Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ H ] / He says to me

He says to me перевод на турецкий

752 параллельный перевод
His name's Arvis, and he says to me, says he : " Who's the pretty lass what has the parlor?
Adı Arvis, " Büyük salonlu dairede... oturan tatlı bayan kim?
He says to me once, "Vashti, you're empty-headed."
Bir seferinde bana "Vashti, sen boş kafalısın" dedi.
He says to me, "Don't you ever..." - Vashti.
Bana dedi ki, "Sakın bir daha..."
He says to me, "When you insult me, look me in the eye."
O da "Bana hakaret ederken yüzüme bak." dedi.
Anyway, he says to me, " Exaggeration, pure exaggeration.
Neyse, bana dedi ki : " Abartı, büyük abartı.
He says to me...
Bana derdi ki :
He says to me...
Bana şöyle dedi...
The doctor, he says to me, he says, that my brain is a little mixed up, you know like, I don't know, scrambled eggs.
Doktor, bana, beynimin biraz karışık, bilmiyorum, çırpılmış yumurta gibi olduğunu söylüyor. Yani...
Anyway, he says to me "jim, " i must scrape up a quarter of a million and you're the only one that can handle it for me. "
Neyse bana dedi ki, "Jim, bir yerden çeyrek milyon dolar kapmam gerekiyor ve bunu ancak sen ayarlayabilirsin bana."
To make a long story short he arrives at the busiest time of the morning absolutely the busiest time and he says to me "jim, i've got an opportunity to corner..."
Neyse, uzun lafın kısası, sabahın en yoğun saatinde kesinlikle en yoğun saatinde geldi ve bana " Jim, elime çok iyi bir fırsat geçti- -
"No danger of that, I'm leaving forever," he says to me.
"Böyle bir tehlike yok. Sonsuza kadar gidiyorum", dedi.
You'll translate what he says to me.
Bana ne derse tercüme edeceksin.
He says to me, "Then you don't get it."
Bana dedi ki, "O hâlde hiçbirşey anlamamışsın."
If ever I get back to Texas on that range again... the first man who says "inspection" to me... he's going to be S.O.L., because he'll hear from my six-shooter.
Teksas'taki şu çiftliği tekrar dönecek olursam bana "denetleme" den söz eden ilk kişi en bahtsız kişi olacak çünkü altıpatlarımın tadına bakacak.
He says he will give me 50,000 francs besides my salary, which is very big just to sign the contract. That is how much in American money? - $ 10,000, madame.
Yüklü maaşıma ek olarak 50 bin frank sadece sözleşmeyi imzalamak için.
Why, it was only yesterday Mr. Scrooge came to me... shook my hand and, "Cratchit," he says, "Cratchit, my lad"... he calls me "my lad"...
Hayır. Daha dün bay Scrooge yanıma geldi elimi sıktı ve "Cratchit," dedi, "Cratchit, adamım" bana'adamım'dedi.
He says to the waiter, "Waiter, bring me a cup of coffee."
Garsona "Garson, bana bir fincan kahve getir" der.
And Anatole says he has great faith in my voice, and he's going to help me.
Anatole sesime inandığını ve bana yardım edeceğini söylüyor.
He says, "Aren't you going to kill me?"
"Beni öldürmeyecek misiniz?" diyor.
He says I'm to bring her back with me... pronto.
Benden kızı ona götürmemi istedi. Kızı ver.
To tell you the truth, he says that he's an a...
Sana gerçeği söylemek gerekirse kendisinin bir me...
Something that happened to me when I was a baby, he says.
Belki ben bebekken olmuş bir şey olabileceğini söyledi.
Is that all you need, that he holds your chair for you and he says sir to me?
Tek ihtiyacın olan bu mu, sandalyeni çekmesi ve bana efendim demesi mi?
I was walking around camp, the general comes up to me, and he says, " "Hey, you know, we can use a fighter like you to teach our fellas how to box." "
Grubun etrafında dolaşıyordum ve general bana gelip dedi ki "Senin gibi bir adamı adamlarımıza boks öğretmen için kullanabiliriz."
She didn't leave me a penny... and since the funeral was expensive, and my mother was only a concubine, he says I must sleep with him to repay it.
Ona bir kuruş bile bırakmadığı... ve cenaze de pahalı olduğu için, annem de sadece metresin biri olduğu için... borcumu ödemek için onunla yatmam gerektiğini söylüyor.
Now he says he went back to search for me and found no one.
Ama beni aramak için döndüğünde kimseyi görmediğini söylüyor.
Tells me to go for my gun, says he could outdraw me.
Silahıma davranmamı, beni vuracağını söyledi.
He says "mama" to me.
Bana "anacığım" diyor.
He says that seeing as how you had all them other boyfriends before me seeing as I never even had one single gal friend before you he figures that between the two of us it kind of averages out to things being proper and right.
Benden önceki tüm o erkek arkadaşlarını göz önüne alırsak senden önce hiç kız arkadaşım olmadığını da göz önüne alırsak ikimiz arasında her şeyin hemen hemen uygun bir hale döndüğünü sanıyormuş.
YOU'RE AFRAID. HE TOLD ME, MY FATHER SAID, HE SAYS YOU CAN RUN IF YOU WANT TO.
Babam dedi ki : "İstiyorsan kaç ama Kelby isminde biri hep yerinde duracak ve savaşacaktır."
I'm embarrassed to tell you... but he says that he's in love with me.
Size söylemeye utanıyorum ama... bana aşık olduğunu söylüyor.
He says he wants to marry me when he goes back to England.
İngiltere'ye dönmeden önce benimle evlenmek istediğini söyledi.
He says he likes to talk to me.
Benimle konuşmaktan hoşlanıyormuş.
He turned to me and he says,'Willie...'
Bana dönüp'Willie...'dedi
He's got nothin'against me, he says, only he can't afford to antagonise columnists.
Söylediğine göre benimle bir sorunu yokmuş ama bir köşe yazarını karşısına alamazmış.
"I'm gonna learn God's message to me in the spring," he says.
"Baharda Tanrı'nın bana mesajını öğreneceğim." dedi.
That's when Clint, as he says. just couldn't bear to leave me behind.
Clint'in dediğine göre, beni geride bırakmaya kıyamamış.
The article says they're affectionate, he seems kind of self-centered to me.
Makale onların sevecen olduklarını söylüyor. Bana biraz ben merkexci gibi geliyor.
He only says that to reassure me.
O sadece benim endişemi gidermek için öyle söylüyor.
But when I received a letter from a young lady in America saying she is engaged to the man who says he loves me...
Amerika'dan genç bir kadından mektup geldi. Beni sevdiğini söyleyen adamla nişanlı olduğunu yazmıştı.
- And he says, "Pat, speak to me, and..."
- Dedi ki "Pat, konuş benimle, bir şey..."
Just filth, then he says that he's going to kill me before the month is out.
İlkin sadece pis şeyler, sonrasında ay sona ermeden beni öldüreceğini söyledi.
He says that to me, who hates guns!
Bunu sana söylemek ne tuhaf. Ateşli silahlardan nefret edersin.
He sees this fella sittin'on his porch, so he says "Mister,..... could you tell me how I can get back to town?" The fella says "No."
Verandada oturan bir elemanı görür, ve der ki "Bayım kasabaya nasıl gideceğimi tarif edebilir misin?" Eleman der "Hayır."
Then he says, "Jocelyn got me to tell."
Sonra "Jocelyn bende söyle."
I ask him if he would like to kiss me, and he says he hasn't got time.
Ben ona beni öpmek isteyip istemediğini soruyorum, o bana zamanım yok diyor.
He never says anything to me, madam, you know that.
Biliyorsunuz hanımefendi, bana hiçbir şey söylemez o.
If 007 says he saw Derval last night at Shrublands and he was dead, that's enough for me to initiate inquiries.
Eğer 007 dün gece Shrublands'da Derval'i gördüğünü ve ölmüş olduğunu söylüyorsa, benim için araştırmayı başlatmak için yeterlidir.
He give me 500 quid to buy the car, 20 quid in advance for the first month's garaging, and he says, "There'll be a bonus for every extra day I take it out."
Arabayı satın almam için 500 sterlin verdi. İlk ayın garaj kirası için 20 sterlin de avans verdi. "Arabayı fazla kullandığım her gün için ikramiye alacaksın" dedi.
Report to me anything he says or does, no matter how charming and pleasant a companion he is.
Graumann'ın söylediği ve yaptığı her şeyi bana bildireceksiniz. Her ne kadar hoş ve çekici bir arkadaşa dönüşse bile.
He says it's up to me.
Kararı bana bıraktı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]