I should've called перевод на турецкий
331 параллельный перевод
I've already called the police. They should be here at any minute.
Polisi aradım, birazdan gelirler.
I should've called the police the moment it happened.
Olduğu anda polisi aramalıydım.
- Maybe I should've called your aunt. - Well...
Belki de halanızı çağırmalıydım.
He died fighting for Ireland to be free and every man here should do the same thing and I'll do it when my time is called, and so will King Gypo.
İrlanda'nın bağımsızlığı için savaştı ve buradaki herkes de aynı şeyi yapmalıdır ve vakti geldiğinde ben de aynı şeyi yapacağım, Kral Gypo da yapacaktır.
I should've called you over
Ben de seni davet edecektim.
Strange that I should be called a destitute woman... when I have all these treasures locked in my heart.
Gönlüm böylesine zenginlikler ile dolu iken muhtaç ve kimsesiz bir kadın olarak anılmam ne kadar garip!
I should've called it in.
Sahil Güvenliği çağırmalıydım.
I'm afraid I should've called in a professional, though.
Yine de sanırım bir usta çağırmalıydım.
I should've called before I dropped in, but the last thing I expected...
Gelmeden önce aramam gerekirdi herhalde, ama aklıma gelecek en son şey...
I should've called first.
Önceden haber vermeliydim.
I apologise. I should have called you and given you the opportunity of saying no.
Seni aramalı ve "hayır" deme şansı tanımalıydım.
You know, Miss Sherman, I've often wondered why one of the leading hotels in Denmark should be called the "Hotel of England" in the French language.
Neden Danimarka'daki en iyi otellerden birine Fransızca "İngiltere Oteli" adı verildiğini hep merak etmişimdir.
I should've called you back again, because there is one thing I...
Sizi tekrar aramalıydım, çünkü bilmeniz gereken...
I should have called Albert and Sarah.
Albert ve Sarah'ı aramalıydım.
... I should've called the whole thing off right then!
Tanrıdan gelen onca uyarıyı dinleseydim keşke.
I called the man and got him on the line. That didn't do no good neither'cause he said... the man at the first place should've already sent it to my address.
O yüzden adamı aradım, ama o da işe yaramadı çünkü ilk gittiğim yerdeki adamın eve göndermiş olması gerekiyormuş.
I should've called Mr. Donnatelli, but the truth is I called the cops instead.
Bay Donnatelli'yi aramalıydım. Ama polisi aradım.
I know this sounds silly, especially in this so-called modern age, but you scuzzy college pukes should watch out, because they're out there, and you, sweet peas, are the answer to their dream!
Biliyorum, tuhaf geliyor, bilhassa bu modern çağda, fakat siz kolej çocukları dikkat edin, çünkü onlar orada ve sizler, tatlım, onların hayallerinin karşıIığısınız!
I guess maybe I should've called.
Sanırım arasaydım daha iyi olurdu.
The guy, or should I say road hog, clearly under the influence of a few drinks, got out, went to the back of his own car and called out to me,
Adam, yoksa trafik canavarı mı demeli bir kaç kadeh yuvarlamıştı galiba, arabadan indi kendi otomobilinin arkasına baktı ve bana seslendi :
Should've called the police, shouldn't I?
Polisi aramalı mıydım?
Look, I know I should have called first but I just needed to see you. Tell you how much I missed you.
Bak, ilk önce aramalıydım biliyorum, ama seni bir an önce görmeye, ve ne kadar özlediğimi söylemeye ihtiyacım vardı.
You should've called me. I would have...
Beni aramalıydın.
- I'm on my way out. You should've called.
Dışarı çıkıyorum.
Man, I knew I never should've even called you.
Dostum, seni hiç çağırmamam gerektiğini biliyordum.
I'm the one who should've called the police.
Polis çağırması gereken biri varsa o da benim.
You should've called me. I would've sent the money.
Bana telefon etmeliydin, Sana para gÖnderirdim,
Well, Morgan called and told me that there'd been an accident at the base and that you'd been hurt really badly and that I should drop whatever I was doing and come out here.
Üstte korkunç bir kaza olduğuna ve senin yaralandığına dair Morgan'dan bir haber aldım. Öyle ısrar etti ki, işlerim olduğu halde ben de geldim.
Maybe I should've called first?
Belki de önce aramalıydım?
I guess you should've called.
Araman gerekirdi.
I have been 42 year at the bar and were I called to defend these people, I promise you, I should be confounded.
42 yıldır barodayım ve eğer bu insanları savunmaya çağrılsaydım kafam çok karışırdı.
Anyway, he's drinking at the bar, so I don't think a whole great deal of it, but then Mrs. Mohra, she heard about the homicides down here and thought I should call it in, so I called it in.
- Her neyse barda içiyordu pek anlam veremedim, ama sonra Bayan Mohra bu civardaki cinayetleri duydu ve sizi arayıp durumu bildirmemi söyledi. Böylece ben de aradım.
I don't have it, you should've called first.
İnsan gelmeden önce bir arar.
Uh, I just called t-to say that I had a great time... and you should call me tomorrow, or in, uh, t-two days, uh, whatever.
Sadece harika zaman geçirdim demek için aradım... ve beni yarın aramalısın, yada iki gün sonra, herneyse.
I should've called you, but this case- -
Sizi aramam gerekirdi, ama bu dava...
I should've called.
Aramalıydım.
And Mrs. Martin said as I was so fond of it it should be called "my" cow.
Ve Bayan Martin ben ona çok bağlı olduğum için ona "benim" ineğim diyordu.
I should've called.
Aramam gerekirdi.
And I knew that I should've called the Psych consult down to clear him.
Ve ameliyata sokmamak için Psikiyatri danışmanını aramam gerekiyordu.
I should've called the police that night but I was weak.
O gece polisi aramalıydım ama metanetsizdim.
Forgive me. I've called you out, and you should have been resting.
Kusura bakma, seni çağırdım ama dinlenmen gerekiyordu.
I should've called her an actress.
Ona aktris demeliydim.
- I should've called.
- Aramam gerekirdi.
I know I should've called first. But I...
Önce aramam gerekirdi, biliyorum.
Some old girlfriend of yours called last night and told me I should steer clear.
Eksi kız arkadaşlarından biri beni aradı ve senden uzak durmamı söyledi.
"I should've called in sick." "The tube wouldn't go in."
"Hastalık başladığı zaman aranmalıydı." "Tüp içeri girmiyor."
- I know I should've called.
Önce aramam gerekirdi.
I should have called sooner to pay my respects, but now I've taken over Lord Cumnor's land agency, I shall be moving to Hollingford.
Daha önceden uğrayıp saygılarımı iletmeliydim ama artık Lord Cumnor'ın topraklarının işini devraldım ve Hollingford'a taşınacağım.
I should've written or called.
Yazmalı ya da aramalıydım.
I should've called in sick.
Hasta olup işe gelmemeliydim.
I know I should've called first, but I need to talk to you.
- Önce aramam gerekirdi, biliyorum. Ama sizinle konuşmalıyım.
i should've told you 70
i should've listened to you 31
i should've 99
i should've seen it coming 18
i should've known 138
i should've been there 32
i should've known better 40
i should've said something 19
i should've seen this coming 19
called 487
i should've listened to you 31
i should've 99
i should've seen it coming 18
i should've known 138
i should've been there 32
i should've known better 40
i should've said something 19
i should've seen this coming 19
called 487
called it 35
called me 28
called friends 21
called it in 23
i shouldn't have said that 115
i should have seen it coming 28
i should have known 261
i should have known better 55
i shouldn't have asked 40
i should have said 28
called me 28
called friends 21
called it in 23
i shouldn't have said that 115
i should have seen it coming 28
i should have known 261
i should have known better 55
i shouldn't have asked 40
i should have said 28
i should go 978
i shouldn't have told you 34
i shouldn't 226
i should tell you 63
i should have 182
i shouldn't have done that 93
i should be 61
i should 558
i should go home 40
i should be dead 16
i shouldn't have told you 34
i shouldn't 226
i should tell you 63
i should have 182
i shouldn't have done that 93
i should be 61
i should 558
i should go home 40
i should be dead 16