Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ H ] / He would be

He would be перевод на турецкий

7,202 параллельный перевод
If he unites all four pieces, his undead legions will spring right out every other hollow grave and... he would be unstoppable.
Eğer dört parçayı da birleştirebilirse ordusundaki her ölü askeri diriltebilir ve artık durdurulamaz olur.
But Brenner never would have dreamed he would be returning to Puntigam.
Ancak Brenner'ın, Puntigam'a geri döneceği aklının ucundan bile geçmezdi.
If he were still here, he would be saying the same thing about me.
Aramızda olsaydı o da aynını söylerdi.
She thinks he would be a good suspect in that case of the murdered judge.
Hakimin cinayetiyle ilgili sağlam bir şüpheli olduğunu düşünüyor.
And still, walking home, I passed Abe's house, and knowing he would be busy teaching all afternoon,
Ama yine de eve giderken Abe'in evinin önünden geçtim, ve okulda ders vermekle meşgul olduğunu biliyordum,
If he really respected me, he would be grateful if I accepted 20.
Bana gerçekten saygı duysaydı, 20 milyon kabul etmeme bile şükrederdi.
He said he would be home later.
Sonra da eve geleceğini söylemişti.
He would be ostracized if they found out.
Öğrenselerdi, o dışlanmış olacaktı.
The idea that he would be dead at the age of 52, only four years after Hitchcock, was unthinkable.
Hitchcock'un ölümünden sadece dört yıl sonra, 52 yaşında hayatını kaybedeceği, kimsenin aklının ucundan bile geçmiyordu.
- Kevin called, said he would be.
- Kevin aradı, burda olacağını söyledi.
He would be good for America, good for the world.
Amerika için en hayırlısı olabilir. Hatta dünya için.
The minute I saw Peter, I knew he would be mine.
Peter'ı gördüğüm an benim olacağını anlamıştım.
The minute I saw Peter, I knew he would be mine, with his flaxen hair and overalls.
Peter'ı gördüğüm an benim olacağını biliyordum.
And he would be like, "Cindy, girl..." even though I'm in heaven, I still feel you. "
O da şöyle der : "Cindy, kızım cennette olsam bile yine de seni anlıyorum."
They let him live, so I'm told, so he would tell the tale and so that there would be no misunderstanding about who is running Nassau now.
Yaşamasına izin vermişler. Duyduğuma göre buna da Nassau'da iplerin kimin elinde olduğunu cümle aleme anlatsın diye müsaade etmişler.
Well, if you could have him call me when he's out of his meeting, that would be just swell.
Toplantıdan çıktığında beni aramasını sağlayabilirseniz çok sevinirim.
He saw a day when France would be pre-eminent in Europe.
Fransa'nın Avrupa'da üstün olacağı günü görmüştü.
The plan was to trade vehicles, and Zapata would be arrested once he left the port.
Plan araçları değişip Zapata'yı otoparkı terk ettiği gibi tutuklamaktı.
Whereas he, with his legacy of blood and horror, would be remembered for ever.
Halbuki o katilliğinin ve dehşetinin mirasıyla her zaman hatırlanacak.
I don't know, but had he that notion, I imagine the idea of this crew taking a prize under your command would be a terrifying prospect.
Bilemem ancak şurası kesin ki senin komutanda iken bu tayfa vurgun yaparsa onun hiç hayrına olmaz.
At a certain point, I had to frighten him into believing there would be reprisals against him personally if he were to arrest me.
Bir müddet sonra beni tutuklamaya kalkarsa bunu canıyla ödeyeceğine dair onu korkutmam gerekti.
Yes, that would, of course, be my first thought, but with shame I must say that even among us, even among the Sanhedrin are those he has corrupted.
Evet, tabi ki, ilk onu düşündüm, ama utanarak söylemeliyim ; aramızda bile, Sanhedrin'in içinde bile onun yozlaştırdıkları var.
It is claimed he asked to be crucified upside down... so that his death would not be the equal of Jesus.
Baş aşağı çarmıha gerilmeyi istediği iddia ediliyor... ölümü İsa'yla eşit olmasın diye.
I have feared for days that Flint might not want that gold to ever be found, that it would interfere with plans he held more important than gold, more important than wealth.
Flint'in o altını hiç bulmak istememesinden korktum, altından daha önemli olan planlarını gerçekleştirmek için, zenginlikten vazgeçeceğinden.
Any resistance I offered would be futile and I would be just another tool that he'd used and then promptly discarded.
Ona göstereceğim muhalefet ortadan kalkardı ve ve istediği gibi oynayacağı bir piyona dönüşürdüm.
Well, we think he plans to travel to the Ares 4 launch site in order to make contact with us, but it would be a dangerous gamble.
Bizimle iletişime geçmek için Ares 4'ün iniş alanına yol almayı planladığını düşünüyoruz. Ancak bu son derece tehlikeli bir kumar olurdu.
Boyd would not be caught dead near a beauty parlor, though I bet he's thrilled you get 10 % off his hair spray.
Boyd hiçbir surette güzellik salonuna adım atmaz. Ama saç spreyinde % 10 indirime havalara uçacağına eminim.
How many years would he be in for that?
- Kaç yıl hüküm giyer dersin?
It's like that boat is that one connection he has with the man he used to be and I think would like to be again.
Sanki o tekne eskiden olduğu adamla benim tekrar birlikte olmayı düşünmemle ilgili sahip olduğu tek bağlantıydı.
Even if there was enough proof, he, like us, would probably die before he could be extradited to Germany.
Yeterli kanıt olsa bile, o, tıpkı bizim gibi Almanya'ya gönderilmeden ölecektir.
Surely Mr Strange would understand that it is proper for the books to be mine, would he not?
Bay Strange kitapların bende olmasının daha münasip olacağını anlayacaktır.
And it would be better that you wind up the business before he does.
O gelip yapmadan önce siz bu işi sona erdirin.
So, Kant would say, if a killer came to your house, looking to kill the man hiding upstairs and asked where he was, you'd be obliged to tell him.
Hatta Kant, üst katta saklanan adamı öldürmek için gelen bir katil size o nerede diye sorarsa, ona gerçeği söylemek zorundasınız der.
But one thing that he had never experienced, but wondered was what it would be like to actually kill.
Ama bir şeyi hiç yaşamamış, ve öldürmenin nasıl bir şey olduğunu merak ediyormuş.
Would he not be more comfortable at the Ripon, with his own people?
Ripon'da kendi insanlarının yanındayken daha rahat olmaz mı?
He warned us that one day, there would be a day of reckoning.
Bir gün, hesaplaşma günü olacağı konusunda bizi uyarmıştı.
Round one. I think last year ; he was thinking, he was gonna become a millionaire overnight and his path would be paved with gold.
Sanırım gecen sene... 5 Haziran 2000 5.Dünya Unvan Savunması... bir gecede milyoner olacağını ve önünde harika bir yol olduğunu düşünüyordu.
Why would he be different on this?
Bunu neden farklı yapsın ki?
When Bush was head of the CIA, Noriega pretended to be a commie hater so the US would ignore the fact that he was heavily involved as a drug trafficker.
CIA'in başında Bush varken, Noriega komünist düşmanı gibi davrandı böylece ABD, uyuşturucu işine ciddi şekildeki dahil oluşunu önemsemedi.
As soon as he walked inside, Pablo would be safe.
İçeri atıldığı an, Pablo güvende olacaktı.
Bush would be very happy to stick me in a gringo jail, like he did to Lehder, like he did to Noriega, right?
Bush beni Amerikan hapishanesine atmaktan çok zevk alır değil mi? Tıpkı Lehder ve Noriega'ya yaptığı gibi.
If I'd just left him, he'd have a broken heart but he would still be alive.
Onu bırakıp gitseydim, kırık bir kalple de olsa hâlâ hayatta olurdu.
And I'd wear them and I'd walk down the street and I would see Jeff and he'd be smiling at me.
Onları takıp sokaktan aşağı yürürdüm ve Jeff'i bana gülümserken görürdüm.
It would be easier if he didn't have to learn new habits.
Yeni alışkanlıklar öğrenmek zorunda kalmasa iyi olur.
He said that would be very amenable to him.
Ona göre bu çok makulmüş.
Anywhere else but here, there would be an inquiry, and he would lose his job.
Buradan başka bir yerde bir soruşturma olabilir ve o zaman işini kaybedecektir.
Would be barely perceptible. Pupil dilation response was next to zero, And so he appeared dead.
Gözbebeği tepkisi sıfıra yakın olduğundan ölü gibi görünüyordu.
He would never be the same.
Bir daha asla aynı olmadı.
I think he realized that not trusting you would be worse.
Sana güvenmemenin daha kötü olacağını anladığını sanıyorum.
Anyway, he was thinking it would be important for the inmates to get legal books to work on their cases.
Kendi işlerinde yasal kitapları almanın mahkûmlar adına iyi olabileceğini düşünüyor.
He created the Gross National Happiness scale so his people would be content and remain loyal.
Gross Mill Mutluluğunu yarattı böylece halkı hoşnut ve sadık kalsın diye.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]