Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ H ] / He said no

He said no перевод на турецкий

2,667 параллельный перевод
What if he said no?
Ya hayır deseydi?
- He said no.
- Hayır dedi.
About revoking his immunity agreement - - he said no.
Dokunulmazlık anlaşmasının iptali hakkında--hayır dedi.
I gave him three dates but he said no to all of them.
Hatta ona üç ayrı tarih verdim ve hepsine hayır dedi.
- He said no EMT's!
- Sağlık görevlisi olmaz dedi!
I told him that, but he said no.
Söyledim, ama olmaz dedi.
But for once, he said no.
Ama bu defa sana hayır dedi.
He said no.
Olmaz dedi.
That stuff he said about no relationship surviving two abortions. You think that's true?
Hani baban "Hiçbir ilişki iki kürtajı kaldıramaz." demişti ya sence doğru mu?
- No. Louis said that he went to Steve Dorsey's to check out a Doomsday suspect.
Louis'in dediğine göre Kıyamet Günü şüphelilerinden birine bakmak için Steve Dorsey'in evine gitmiş.
You said he had no chance.
Hiçbir şansın yok demiştin.
He said, "Ryan, no more nonsense."
Şöyle dedi, "Ryan, artık safsata yok."
He said that there was no way, but she was hysterical, and he was really, really angry.
Alex de bunun imkânı olmadığı ama Colleen çılgına dönmüştü ve gerçek çok sinirliydi.
No. He said that you need to loosen up?
Hayır, biraz gevşemen lazım dedi.
He said there is no way it could be turned into a 200-page novel.
Yazdığım örnekten asla 200 sayfalık bir roman çıkmazmış.
He said I have no sense of character development or story structure.
Karakterleri geliştirmeyi ve olay örgüsü oluşturmayı hiç becerememişim.
No, he just said he had an ex-girlfriend.
Hayır, sadece eski bir sevgilim vardı dedi.
No, Melissa said he'd only tell her where he was once she had the drugs, but that it was somewhere outside of Rosewood.
Hayır. Melissa, ilaçları alınca nerede olduğunu öğreneceğini söyledi. Ama Rosewood'un dışındaymış.
He said, back off. I said, hell, no. end of story.
İşi bırakmamızı istedi ben de hayatta olmaz dedim.
No, he said Pegan with a P, like Pancho!
Hayır Pegan dedi P ile, Pancho gibi!
No one should have to do - go through that, but we were there for my mother, you know, and my brother, and we were crying, and when he said he forgave us -
Kimsenin bunu yapmasına gerek yoktu. Annem ve kardeşim için oradaydık. Biz ağlıyorduk ve o bizi affettiğini söyledi.
No, he just said, "Sir, it's not gonna fit."
Hayır, dedi ki : "Bayım bu buraya sığmayacak"
But he said that there was no way that he was gonna accept delivery of her container.
Fakat o kadının konteynırını kabul etmesinin hiçbir şekilde mümkün olmayacağını söyledi.
Oh, like when I was in third grade and you walked into my homeroom on the first day of school and said, "Don't beat up my little brother. He's very weak and has no peripheral vision."
Üçe başladığım gün sınıfıma girip "Küçük kardeşimi dövmeyin kendini koruyamayacak kadar zayıftır ve çevresini iyi göremez." dediğin günkü gibi mi?
No, he fell and tripped, and your dad came over and hugged him and said,
Hayır, o her düştüğünde ya da tökezlediğinde, baban yanına gidip sarıldı ve dedi ki,
Well? He said thanks but no.
Nedir?
- No. They said he'd call back.
- Hayır, geri arayacağını söylediler.
No, he went to go get his parents from the airport, and I thought he said Jenna went with him.
Havaalanından ailesini almaya gitti. Sanırım Jenna'nın da yanında olduğunu söylemişti.
He said that he witnessed something here one night, and no, I don't know what he saw.
Gece burada bir şeye tanık olduğunu söyledi ve hayır, ne gördüğünü bilmiyorum.
No, but he said "cut."
Hayır, ama o "kestik" demişti.
No, he literally just said that.
- Yalan söylüyorsun. - Hayır, harfi harfine öyle dedi.
He said that he had no choice but to put it on my permanent record, and that I'm suspended for a week.
Başka bir seçeneği olmadığını ve sicilime işleneceğini ve bir hafta uzaklaştırma aldığımı söyledi.
He said, "No, I don't want chips."
O da "hayır, cips istemiyorum", dedi.
Muhammad declared that he forgave all his former enemies. He then said that there was to be a general amnesty and he said that no-one was to be forced to convert to Islam.
Muhammed eski düşmanlarının tümünü affettiğini ilan etmiş, genel af ilan edileceğini duyurmuş ve hiç kimsenin zorla Müslüman yapılmayacağını söylemiştir.
No, he said he needs to rest up for golf- - a sport routinely played by 80-year-olds, I might add.
Hayır, golf için dinlenmesi gerektiğini söyledi eklemek gerekirse, genelde 80 yaşındakilerin yaptığı bir spor bu.
No, he said, did you go through the west gate?
Hayır, Westgate tarafından mı çıktınız demişti.
- He already said no way. - We've got to...
- İmkânı olmadığını söyledi zaten.
No, he said, "I'm a drunk idiot " who thinks he can grab girls'behinds "without ramifications"
Hayır, adam dedi ki, "Ben kızların arkasını avuçlayabileceğini düşünen sarhoş bir aptalım tekiyim."
No, she said he used to sail around the islands and he loved Saint-Marie, so she wants him cremated here.
Hayır, kocası adanın etrafında yelkencilik yaptığını ve... Saint-Marie'yi sevdiğini ve... bu yüzden onu burada gömeceğini söyledi.
Like, he said there is no way Peter Griffin could crush a baby bird with his bare foot while I watched.
"Peter Griffin'in çıplak ayaklarıyla bir serçeyi öldürmesinin imkanı yok" dediğindeki gibi.
He said he was going out for a walk last night, and no one's seen him since.
Dün akşam yürüyüş yapacağını söylemişti ama o saatten beri kimse görmemiş.
Oh, and Riley said he no longer finds you attractive'cause you're too old!
Bir de Riley diyor ki çok yaşlı olduğun için artık seni çekici bulmuyormuş!
He asked me a question and said no flights until I answer correctly.
Bana bir soru sordu, doğru yanıtı verene kadar uçuşun kesik dedi.
He picked out his mugshot and said no at the line up.
Onun sabıka resmini seçti ve başka şüpheli yok dedi.
He was getting bored, and I could see he was about to pronounce our marriage dead, but then I said, "No."
Canı sıkılıyordu ve evliliğimizi bitirebileceğini öngördüm ama "hayır" dedim.
No, the part where he said that baby doesn't need you.
Hayır, bebeğin sana ihtiyacı olmadığını söylediği kısmı.
He said there was no way Green was behind Doc's death.
Doc'ın ölümünde Green'in hiçbir parmağı olmadığını söyledi.
So this building... He offered you full price of $ 1.5 million instead of half, and you still said no?
Peki bu bina için Sam size yarısı için tamamının parası olan 1.5 milyon verdi ama reddettiniz?
And when I said no, he took out his gun, put it in my mouth, and told me, if I didn't sign the form, he would paint the walls with my brains.
Hayır dediğimde de silahını çıkardı, ağzıma soktu ve eğer imzalamazsam beynimin tüm duvarlara saçılacağını söyledi.
It's with a guy who said he could take care of the serial numbers for me, no questions asked.
Onu seri numarasıyla ilgileneceğini söyleyen bir arkadaşıma verdim.
No. I said what I said so he wouldn't be killed.
Ne söylemem gerekiyorsa söyledim, böylece ölmemeli.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]