Have lunch перевод на турецкий
3,202 параллельный перевод
- Did you have lunch?
- Yemek yedin mi?
Will you turn it off to have lunch?
Yemek yemek için kapatacak mısın şunu?
I just think if you have lunch, it'll give him a chance to remember how crazy he is about the two of you.
Ben de düşünüyordum ki eğer bir yemeğe çıkarsanız bu ona siz ikinizi ne kadar çok sevdiğini hatırlatır.
Tell me one thing that's interesting about them, and I'll have lunch with them.
Tuhaf olan bir yanlarını söylersen onlarla yemek yiyeceğim.
He's gonna wonder why I asked to have lunch with you.
Neden seninle öğle yemeği yemek istediğimi merak edecek.
Shall we have lunch together?
Birlikte öğle yemeği yiyelim mi?
Okay, I can't have lunch with you today or any day until after the film festival.
Film festivali bitene kadar seninle yiyemem.
She's asking you for a professional favor, and you are gonna have lunch with her.
Senden profesyonel yardım istiyor, ve onunla öğle yemeği yiyeceksin.
The senator wants me to have lunch with him at the botanical gardens.
Senatör, botanik bahçede yanlarına öğle yemeğine davet etti.
Why don't you all go to the promenade And have lunch first?
Neden hepiniz Promenade'ye gidip yemek yemiyorsunuz?
Okay well I only have twenty minutes so when Oz gets in just let him know he's missed his chance to have lunch with me.
Tamam, sadece 20 dakikam var bu yüzden Oz geldiğinde, ona benimle yemek yeme fırsatını kaçırdığını söyleyin.
We can still have lunch if you want.
İsterseniz hâlâ öğle yemeğine çıkabiliriz.
I have lunch with El.
El ile öğle yemeği yiyeceğiz.
Right, in that case, please have lunch with me
Pekala, o zaman Iütfen benimle yemeğe gelin.
We'd like you to come over and have lunch with us.
Bize gelip, öğle yemeği yemenizi istiyoruz.
So, what say we have lunch?
Öğle yemeğine çıkmak ister misin?
I can't believe that my grown-up sons still have lunch made by their mommy.
Benim yetişkin oğullarımın hala annelerinin yaptığı yemekleri yemelerine inanamıyorum.
Hey "singer" buddy, let's go have lunch.
Hey "şarkıcı" arkadaş, beraber yiyelim.
Why does Ali's mom wanna have lunch with us?
Neden Ali'nin annesi bizimle yemek yemek istiyor?
- So, shall we go have lunch?
- Yemeğe geçelim mi?
We're gonna have lunch to talk about the details.
Öğle yemeğinde buluşup detayları konuşacağız.
I have lunch scheduled right after this, but I'm wondering, do you want to hang on for a bit, and you can tell me about some of the celebrities that you've booked.
Bundan sonra ki programıma başlamalıyım. Ama merak ediyorum, biraz bekleyebilirsen kayıtlı olan ünlüler hakkında bir şeyler söyleyebilirmisin diye.
- Love to have lunch with you.
- Seninle olmaya bayılır.
Did you come to work to have lunch?
Yemek yemeye mi geldin?
You know, I just figured out who I have to kill around here to get a cut lunch...
Buralarda sandviç almak için kimi öldüreceğimi çözdüm gibi.
I see that you're spinning out, and I would love to help you but I can't, because I am meeting Dennis for lunch, and I have to go, because we're under attack from Larry.
Acziyetinin farkındayım ve yardım etmek isterim ama edemem çünkü Dennis'le yemeğe çıkıyoruz, ve ben gitmek zorundayım çünkü Larry'nin saldırısına maruz kalmış durumdayız.
Then I thought it would have been obvious to a devious Venetian like you that nothing would throw the department off our scent more than a lunch with Vincenzo Fabri.
O halde, senin gibi hilekar bir Venedikli Vincenzo Fabri ile yediğim yemeğin, şubeyi ilişkimizden uzak tutacağını bilir.
We decided to have a Valentine's day lunch and then that way we can spend the entire night with Cece and avoid the Valentine's day dinner thing.
Sevgililer günü öğle yemeği yemeye karar verdik bu şekilde bütün geceyi Cece ile geçirebiliriz ve sevgililer günü yemeğinden kurtulmuş oluruz.
I'm about to have that bloody lunch with Merc to try and save our stupid show.
Az sonra aptal dizimizi kurtarmak için Merc ile yemek yiyeceğim.
Have you had some lunch?
Öğle yemeği yedin mi?
Uh, actually, I have a lunch date with Dr. Altman.
Aslına bakarsanız Dr. Altman'la yemeğe çıkacağız.
We're gonna have to cancel your lunch, but that's how it goes.
Öğle yemeğini iptal etmemiz gerekecek ama bu işler böyle işte.
We don't have French class until after lunch.
Yemekten önce fransızca dersimiz yok.
Have your lunch.
Yemeğini ye.
It's about time. I only have an hour on my lunch break.
Öğle tatilinde bir saatlik vaktim var.
We'll have a contest of strength to decide who gets to pick lunch.
Peki. Yemeği kimin seçeceğine karar vermek için bir kuvvet yarışması yapacağız.
My little girl, who I haven't seen in 16 months, likes to have her daddy tell her what he had for lunch.
16 aydır görmediğim küçük kızım babasına yemekte ne yediğini söylüyor.
And if you have enough sausages, we'll stay for lunch.
Eğer yeterli sosisin varsa... Öğle yemeği için kalacağız.
To have to wake up with you have breakfast lunch dinner take a shit with you?
Senle uyanmak.. ... kahvaltı yapmak.. ... öğlen... akşam yemek yemek... sıçmak
I'll let the Hulk have you for lunch.
Hulk'a izin veriyorum Öğle yemeği için.
I'll have her over for lunch today and she can solve this Rubik's Cube of... No lunch.
Bugün onunla öğle yemeği yiyeceğiz, şu oturma işlerini ona çözdürebilirim.
I have my lunch box
Yanımda kendi yemeğimi getirdim.
Favorite comedy actor, favorite comedy movie- - and then on Friday during lunch and recess, we're gonna have a big f-f-fantastic comedy awards show!
En iyi komedi aktörü, en iyi komedi filmi... Cuma günü öğle arasında olağanüstü bir komedi ödülü törenimiz olacak.
Oh, you have a big lunch?
Öğlen çok mu yedin.
Dude, you can't park there. We're going out for lunch today, right? I can't, I have detention.
Buraya park edemezsin ahbap.
Kamal, how long exactly do you have for your lunch break?
Kamal, yemek molan ne kadardı acaba?
I have 30 minutes for lunch.
30 dakikalık öğle yemeği molam var.
I may have eaten dog shit for lunch but I didn't.
Yaşadıklarınızdan sarsılmış olabilirsiniz.
Um... I didn't have time to get lunch.
Yemek alacak vaktim yok.
Have you got your lunch?
Yemek yedin mi?
Uh, listen, Matt and I are gonna have a "team T.K." strategy lunch tomorrow.
Yarın Matt'le TK konusunu konuşmak için yemek yiyeceğiz.
lunch 488
lunch box 16
lunch time 24
lunch is ready 54
lunch and dinner 24
lunchtime 59
lunch is on me 20
lunch break 22
lunch is served 17
have some 140
lunch box 16
lunch time 24
lunch is ready 54
lunch and dinner 24
lunchtime 59
lunch is on me 20
lunch break 22
lunch is served 17
have some 140
have a wonderful day 25
have a good day 670
have a nice day 823
have you eaten yet 24
have a nice weekend 44
have a good day at work 18
have a good weekend 70
have a good week 16
have you eaten 167
have a great day 179
have a good day 670
have a nice day 823
have you eaten yet 24
have a nice weekend 44
have a good day at work 18
have a good weekend 70
have a good week 16
have you eaten 167
have a great day 179