Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ F ] / For better

For better перевод на турецкий

12,615 параллельный перевод
Some experience is for better... And some for worse.
Bazı ilişkilere iyi yönde bazılarına kötü yönde.
For better or for worse, it was here for good, and Elvis was its accidental king.
Öyle ya da böyle devam ediyordu. Elvis de bunun kazara kralı olmuştu.
You're about to see a performance... that the Western Union, moving money for better...
Şimdi karşınızda o performans... Western Union, parayı her zaman en iyisine kazandırır.
This year like every other year. The Western Union, moving money for better...
Her yıl olduğu gibi Western Union, parayı her zaman en iyisine kazandıracak.
Western Union - moving money for better.
Western Union, parayı daima en iyisine kazandırır.
Well, they say "for better or for worse," right?
Pekâlâ, "iyi günde, kötü günde" diyorlar, değil mi?
But these stories are better saved for when a better light can be seen and the hour is not so late.
Lakin, bu hikayeleri, daha aydınlık ortamlara ve çok geç olmayan saatlere saklamak daha iyisi.
Well, we were thinking that he could perform some drug-themed songs that the kids are listening to these days, and then interpret it for the parents, so that they can get a better understanding of how drugs and other anti-establishment themes have infiltrated rock and roll music.
Çocukların bugünlerde dinlediği uyuşturucu temalı müzikler yapıp sonra da ebeveynlere açıklar ve böylece onlar ilaçlarla düzen karşıtı temaların nasıl Rock Roll müziğine sızdığını daha iyi anlayabilir.
And you'd better get me a bio on this Elvis so I can prep for this goddamn meeting.
Ve bu lanet görüşmeye hazırlanmam için bana bu Elvis'in biyografisini bulun.
That's what I'm looking for, a better shot.
Benim aradığım da bu.
Better than waiting for them to find a way in.
Onların buraya girecek bir yol bulmalarını beklemek daha iyi.
I wanted the money for you, to make you better,
- Seni iyileştirmek için, para istiyordum.
All right. Put it away and find me a better lead for next week's show.
Pekala, sil onu şeyinden ve haftaya daha iyi bir açıklama bul.
You better have something for me, Diane, and I mean, right the fuck now.
Elin boş olmasa iyi olur Diane. Yani şu anda.
For lack of a better title.
Daha iyi bir başlığın var mı?
Yeah, for lack of a much better title.
Evet, bence daha iyisi olamazdı.
There's no better way to thank you father-in-law for a great hunting trip than a gift basket from Country Smokehouse.
- Announcer : Sana teşekkür edecek daha iyi bir yol yok. Country Smokehouse'dan bir hediye sepeti yerine harika bir av gezisi için.
- I would want a better life for myself, be able to take care of my family.
Hayatımda olmasını isteyebileceğim tek şey, aileme koruyabilmek.
If Isaac lives, he will be forgiven his ill-considered behavior and he will undoubtedly be the better man for what he experiences here tonight.
Isaac kazanırsa onun akılsız davranışlarını unutacağız o da şüphesiz bu geceki deneyimden sonra daha iyi bir erkek olacak.
Look, I know that it was hard in there, but I think you're better off for...
İçeride yaşadıkların kötüydü ama bence...
What the hell's waiting for me here gonna be any better?
Burada beni daha iyi hissedecek ne bekliyor?
The truth is, for most of the guys, something is better than nothing.
Gerçek şu ki, çocuklar çoğu için, hiçbir şeyden iyidir.
Well, what better way to force us to work together for once?
Yani, bir kez olsun birlikte çalışmamızı daha iyi ne sağlar?
Better story for you if I said yes, huh?
Evet desem senin için daha iyi bir hikâye olurdu, değil mi?
You need to get better, so we can have a rematch for all those times you kicked my ass when we were kids. Hey.
Hey.
Maybe it would be better for you if you stopped looking for her.
Onu aramayı bırakman senin için daha iyi olabilir.
If He has a path planned for me, how am I better off than a slave?
Eğer benim için bir yol planladıysa köle olmaktan daha nasıl kurtulacağım?
To give hope and promise for a better way.
Daha iyi bir hayatın umudu ve varlığı için.
A man couldn't ask for a better wife than you've been.
Bir adam senin olduğundan daha iyi bir eş isteyemez.
What's a better word for it?
Bunun için daha iyi bir kelime nedir?
I know you're doing that for me, because our conversation went better than I thought.
Bunu yapacağını biliyorum. Çünkü bu konuşma düşündüğümden daha iyi geçti.
She was a big Broadway showgirl until she married my Uncle Rocko, and he thought it would be better for her career to move to Las Vegas.
Rocco eniştemle evlenene kadar çok ünlü bir Broadway dansçısıymış. Sonra kariyeri için Las Vegas'a taşınmaya karar vermiş.
I mean, all that he did, all his pain and suffering, to make himself better... for... for what?
Yani. Kendini geliştirmek için bütün bu yaptıkları.... çektiği acılar verdiği mücadeleler.... niçin... ne için?
It's better for everyone the more I stay removed, especially Cate.
Ne kadar uzak kalırsam herkes için o kadar iyi özellikle de Cate için.
One thing's for sure- - I want her to have a better life.
Kesin bir şey var ki, o da daha iyi bir hayata sahip olmasını istediğim.
Going forward, it would be best for her to focus on getting better.
Önümüze bakmak, iyileşmesi için yapabileceğimiz en iyi şey.
Both Jack and Karen would continue to lead aimless, reckless lives throughout their adolescence, both searching for something better, something more, something elusive they couldn't quite define.
Hem Jack hem de Karen, ergenliklerinde amaçsız ve umursamaz bir hayat sürdü. Daha iyisini, daha fazlasını aradılar. Tarif edilmesi zor bir şeyi istediler.
We could send her to a much better place for us.
Onu bizim için daha iyi bir yere gönderebilirdik.
And it's not because I like you or because I think you're cute, but solely because the more customers that buy from me, the better it is for me.
Ve senden hoşlanmadığım için değil Ya da sevimli olduğunu düşünüyorum çünkü Ancak daha fazla müşteri
You'd better have an excellent excuse for this intrusion, Miss Goldstein.
Bunun için çok iyi bir sebebiniz olsa iyi olur, Bayan Goldstein.
What's gonna be better than going with your best mate to South America for six months?
En iyi arkadaşın Güney Amerika'da altı ay geçirdiğin gibi?
So, why just hope for a better future, when you can choose perfection?
Elinizde mükemmel bir seçenek varken, neden daha iyi gelecek isteyesiniz ki?
She's sick for the next few days, but she's better again.
Sonraki birkaç gün hasta oluyor ama sonra yine iyi oluyor.
And frankly, I think it's better for us both.
Ve açıkçası bu ikimiz için de en iyisi.
It's better for us both if Isha stays asleep.
Isha'nın uyuması, ikimiz için de iyi olur.
What better place for the children than at home?
Çocuklar için evden daha iyi bir yer olabilir mi?
Long enough for you to know better.
Daha iyi bilmene yetecek kadar uzun bir süre.
It might be a better question for you.
Senin için daha iyi bir soru olabilir.
I could never ask for a better partner than you.
Senden daha iyi bir ortak bulmayı asla istemem.
Mothers need to work, it's actually better for the kid.
- Annelerin çalışması lazım, çocuk için de daha iyi olur.
I fucked up for a long time, but I'm trying to do better, homie.
Uzun süre berbat ettim. Ama daha iyisini yapmaya çalışıyorum dostum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]