I went there перевод на турецкий
3,279 параллельный перевод
He called me to tell me he had a lead in Rachel's murder... but he wouldn't tell me anything over the phone, so I went there, and now I just...
Beni arayıp Rachel'ın cinayetiyle ilgili bir bilgi vereceğini söyledi Jensen'ı... ama telefonda konuşamayacağını söyledi, bu yüzden oraya gittim ve şimdi anlıyorum ki benim doğru yerde doğru zamanda olmamı garantilemeye çalışıyormuş.
- I went there right after the show.
- Şovdan sonra direk oraya gittim.
If I went there, I thought I could find my real life...
Bu işi yaparsam hayata dair amacımı bulabilirim sandım...
I went there to make sure you weren't doing something like shoot him with a crossbow.
Ben de adamı arbaletle vurmak gibi bir mallık yapmadığından emin olmak için gittim.
- Been to the Caribbean? I went there three years ago for spring break and got stung by a jellyfish.
3 sene önce bahar tatilinde gitmiş ve bir deniz anası tarafından ısırılmıştım.
I went there one time on a donkeys'night out.
Bir kere eşekler gecesinde gitmiştim oraya.
I went there on a basketball scholarship.
- Basketbol bursuyla girmiştim.
I thought you went there with Hank.
- Evet.
So I went to the warehouse to meet him, and Morgan was there.
Ben de depoya onunla buluşmak için gittim ve Morgan oradaydı.
Well, I went out there today...
- Şey, Bu gün oraya gittim...
I only went there once!
Oraya sadece bir defa gittim!
I went to the cafe, and you weren't there.
Ben kafeteryaya gittim ve sen orada değildin.
So I went down there, and after a minute, as the cast came on stage, I was transfixed by this glorious lady who was on stage.
Oraya gittim ve bir dakika sonra oyuncular sahneye çıktığında sahnedeki harikulade hanım tarafından büyülenmiştim.
So there was this strange situation of an openness of an ongoing affair, which went on for, I believe, a couple of years in Montreal and in Toronto, and yet no possibility of it ever developing into anything more.
Anlayacağın ortada, sanırım birkaç yıl süren bir ilişkinin Montreal ve Toronto'da bu denli açıktan yaşanıyor olmasının aksine ilişkinin kademe atlama ihtimalinin olmaması gibi garip bir durum vardı.
I just got done meeting with a friend of mine who knew Larry, he said there were two other guys who went to Brinkerhoff with him,
Larry'yi tanıyan bir arkadaşımla konuştum. Onunla Brinkerhoff'a giden iki kişi daha olduğunu söyledi.
I only went to her because there was no other place to go.
Gidecek başka kimse olmadığı için ona gittim.
- And I promised her that nothing would happen to her. You have no idea what we went through down there.
- Neler yaşadığımızı bilmiyorsun.
- I can't imagine what you went through down there.
Orada neler yaşadığını hayal bile edemiyorum.
I went to your room first, thinking you were there.
Odanda olduğunu düşünüp önce odana gitmiştim.
I gave you the treasure box and you just went there to look at her face?
Size hazine sandığını verdim. Siz ise kadının yüzüne bakmaya mı gittiniz?
I went up there on Wednesday to close up our cabin.
Çarşamba günü kulübemizi kitlemeye gittim.
I went through all the cables from Nairobi in'98, and there was one mention of Rachmaninoff in Lena's correspondence with Langley.
98 yılında Nairobi'den gelen tüm mesajların üzerinden geçtim. Lena'nın Langley'e gönderdiği mesajlar içinde tek bir yerde Rachmaninof adı geçiyor.
When I first went there, they said I was going to be a witness, and then just, everything just flipped.
Oraya ilk gittiğimde bana tanık olacağımı söylediler. Sonra her şey tersine döndü.
So I went out there job hunting for the whole day, and on the spot I got a sanitation job.
Oraya gidip bütün gün iş aradım ve hemen orada temizlik işi buldum.
Months went by where I didn't have no money, and there's nothin I could do.
Yapabileceğim bir şey yoktu.
So, I went out and got stupid drunk, came by for my appointment, and, uh, found out you weren't there.
Ben de gidip deli gibi sarhoş oldum, sonra randevuma geldim, ve senin orda olmadığını öğrendim.
I went there.
Ben oraya gittim.
I thought you went there with Hank.
Hank'le gittin sanıyordum ben.
If I'm saved... there you go again, you see. I went for "captured" instead of "saved."
Gördün mü, "kurtarılmak" yerine "esir alınmak" dedim.
♪'cause I went to sleep with lipstick ♪ ♪ and you weren't there to fix it ♪ ♪ you clean the house so spick-and-span ♪
â ™ ª sen artık düzeltmiyorsun gelip burayı â ™ ª â ™ ª evimizi temizler, gıcır gıcır ederdin â ™ ª â ™ ª bir hizmetçinin bütün işini hallederdin â ™ ª â ™ ª atamıyorum plastik sepetini, değil elimde â ™ ª
Because, I don't know, that day I went to the gym. You know, the steam room there's pretty cruisy. and well, I wanted to be prepared.
O gün spor salonuna gitmiştim bilirsiniz oradaki saunalar birini bulmak için gayet ideal ve bende hazırlıklı olmak istedim.
When I went in there, all the dogs are barking their heads off, you know?
Oraya gittiğimde tüm köpekler havlamaya başladı.
Hey, you better believe I went in there.
Oraya gittim.
And so I went walking over there..
Ben de oraya yürüdüm.
I heard you only went there to be with Kurt, right?
Oraya Kurt için gittiğini duydum, doğru değil mi?
Because I think there's some part of you that's relieved that bomb never went off.
Kalbinin derinliklerinde o bombanın patlamadığına sevindiğini biliyorum.
( Sighs ) Look, I know you didn't love the idea, but I bought her a new hose and went over there to leave it.
Bak, biliyorum bu fikri sevmemiştin ama ona yeni bir hortum aldım ve bırakmaya gittim.
I went on an errand to the annex during the day, and I think I dropped it there.
Ek binaya birşeyler getirip götürdüm bugün ve sanırım orada düşürdüm.
There was a stem cell doctor I went down there to see.
Orada görmeye gittigim bir kök hücre doktoru vardi.
I went in there every day for three years.
Ben üç sene boyunca her gün oraya gittim.
Yeah, one day, I went into the firm, and there was no firm.
Evet, bir gün, firmaya gittim ve firma yokmuş. İflas etmiş.
I went a little nuts there.
Kendimi kaybettim biraz.
So, I went to this fortune teller today and she said there was a curse on me.
Üzerimde büyü olduğunu söyledi.
There's not even a way I can meet her now because she went to a different hotel.
Farklı bir otele gittiği için, onu görebilmemin tek yolu bile yok şimdi.
I know you were a petty criminal thrown in jail for shoplifting a loaf of bread, and while you were in there, the jailers went caroling in the cell block, and five men held you down and took your virginity.
Bir somun ekmek çaldığı için hapse atılan ufak çaplı bir hırsız olduğunu ve sen içerdeyken mahkumların, koğuşta Noel şarkıları söylemeye başladığını ve beş adamın seni tutarak bekâretini aldığını biliyorum.
I was the one that went down there, and I said, "look, man, here, take $ 20."
Oraya giden tek kişi bendim. Dedim ki : "Bak dostum. Al sana 20 dolar."
I went to EMI and said, "There is a great track on his solo album " And I think we should remix it. "
Remixleyebileceğimiz güzel bir parça olduğunu söyledim.
- But if I went to L.A. And I did the job, and then... you know, there's a bunch of flights.
Ama Los Angeles'a gidersem eğer işi hallederim ve sonra da- - biliyorsun, bir sürü uçuş var.
I went through a bad patch there when I was trying to find the right balance with my meds.
İlaçlarımın dozunu ayarlamaya çalışırken kötü bir dönemden geçiyordum.
I went over there.
Oraya gittim.
I left there and went straight to work.
Oradan çıktım ve doğruca işe gittim.
i went shopping 18
i went 167
i went for a walk 44
i went home 97
i went too far 34
i went inside 19
i went to 26
i went to the bathroom 21
i went to college 32
i went over there 16
i went 167
i went for a walk 44
i went home 97
i went too far 34
i went inside 19
i went to 26
i went to the bathroom 21
i went to college 32
i went over there 16
i went to sleep 16
i went crazy 19
i went to harvard 21
i went to see him 27
i went to bed 25
i went to see her 17
i went out 40
i went in 23
i went to him 16
i went back 43
i went crazy 19
i went to harvard 21
i went to see him 27
i went to bed 25
i went to see her 17
i went out 40
i went in 23
i went to him 16
i went back 43
i went away 19
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
there you are 4720
therefore 1419
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
there you are 4720
therefore 1419
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing to it 48
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing to it 48