Everywhere i went перевод на турецкий
120 параллельный перевод
Days seemed like weeks, and everywhere I went I heard the same thing :
Günler haftalar gibi geldi ve gittiğim her yerde aynı şeyi duydum :
He appeared everywhere I went.
Gittiğim her yerde görüyordum.
Black smoke everywhere I went.
Geçtiğim her yerde siyah duman vardı.
Everywhere I went, I had to stand in line.
Gittiğim her yerde kuyruğa girmem gerekiyordu.
I collected the faces of everyone I met, everywhere I went.
Gittiğim her yerde, tanıştığım her insanın yüzlerini toplardım.
if I got the same welcome everywhere I went my candidacy would be a lock.
Eğer, bu doğduğum kasabadaki gibi her gittiğim yerde beni böyle kabul, etselerdi emin olun ki seçimleri kazanacaktım.
I'd be having a better time if you didn't follow me everywhere I went.
Gittiğim her yerde beni takip etmiyor olsaydın daha iyi zaman geçiriyor olurdum.
I took him everywhere I went and after a few years, he became a little threadbare until eventually his leg tore and some of the stuffing fell out.
Ve birkaç yıl sonra, sonunda bir bacağı kopacak ve bazı doldurma yerleri dökülecek kadar eskimişti.
After their last broadcast, everywhere I went on the station someone was going :
Son bölümlerinden sonra üs dâhilinde nereye gitsem herkes aynı şeyi yapıyordu.
Everywhere I went, I felt I'd already been there.
Gittiğim her yere daha önce gitmiş gibiydim.
For some reason, probably because I was too stoned to talk, everywhere I went, people would talk to me.
Muhtemelen genelde kafam iyi olduğundan, gittiğim her yerde, herkes, bana bir şeyler anlatmaya başlardı.
Everywhere I went, on TV, crowds of people wanting to touch me.
Nereye gitsem, TV'de, onlarca insan bana dokunmak istiyordu.
Everywhere I went, I was confronted by my Big relationship.
Nereye gitsem Büyük'le olan ilişkim karşıma çıkıyordu.
I could hear her crying out everywhere I went in this town.
Yardım çığIıklarını, bu şehirde gittiğim her yerden duydum.
He's always followed me everywhere I went since before we were tweens.
Çocukluğumuzdan beri gittiğim her yere..... sürekli peşimden gelmiştir.
I kept seeing the same faces everywhere I went.
Gittiğim her yerde aynı insanları görüyordum.
Reid, everywhere I went, I saw those eyes.
Reid, gittiğim her yerde o gözleri görüyordum.
Everywhere I went everything seemed so deserted...
Kimse görünmüyordu.
I was determined to prove you wrong, but... but instead, everywhere I went, I seemed to prove you right.
Senin hatalı olduğunu göstermeye karar vermiştim, ama ama gittiğim her yerde... senin haklı olduğunu gördüm.
And everywhere I went I saw people just like you, living as slaves.
Gittiğim her yerde sizler gibi köle olarak yaşayan insanlar gördüm.
And everywhere I went! found the people and I told them my story.
Gittiğim her yerde, karşılaştığım insanlara hikayemi anlattım.
Everywhere I went... I found wheelchairs facing the windows...
Gittiğim her yerde yüzü pencerelere dönmüş tekerlekli sandalyelerle karşılaştım...
I took to carrying jars of baby food everywhere I went.
Bebek maması kavanozlarımı nereye gitsem yanımda götürüyordum.
That everywhere I went
Nereye gitsem...
Everywhere you went, I had a restaurant.
Gittiğiniz her yerde bir lokantam vardı.
So I went everywhere like a guy enjoying the country.
Bu yüzden sayfiyede gezmenin tadını çıkaran biri gibi her yere gittim.
If no one went out... the body should be around here. I've searched everywhere.
Kimse dışarı çıkmamışsa ceset buralarda olmalı.
- I went everywhere.
- Her yere gittim.
I went up and down the floors, and everywhere it smelled like cooking.
Katlar indim çıktım, her yer yemek kokuyor.
- I followed you everywhere you went.
- Gittiğiniz her yerde takip ettim sizi.
I went to Otello, to Alpi, under the arcades everywhere.
Otello'ya, Alpi'ye, kemerlerin altına, her yere gittim.
Everywhere he went, that's where I was.
Onun gittiği her yerde ben vardım.
I went everywhere with him.
Onunla her yere gittim.
I followed him from one end oftown to the other, and everywhere he went he had these meetings with strange people.
Onu şehrin bir ucundan diğer ucuna takip ettim, Ve gittiği heryerde bu yabancı insanlarla buluştu.
And I started following him everywhere he went.
Ve nereye giderse gitsin... onu takip ettim.
I went to the hospital. To the mortuary. Everywhere.
Hastaneye, morga her yere gittim.
Joe went everywhere in World War ll, but I've never left my time zone.
Joe İkinci Dünya Savaşında her yere gitti ama ben bu sat diliminden hiç çıkmadım.
I just went shopping and I came back, and they were everywhere.
Markete gittim ve döndüğümde her yerdeydiler...
- "Never go back." But I went everywhere.
- Sonra bana bir daha dönme dedi, kim takar onu.
I heard this noise from Adebisi's pod... and he had these white curtains hanging up in the room, and, poof... it just went red with blood everywhere, splattered.
Adebisi'nin hücresinden gelen sesleri duydum... ve odasında asılı beyaz perdeleri vardı ve bam... birden her tarafına kıpkırmızı kan sıçradı.
So I went back and got it, and I was carrying it by the handle and the stupid thing flew open and money flew everywhere, and I may have lost eighteen bucks in the process.
Kutuyu alınca sapından tutup taşımaya başladım. Sonra kapağı açıldı ve paralar uçuştu. 18 Dolar'ı kaybetmiş olabilirim.
I went everywhere.
Her yere gittim.
I went looking everywhere for you.
Her yerde seni arıyordum.
I went everywhere, explored everywhere Istanbul was full of fairytales.
Her yerini gezdim, öğrendim. İstanbul masallarla doluydu.
We never went anywhere without a cross and even today, I've never been on the scene without a cross and has become the symbol of the band, we have them everywhere.
Haçsız hiçbir yere gitmedim. Bugün bile sahneye haçla çıkarım. Grubun sembolü oldu tabii.
I want to know everywhere he went and everything he did before he got to that monastery.
Manastıra gitmeden önce.. ... gittiği her yeri ve yaptığı her şeyi bilmek istiyorum.
I'll need to know everywhere the platoon went.
Müfrezenizin gittiği her yeri öğrenmeliyim.
Lookin'everywhere, OK? I went
Her yerde aradım.
Everywhere I ever went with Bush, we would run into protesters, but this time was different.
Bush'un gittiği her yerde protestolarla karşılaşırdık. Ancak bu defaki farklıydı.
A few months ago, she stopped returning my calls, and, then I went by her place and I've looked for her everywhere, and she's just... disappeared.
Bir kaç ay önce çağrılarıma cevap vermez oldu ve yaşadığı yere gittim, Her yerde aradım.... kız ortadan yok oldu.
When I was in France, everywhere I went...
Fransa'da iken,..
everywhere i go 42
everywhere i look 39
i went shopping 18
i went 167
i went for a walk 44
i went home 97
i went too far 34
i went inside 19
i went to the bathroom 21
i went to college 32
everywhere i look 39
i went shopping 18
i went 167
i went for a walk 44
i went home 97
i went too far 34
i went inside 19
i went to the bathroom 21
i went to college 32
i went to 26
i went over there 16
i went there 77
i went to sleep 16
i went crazy 19
i went to harvard 21
i went to see him 27
i went to see her 17
i went to bed 25
i went out 40
i went over there 16
i went there 77
i went to sleep 16
i went crazy 19
i went to harvard 21
i went to see him 27
i went to see her 17
i went to bed 25
i went out 40
i went in 23
i went to him 16
i went back 43
i went away 19
went 40
wentworth 21
went out 28
went missing 21
went away 28
went home 31
i went to him 16
i went back 43
i went away 19
went 40
wentworth 21
went out 28
went missing 21
went away 28
went home 31