He knew everything перевод на турецкий
281 параллельный перевод
He wouldn't take it and went for me, said he knew everything.
Buna inanmadı ve her şeyi bildiğini söyledi.
That Gramps, he knew everything.
O Dede, o her şeyi biliyordu.
But to her he was simply a son, about whom she knew everything from the day he was born to the day he left along this road for the front.
Ama annesine göre o sadece bir çocuktu, doğduğu günden cepheye varmak için bu yoldan gittiği güne kadar hakkında her şeyi bildiği.
As if he knew everything was over.
Sanki herşeyin bittiğini biliyor gibiydi.
And he knew everything he was doing.
Yaptığı her şeyi çok iyi biliyordu.
He knew everything under the sun except his Social Security number.
Adam sosyal sigorta numarası hariç her şeyi biliyordu.
He knew everything better than anyone in the village
O her şeyi köydeki herhangi birisinden daha iyi biliyordu.
He knew everything the Temptations ever did.
- Yenilerden. - Temtation hakkında her şeyi biliyor.
He knew everything about my films.
Filmlerim hakkında herşeyi bilirdi.
Straight to the canyon. He knew everything except where to begin, the name of the city.
Nereden başlayacağı dışında her şeyi biliyordu :
- He said he knew everything.
- Her şeyi bildiğini söyledi! Evet.
- How did he know you were in New York? - I don't know. He knew everything.
- Burada New York'ta mı?
Bernard called me sport,'cause he knew everything.
Bernard her şeyi bildiği için bana evlat dedi.
He knew everything about a game he would bet on.
Bahis oynayacağı spor hakkında her şeyi bilirdi.
But even if Keldar didn't know the first thing about profit, he knew everything about family.
Babası da. Fakat Kelder para kazanmanın en temel ilkesini bilmese bile aile hakkında her şeyi biliyordu.
He knew everything about Two-Face, except that he was Two-Face.
İki-Yüz hakkındaki her şeyi biliyordu, kendisinin İki-Yüz olduğunu bilmesi haricinde.
It is a weak who acts as if he knew everything.
Her şeyi bildiğini zanneden güçsüz bir adam.
He knew everything and wanted to save me.
O her şeyi biliyordu ve beni kurtarmak istiyordu.
No, that guy at the cemetery said he knew everything about Lauren.
Hayır, mezarlıktaki adam Lauren hakkında her şeyi bildiğini söylemişti.
Well, everything he knew before he met me.
Benimle tanışmadan önce bildiği her şeyi.
HE WAS VERY PROUD ABOUT IT, AND... HE TAUGHT ME EVERYTHING HE KNEW ABOUT GUNS.
Bildiği her şeyi bana öğretti.
And he was always bragging to me about a kid... that he'd learned everything he knew about guns to, and he knew a heap.
Ve daima bir çocuk hakkında palavralar atardı... ona silahlar hakkında herşeyi öğrettiğini söylerdi, ve bir yığın şeyi.
Before he was through, Nimmo knew everything about us.
İşi bitmeden önce Nimmo bizimle ilgili her şeyi biliyordu.
He read all those books, knew everything, but now... he knows nothing.
Tüm bu kitapları okumuştu, her şeyi biliyordu. Ama şimdi... Bildiği hiçbir şey kalmadı.
Everything came too easily to him, but at least he knew it.
Ona herşey çok kolay geliyordu, ama en azından o, bunu biliyordu.
He laid some bread down, knew everything about me.
Ortaya biraz para koydu, hakkımda her şeyi biliyordu.
He knew how to do everything.
Her şeyden anlıyordu.
He knew everything.
Her şeyi biliyordu.
As soon as Fraunhofer discovered the spectral lines, he published everything he knew about them.
Fraunhofer spektral çizgileri keşfeder etmez onlar hakkında bildiği her şeyi yayımladı.
He knew you were playing golf and everything.
Golf oynadığınızı ve herşeyinizi biliyor.
I felt I knew that everything had changed, that he would never come home.
Her şey değişmişti ve artık geri dönmeyecekti.
Then everything that he was, everything he knew,
O halde tüm varlığı.. ... ve tüm bilgisi heba oldu.
I taught severen Everything he knew, But not everything I know.
Severen'a bildiği herşeyi ben öğrettim, ama benim bildiğim herşeyi değil.
He knew of everything for Dorcas.
Dorcas, her şeyi anlattı.
Once he was wired into the Borg, they knew everything he knew.
Borg'a bağlandığı anda, onun bildiği herşeye ulaştılar.
" There was purpose in everything he did and I knew he wanted me to stay.
Yaptığı her şeyin bir amacı vardı ve artık kalmamı istediğini biliyorum.
He knew everything about me.
Hakkımdaki her şeyi biliyordu.
I will return once everything dies out.It seems somebody knew my programme and he informed the police.
Herşey bitince dönecektim. Ama görünen o ki ; birisi benim planımı biliyordu ve polise ihbar etti.
Then he knew that the Master it had committed suicide and it was so awful what everything put out of my memory.
Sonra beyefendinin kendisini vurduğunu duyduktan sonra hepsi aklımdan uçup gitti.
He swears for everything that knew the Cust in the Royal George Hotel, in Eastbourne, in the night of 24 of August, what had dinner joined and played domino even after the midnight.
Cust ile Eastbourne'daki Royal George Hotel'de 24 Ağustos akşamı buluştuğuna her şey üzerine yemin ediyor. Birlikte yemek yediklerine, gece yarısını geçen saatlere dek domino oynadıklarına.
Bubba told me everything he knew about shrimping, but you know what I found out?
Bubba karides avcılığı hakkında bildiği her şeyi anlatmıştı ama ne öğrendim biliyor musunuz?
If he knew that I was your partner, he could have found out everything he knew about me - about my father...
Eğer senin ortağın olduğumu biliyorduysa,... benim hakkında bildiği her şeyi bir yerlerden öğrenebilirdi. Babam hakkındaki her şeyi.
I knew he would manage everything!
Kardeşimin her şeyi yoluna koyacağını biliyordum.
I think he was in love with her, and then he found out that everything he knew about her was a lie.
Sanırım ona aşıktı, ve onun yalanını yakaladığında onun için çok kötü oldu.
He knew about everything.
Her şeyi bilirdi.
He was the only one who knew everything... because I told him!
Benim hakkımda her şeyi biliyordu... Çünkü ben anlatmıştım!
I knew a guy who was dyslexic... but he was also cross-eyed... so everything came out right.
Okuma güçlüğü çeken bir adam tanıyordum ayrıca o bir şaşıydı bu yüzden her şey ona normal geliyordu.
Xena knew that Titus would bet everything he had thinking he couldn't lose once Rafe was dead.
Rafe öldüğü zaman kaybetmeyeceğini düşüneceğinden Titus'un sahip olduğu herşeye bahse gireceğini Zeyna biliyordu.
dropped his hand, and if it is a dog lick the hand he knew that everything was okay.
Elini yataktan aşağı sarkıtır ve eğer köpeği elini yalarsa... her şey yolunda demektir.
Yeah, he was good at all that stuff He knew every thing about the woods everything about hunting everything about fishing, everything about cars
Evet, o herşeyde iyiydi. Orman hakkında... avcılık, balıkçılık ve arabalar hakkında herşeyin en iyisini o bilirdi.
Fontana was definite about it : He asked them all to be there, even Vivi who knew everything.
Fontana kendinden emin, herkese orada olmasını söyledi, Vivi herşeyi bilmiş olsa dahi.
he knew 176
he knew it 21
he knew what he was doing 33
he knew that 34
everything is fine 327
everything 4202
everything will be fine 299
everything is awesome 16
everything's gonna be okay 291
everything is good 35
he knew it 21
he knew what he was doing 33
he knew that 34
everything is fine 327
everything 4202
everything will be fine 299
everything is awesome 16
everything's gonna be okay 291
everything is good 35
everything will be alright 53
everything is possible 23
everything okay 1482
everything is perfect 26
everything is wrong 17
everything is ok 38
everything is great 31
everything is okay 87
everything is alright 24
everything is gonna be okay 39
everything is possible 23
everything okay 1482
everything is perfect 26
everything is wrong 17
everything is ok 38
everything is great 31
everything is okay 87
everything is alright 24
everything is gonna be okay 39