Except for the перевод на турецкий
3,640 параллельный перевод
I actually think you look really good, except for the stick up your butt.
Aslında, gayet iyi görünüyorsun kıçındaki odunu saymazsak tabi.
Except for the fact that you're very, very pretty.
Çok, çok güzel olduğun gerçeği haricinde tabii.
Except for the part where they went crazy and started killing people.
- Delirip insanları öldürmeye başlamaları hariç!
Could have been an accident, except for the claw marks on her face, and the exploded eyeballs, which I can't say I've seen before, or would like to see ever again.
Ama yüzü tırmalanmış ve gözleri patlamış. Böyle bir şeyi ne daha önce gördüm ne de bir daha görmek isterim.
Except for the toxic waste byproduct.
- Zehirli atık dışında normal.
Except for the fact that... her gun was wiped clean.
Kadının silahının temizlenmesi dışında.
Yeah. Well, it's the exact same layout except for the extra bedroom and decor theme.
Fazladan yatak odası ve dekoru dışında tamamen aynı tasarıma sahip.
Yes, law-abiding, except for the initial law he broke by overstaying his visa.
Evet, yasalara saygılı, vize süresini aşarak çiğnediği ilk yasa haricinde.
I have everything except for the pseudomonas aeruginosa.
Pseudomonas aeruginosa hariç hepsinden mevcut.
Except for the picture-goers.
Sinemaya gidenler dışında.
Except for the one of his own daughter.
- Kendi kızınınki hariç.
Look, Martino had no reason to erase those other videos except for the one of his daughter.
Bakın, Martino'nun kızınınki hariç diğer videoları silmesi için hiçbir sebep yok.
Best I've ever seen, except for the paint job.
Boyasını hesaba katmazsak gördüklerimin içinde en iyisi.
Yeah.Uh, except for the weight.
- Evet. Ağırlık dışında.
CSU didn't find any usable prints except for the 3 victims.
Olay yeri birimi üç kurbanı saymazsak doğru dürüst parmak izi bulamadı.
It's perfectly restored except for the pellet holes.
Saçma delikleri haricinde güzel yenilenmiş.
Dude, I get it, except for the lighthouse part.
Dostum, anlıyorum, deniz feneri kısmı hariç.
W- - except for the fact that we, you know, did it.
Tabii, şey yaptığımızı saymazsak.
Except for the fact you're a total dick.
Senin tam bir çük kafalı olduğun gerçeğini görmezsek.
Except for the radio. That's on ac.
Telsiz hariç, o alternatif akım.
I have no cool excuse, except for the fact that my work just blew up again.
İşimin ansızın uzaması dışında havalı bir bahanem yok.
Except for the one at the high school.
Bir tane de lisede vardı ama.
Except for the one time in seventh grade where you walked out of my sleepover because
Yedinci sınıftayken uykumuzun ortasında kalkıp gittiğin zaman hariç.
- Well, except for the smell.
- Şey, koku haricinde.
Jeong Rok's wedding, except for the 2 people, was a blessing for everyone.
Jeong Rok'un düğünü iki kişi dışında, herkes için bir nimetti.
These tanks do look tip-top... except for the one that's missing!
Bu tanklar mükemmel görünüyor kaybolan biri dışında!
Except for the one found in an alley about a mile from here.
Tabii buradan iki km ötede sokak arasında bulunan hariç.
Except for the eye.
Göz dışında.
They got on well, except for the fact that I suddenly got a call from Freddie saying, " Miami dear,
İyi anlaştılar. Tabi bazı durumlar hariç. Birgün Freddie beni aradı ve dedi ki :
Except for the murderer.
Katil dışında.
Except for the pocket square.
Mendil cebini saymazsak tabii.
Now, except for a couple of Leonard's prints on the sprinkler valve outside the building, found nothing in AFIS.
Binanın dışında fıskiye vanasının üzerinde Leonard'ın izlerinin haricinde birkaç iz var. Parmak izi tanıma sisteminde bir şey bulunamadı.
Maybe a robbery. There's nothing in the room except for a coat Got it. hanging behind the bathroom door.
Lavabo kapısının arkasında asılı duran monttan başka odada hiçbir şey yok.
A lot of it was destroyed then and has been rebuilt, but... what it looks like now, except for what we can see on the satellite overheads, we'll just be guessing.
Bir sürü yer yıkıldı ve yeniden inşa edildi ama görünüşe göre uydu görüntüleri dışında bir şey göremiyoruz. - Sadece tahmin yürütebiliriz.
I mean, everything in Haven is pretty much the same, except for Vince and Dave...
Vince ve Dave dışında Haven'daki her şey hemen hemen aynı.
You always swore that everyone you collared swears revenge, but none of them have the balls to do it except for...
Her zaman hapse gönderdiğin herkesin intikam yemini ettiğini söylersin ama bu adam haricinde kimsede bu cesaret yok...
Gino is just some guy that I see around the office, except for, in my office, they rub us down
Gino ofiste gördüğüm öylesine bir adam, ayrıca başlamadan önce bize
There's just the way it is, and I can't fix that, except for this, for you.
Durum bu ve bunu değiştiremem. Bu konu hariç, yani sen.
Except for Ellen, Rosie, all the Queer Eye guys.
Ellen, Rosie ve bütün Queer Eye elemanları hariç.
Except for that part where you built the thing in the first place.
En başta robotu inşa ettiğin kısmı saymazsak tabii.
I was just happy that everything was calm again and almost back to normal, except for Nick the good skeleton.
Çok mutluydum. Her şey sakindi ve normale dönmüştü. İyi iskelet Nick hariç.
She made me stay behind to scrub the balls, for no other reason except to torture me.
Beni oyundan sonra kalmaya ve topları temizlemeye zorladı, bana işkence etmesinin bir nedeni yok. Sadece eğlence için.
The legs are almost untouched except for lacerations to the lower calf.
Baldırdaki yaralar haricinde bacaklar neredeyse hiç dokunulmamış.
Um, well, uh, Wanda's out of town, so I've basically been in the house all week, e-except for when I did yard work for Crazy Earl.
Wanda kasabada değil. Yani tüm hafta evdeydim. Çılgın Earl ile yaptığım bahçe işi hariç.
So the sports marketing business that Jim told everyone about except for me?
Hani Jim'in benim dışımda herkese anlattığı spor pazarlaması işi vardı ya?
Except for maybe the really inbred wasps.
Akraba evliliği sonucu doğmuş arılar dışında belki.
I used the money you guys gave me to add a little flair, and I took everything I own in my house and brought it here, except for my bed.
Verdiğiniz paraya biraz yetenek ekleyerek onu kullandım ve evimdeki her şeyi alarak buraya getirdim, yatağım hariç.
I except to see you at my event tonight for the denouement.
Sonuç için seni bu geceki etkinliğimde görmeyi bekliyorum.
All the money deposited in his account's still there, except for 8 grand.
8 bin dolar hariç, hesabına aktarılan para hala orada.
The car came back clean except for one sugarcane stalk.
Tek bir şeker kamışı dışında araba temiz çıktı.
Except that, at the end of the 20th century, that is exactly what happened to a small group of Indians who'd lived a semi-nomadic lifestyle for thousands of years in South America.
Bunun haricinde, 20. yüzyılın sonunda, bu dediklerim Güney Amerikada dört yüzyıldır yarı göçebe hayat yaşayan küçük yerli gruplarına olan şeyin tam olarak karşılığıydı.
except for you 175
except for us 19
except for me 72
except for her 17
except for 89
except for him 16
except for one thing 106
except for one 63
except for that 35
except for this 43
except for us 19
except for me 72
except for her 17
except for 89
except for him 16
except for one thing 106
except for one 63
except for that 35
except for this 43
except for this one 26
for the love of god 422
for the record 849
for them 201
for the sake of argument 37
for the time being 227
for the last time 470
for the rest of my life 110
for the life of me 58
for the first time 465
for the love of god 422
for the record 849
for them 201
for the sake of argument 37
for the time being 227
for the last time 470
for the rest of my life 110
for the life of me 58
for the first time 465
for the greater good 31
for the first time ever 57
for the rest of your life 66
for the first time in my life 186
for the millionth time 31
for the first time in a long time 44
for the wedding 31
for the future 34
for the moment 286
for the past three years 18
for the first time ever 57
for the rest of your life 66
for the first time in my life 186
for the millionth time 31
for the first time in a long time 44
for the wedding 31
for the future 34
for the moment 286
for the past three years 18