Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / I shouldn't have asked

I shouldn't have asked перевод на турецкий

137 параллельный перевод
I shouldn't have asked you.
Size gelmemeliydim.
I shouldn't have asked it of you.
Senden bunu istememeliydim.
I shouldn't have asked.
Sormamam gerekirdi.
I shouldn't have asked you to buy it.
Senden almanı istememeliydim.
I never should've taken this job. You shouldn't have asked me.
Teklif etmemeliydin.
I shouldn't even have asked.
Hiç sormamalıydım.
Well, I really shouldn't have asked, but... I'll do anything I can for you, Father.
Aslında sormamalıyım ama... Yapabilecğim bir şey olursa yaparım Peder.
I shouldn't have asked you to kill him.
İstediğin her şeyi yaparım.
I shouldn't have asked you.
Bunu senden istememeliydim.
I shouldn't have asked you to come.
Gelmeni istememeliydim.
I shouldn't have asked you to go against your true calling :
Gerçek mesleğinden uzaklaştırmamalıymışım seni.
I'm sorry, I shouldn't have asked.
Üzgünüm bunu istememeliydim.
I shouldn't have asked.
Sormamalıydım.
I shouldn't have asked. Do you care about?
Meraklı diyeceksin ama bir şeyi merak ediyorum.
I'm sorry, I shouldn't have asked that.
Affedersin, hiç sormamalıydım.
But I shouldn't have asked Lord Okubo for help.
Ama Lord Okubo'dan yardım istememeliydim.
I shouldn't have asked you to do it.
Senden bunu yapmanı istememeliydim.
I mean, I shouldn't have asked you.
Yani, sana sormamalıydım.
I shouldn't have asked him to go in there, that's all.
Oraya gitmesini istememeliydim. Hepsi bu.
I shouldn't have asked you.
Sana sormamalıydım.
- I shouldn't have asked you.
- Size sormamalıydım.
I shouldn't have asked you to come.
Sana fikrini sormadım.
Perhaps I shouldn't have asked.
Belki de bunu sormasam iyi olacaktı.
I'm sorry, maybe I shouldn't have asked you to visit.
Üzgünüm, sanırım senden ziyarete gelmeni istemekle hata ettim.
I shouldn't have asked.
Bunu sormamalıydım.
- I shouldn't have asked you that.
- Üzgünüm, bunu istememeliydim.
I shouldn't have asked you to come.
Gelmeni istememeliydim..
No, no, I shouldn't have asked.
Hayır, hayır, sormamalıydım.
We just met. I shouldn't have asked, and...
Biz henüz yeni karşılaştık.
I'm sorry I shouldn't have asked
Özür dilerim, bunu istememeliydim.
I shouldn't have asked you here to suffer!
Seni buraya ıstırap çekmen için çağırmamalıydım.
He asked me what was wrong, and I shouldn't have said anything.
Bana ne olduğunu sordu. Bir şey söylememeliydim.
- I'm sorry, I shouldn't have asked.
- Affedersiniz, sormamalıydım.
I asked him for a cup of coffee, but maybe I shouldn't have let him in
Kahve içmeye ben davet ettim doğru mu ettim bilmiyorum ama.
I shouldn't have asked you to come down here.
Buraya gelmeni sormamam lazımdı.
You're new. I shouldn't have asked you.
Senin gibi bir çaylağı göndermek...
I shouldn't have asked.
Hiç sormamalıydım.
Sorry, I shouldn't have asked for money.
Üzgünüm, ben parayı sormak istememiştim.
I shouldn't have asked you to come here!
Bir hata yaptım. Buraya gelmeni istememeliydim.
I shouldn't have asked you to come.
Seni çağırmamalıydım.
I told you we shouldn't have asked her.
Ona sormayalım demiştim sana.
Maybe I shouldn't have asked so much.
Belki de bu kadar soru sormamalıyım.
I knew I shouldn't have asked him to do it a second time. Jesus.
İkinci kez istememem lazımdı, biliyordum.
You're right. I shouldn't have asked.
Haklışmışsın, sormamalıymışım.
I shouldn't have asked you. I shouldn't have... You know what?
Gel buraya, gel buraya.
I shouldn't have asked you
Senden istememeliydim.
All right, um, your sister gave me the diary... and she asked me to pretend... that Kate had talked to me, which is not her fault... because I shouldn't have done it in the first place, okay?
Kardeşin bana, günlüğü verdi ve Kate'le konuşuyormuş gibi yapmamı söyledi. Bu onun hatası değildi. En başta ben yapmamalıydım, tamam mı?
Forget it. I shouldn't have asked.
Boş ver, sormamam gerekirdi.
A couple weeks ago, i shouldn't have asked you out.
Birkaç hafta önce, sana çıkma teklif etmemeliydim.
I'm sorry. I shouldn't have asked you out.
Üzgünüm. Sana bunu sormamalıydım.
I shouldn't have asked anything about little Davey.
Davey hakkında birşey sormamalıydım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]