I'm one перевод на турецкий
94,016 параллельный перевод
There was this one guy I dated. He had a foot thing.
Çıktığım bir adamın ayak merakı vardı.
I just got a Playtex Gentle Glide 360 Ultra for one yellow.
Daha demin bir sarıya büyük boy tampon aldım.
I'm not, like, angry at one individual person.
Tek bir kişiye kızgın değilim.
I'm the one that gets the updates.
Haberleri ben alacağım.
Well, Meredith, I think this is all happening on the heels of losing one of our young inmates,
Bence tüm bunların nedeni genç mahkumlarımızdan
And I'm not the only one he's targeting.
Hedef aldığı sadece ben değilim.
I'm giving this one last shot.
Son bir şans veriyorum.
I'm not good with metaphors, but I do know one thing.
Benzetme konusunda iyi değilim ama bildiğim tek bir şey var.
Uh, I guess I just have one of those faces.
Tanıdık gelen bir tipim var sanırım.
When I was a kid, I used to steal Toblerone triangles from my mom's PMS stash... And, this one time, she caught me and she made me eat a whole jumbo bar as punishment.
Küçükken annemin regl zulasından üçgen Toblerone parçaları çalardım, bir kere beni yakalayıp ceza olarak koskoca çikolatanın hepsini yedirmişti.
I swear to God, if one more of these bitches tries to fuck me, I'm- -
Bu kaltaklardan biri daha benimle düzüşmeye çalışırsa...
One time I peed a little, so I thought maybe- -
Bir kere işemiştim, ben de sandım ki...
Okay, I got to know where this one come from.
Peki, bu ismin nereden çıktığını öğrenmem lazım.
- I'm the nice one!
- Ben iyi olanım!
I'm particularly amused by the one about the Satanic cult... The Order of the Red Rose.
En eğlencelisi de Satanist Kırmızı Gül Tarikatı'yla ilgili olan.
I'm pretty sure all the reports and records of the early'90s are still being reviewed and digitized, which means that this guy's gotta go old school with the Dewey Decimal on this one.
Eminim 90'ların başlarındaki rapor ve kayıtların dijital ortama aktarımı hala devam ediyordur, yani bu eleman eski yöntemlere başvuracak.
Well, I'm glad to hear I'm not the only one up this late.
Bu saatte uyanık olan tek kişi olmadığıma sevindim.
One way or another, I must salvage a life for myself.
Öyle ya da böyle, kendime bir hayat kurmalıyım.
Haber : At the moment, I'm still trying to perfect this one.
Şu anda hâlâ bunu mükemmelleştirmeye çalışıyorum.
Lenard : I have a proposition to make, but one with which I cannot afford to be publicly associated.
Bir teklifte bulunacağım ama halka açık şekilde ilişkilendirilme lüksüm olmayan bir teklif.
- I'll break your other one.
- Diğerini de kıracağım.
No way I'm leaving one of our own behind.
Bizden birini arkada bırakmam.
All of my life I've tried to put it into one book and this fellow wants it in a single sentence.
Hayatım boyunca onu bir kitaba sığdırmaya çalıştım ve bu arkadaş tek cümlede istiyor.
I've actually never done one of these before.
Aslında daha önce hiç katılmadım.
If one of you turns out to be Hulk Hogan, I've hit the fucking jackpot.
Biriniz Hulk Hogan gibi çıkarsa büyük ikramiyeyi kazandım demektir.
Because, like, I'm looking at you... One second, I think, "Fuck, yeah, she's hot," and then the next second I'm like, " I don't know.
Çünkü ben sana baktığımda önce "Evet, güzel kadın." diyorum ama sonra "Bilmiyorum, öyle mi gerçekten?" diyorum.
Well, little Miss Walker here made one statement... â € œOn Friday morning, 9 : 00 a.m., the world will hear what I've got to sayâ € ...
Küçük Bayan Walker burada bir söz sarf etmiş... Cuma sabahı, saat 9'da, dünya söylemem gerekenleri duyacak.
I'm the only one who can save them.
Onları kurtarabilecek tek kişi benim
I'm gonna ask one more time.
Bir kez daha soracağım.
I'm talking about moving up the extraction.
Çıkartmayı öne almaktan bahsediyorum.
Charlotte's toy chest. The one I made her.
Charlotte'a yaptığım oyuncak sandığını.
Make sure you don't put anything on the inside of the house. " Give me one example of that, and I'll drop it.
Eve hiçbir şey taşımayın. " Bir örnek verirseniz susacağım.
- I drove an hour and a half to come to this particular supermarket because one of your employees told me that you had pistachio ice cream!
- Sırf buraya gelmek için bir buçuk saat araba kullandım çünkü elemanlarınızdan biri şam fıstıklı dondurma olduğunu söyledi!
I don't wanna blow my cover on day one because my ex-boyfriend, the only black man in a suit, with a badge, for 50 miles, is, what? He's too insecure to eat breakfast by himself?
Eski sevgilim, yani muadili 80 kilometre uzakta olan, rozetli ve takım elbiseli tek siyahi adam, yalnız kahvaltı edemeyecek kadar özgüvensiz diye daha ilk günden foyam ortaya mı çıksın?
I offer two things. Number one :
Birincisiyle başlayalım.
I mean, no one's gonna mistake me for Warren Buffet, but, Wendy... We'd be good.
Dünyanın sayılı zenginlerinden olmazdım ama durumumuz iyi olurdu.
I will throw your body in the lake and no one will find you.
Cesedini göle atarım ve kimse seni bulamaz.
They're acting like I'm the insane one.
Bana deli gözüyle bakıyorlar.
I literally didn't do a fucking thing and no one's gonna fucking believe me.
Bir sikim yapmadım ama kimse bana inanmayacak.
Where am I supposed to get one in the middle of the night?
Gecenin bu saatinde sana nereden tüp bulayım ben anne?
I'll have one.
Alayım bir tane.
Well, all I know is that he helped Kevin when no one else would.
Şunu biliyorum sadece, kimse yanımızda yokken o adam bize yardım etti.
It's a horrible event in one's life, I'm glad you could be with us here today.
Bir insanın yaşayabileceği en ağır olaylardan biri. - Bugün aramızda olmanıza çok memnunum.
And I'm not going to do that because there is one policy for you out here, and it is to box you up for eternity.
Ve bunu yapmayacağım, çünkü burada sizin için bir tedbir var, ve sizi kutuplaştırıyor.
I'm sorry that it is torture to be with the one person who is trying to help you.
Üzgünüm, size yardımcı olmaya çalışan tek kişiyle olmak tam bir eziyet.
I'm trying to remember the last time not having enough money was one of my biggest problems.
En son ne zaman para aldığımı hatırlamaya çalışıyorum. Bu en büyük sorunlarımdan biriydi.
I don't want to argue, but I'm not the one who walked out.
Ben de tartışmak istemiyorum ama çekip giden ben değilim.
I'm not the one who decided that leaving a bunch of food behind was gonna...
Geride bir sürü yiyecek bırakmanın ne olacağına karar veren kişi ben değilim.
But I'm the one going to trial.
Ama yargılanan benim.
Now I'm an old man, milling around, trying to patch up a million little mistakes that are long gone, meaningless, all because I didn't do the one thing when I had the chance.
Artık ihtiyarladım boş boş dolanıyorum mazide kalmış milyonlarca ufak, önemsiz hatayı düzeltmeye çalışıyorum sırf elimde fırsat varken yapmam gerekeni yapmadım diye.
And if I'm right, this is your one chance.
Eğer haklıysam bu da senin eline geçen fırsat.
i'm one of them 48
i'm one of you 35
i'm one of the good guys 22
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
i'm one of you 35
i'm one of the good guys 22
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more round 22
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more round 22
one more drink 18
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142