam ettikleri sürece.
You don't have to run.
Kaçmana gerek yok.
Are you sure you don't want to run it by me first?
İlk önce bana söylememek istediğine emin misin?
I'm sorry. I just don't have a lot of time, and I have a lot of other errands to run.
Fazla vaktim yok ve yapacak bir çok ıvır zıvır işim var.
I don't run around making every authority figure I meet into a father.
Tanıştığım tüm otorite figürlerini hop diye baba yerine koymuyorum.
I don't know anything about a hit-and-run.
Vur-kaç olayıyla ilgili bir şey bilmiyorum.
I don't understand why people run.
İnsanların neden koştuğunu anlamıyorum.
And we don't lock him up, instead we, uh, we run errands for him.
Ve onu kilit altında tutmuyoruz, onun yerine, onun ayak işleri için koşturuyoruz.
Now, I don't have assets in place to run an investigation.
Şimdi, bu soruşturmayı yürütecek burada yeterli kaynağım yok.
I don't run from the foot.
Ben piyadelerden kaçmıyorum.
I don't want him around kids who are a bad influence, so I run background checks on the parents of his friends.
- Kötü etkileri olan çocukların etrafında olmasını istemem bu yüzden arkadaşlarının ebeveynlerinde arkaplan taraması yaptım.
Don't you fucking run boy.
Kaçmaya kalkışma genç.
You got what you wanted, so just shut up and stay there, and don't run around.
Ne diye ortalarda dolanıyorsun?
♪ Gonna run that ball, don't want no flack ♪
# Topla koşacağım, basın sözcüsü istemiyorum #
If you don't hear from us, then you run and you don't stop.
Eğer bizden haber alamazsan, hemen kaç ve sakın durma.
Don't take it out on my maid! Run away!
Neden başkasının kıymetli hanımını rahatsız ediyorsun?
Don't run!
Koşma!
Don't run!
Kaçmayın!
I don't want you to run into her.
Ona yakalanmanı istemiyorum.
I don't run away or hide.
Ben kaçmam ve saklanmam.
Forgive me if I don't choose to run away with my mother and stay in the shadows while you seduce my father into giving a damn about us.
Sen babamı baştan çıkarırken karanlıkta kalıp saklanmayı seçmeyi, kaçmaya tercih edersem beni affet.
Don't try to run this time. You're dead!
Daha fazla dayak yersin.
Innocent men don't run.
Masum insanlar kaçmaz.
Take his fucking money and run home. You don't let him do that.
"Kirli paranı al ve eve git." Bunu yapmasına izin verme.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]