Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / I told her that

I told her that перевод на турецкий

2,838 параллельный перевод
I told her that she shouldn't listen, didn't I?
Ona zaten dinlememesi gerektiğini söyledim, değil mi?
I told her that I couldn't and we argued for a bit, but she was so drunk.
Ona bunu yapamayacağımı söyledim ve bir süre tartıştık ama çok sarhoştu.
I told her that Donna had gotten between us.
Donna'nın aramıza girdiğini söyledim ona.
I told her that I was dating this guy, but I was having some seriously hot fantasies about her and needed to know if she felt the same way.
Ona bir çocukla çıktığımı ama onunla ilgili inanılmaz ateşli fantezilerim olduğunu ve eğer o da öyle hissediyorsa bilmem gerektiğini yazdım.
Well, I told her that if she handed over those videos, Wilden and his cronies would be watching you change into a bikini on a loop.
Ona eğer videoları teslim ederse Wilden ve arkadaşlarının bikinini değiştirmeni sürekli izleyeceklerini.
I told her that if she comes today, I will take it as a yes.
Ona eğer bugün gelirse, teklifimi kabul etmiş olacağını söyledim.
She told me that I should Skype her whenever I have a brilliant idea, and I just had a flurry of them.
Bana aklıma bir fikir geldiğinde onunla Skype üzerinden görüşmemi istedi. Az önce aklıma bir sürü fikir geldi.
The wife of the state's attorney, Alicia Florrick, asked me into her office and told me if I changed this report and exonerated her husband, that she would sign it, too.
Eyalet Savcısının eşi Alicia Florrick, ofisine gitmemi istedi ve benden bu raporu değiştirmemi ve eşini muaf tutmamı istedi,... ancak o zaman imzalayabileceğini ifade etti.
Alicia Florrick asked me into her office and told me if I changed this report and exonerated her husband that she would...
Alicia Florrick beni ofisine davet etti eşini muaf tutmamı ve raporu değiştirmemi istedi.
I went back and... a neighbour told me that they'd, er, taken her somewhere safe.
Geri döndüm ve bir komşuları bana onu güvenli bir yere götürdüklerini söyledi.
I told her I was going to Max, that she was on her own.
Ona Max'a söyleyeceğimi, bu işte kendi başına olduğunu söyledim.
She said that if I went to Max and told him what I'd seen, that she'd go to him and tell him that I was the one that let her off the first time.
Max'a gördüklerimi söylersem ona gidip ilk başta kullanmama izin verenin ben olduğumu söyleyeceğini söyledi.
So this Barbra told me that if I kept her secret, she would keep mine. She thought we were even.
Bu Barbra bana sırrını tutarsam benim sırrımı tutacağını söyledi.
I-I-I just told you that Gary forced her to giving custody again will be up to the judge, Rusty.
Sana onu Gary zorladı dedim- - Velayetini annene geri verme konusunda mahkeme karar verecek Rusty.
I do not know what you've been told and that it is not true.
Sana ne söylendi bilmiyorum ama her neyse doğru değil.
I told her last week that, uh, we'd do a ladies night.
Geçen hafta ona hanımlar gecesi yapalım demiştim.
Just like I remember the first time he made me take my clothes off and how hard he kicked me when I didn't act like I liked it or how his breath smelled like cigarettes, how I could've gotten away a bunch of times, but every time I made it outside, I could hear his voice inside my head... that they didn't want me, that I was dead to them, and that the only reason I finally ran away was because he told me that he was gonna take another girl... because I was too old and used up
Tıpkı bana ilk kez kıyafetlerimi çıkarttırdığı anı ve hoşuma gitmiş gibi yapmadığım zaman beni nasıl tekmelediğini ya da nefesinin nasıl sigara koktuğunu defalarca kaçabilecek olduğum hâlde dışarı çıkmayı her başarışımda kafamda onun ailemin beni istemediğini benim onlar için öldüğümü söyleyen sesinin yankılandığını en sonunda kaçmış olmamın tek sebebininse bana ben artık çok büyümüş, kullanılmış ve iğrenç olduğum için başka bir kızı kaçıracağını söylemiş olduğunu hatırlıyor olmam gibi.
- No. He just told me that I should tell Madame de L'Oradore everything I know about the cave.
Bana sadece Madam de L'Oradore'a mağarayla ilgili bildiğim her şeyi anlatmamı söyledi.
Told her that I could negotiate the peaceful surrender of all personnel.
Herkesin barış içinde teslim olması için sizinle konuşacağımı söyledim.
- And I already told NCIS everything that I know last week.
- Ayrıca NCIS'e geçen hafta bildiğim her şeyi söylemiştim.
Yeah, I also talked to Victoria Dearing and told her that Cole is looking for her ex.
Victoria Dearing'le de konuştum. Cole'un eski kocasını aradığını söyledim.
I told her, daddy, but she keeps telling me that I should go with her, to Germany...
Ona söyledim, baba ama benimle Almanya'ya gelmelisin diyip duruyor.
Well, I know I told you that I could do this myself, but I got to thinking that every race car driver has a pit crew, and this is yours.
Sana kendi başıma yapabileceğimi söylemiştim ama her yarışçının bir pit ekibi olmalı ve onlar senin pit ekibin.
He told me that everything I needed to know about life could be learned through cricket.
Hayat hakkında öğrenmem gereken her şeyi kriketten öğrenebileceğimi söylerdi.
I told security to give her the boot, and that was that.
Güvenliğe onu atmalarını söyledim, ve o kadar.
I don't know what lies he told you, but you would do well to remember that there are three sides to every story.
Sana ne yalanlar söyledi bilmiyorum ama her hikâyenin 3 tarafı olduğunu hatırlasan iyi edersin.
What if I told you that I consume knowledge like no one you've ever met, and I've actually passed the bar.
Peki ya sana daha önce kiç kimsede görmediğin şekilde bütün her şeyi bildiğimi ve gerçekten de sınavı geçtiğimi söylersem.
Okay, but that doesn't change the fact that I've told you everything I know.
Bu sana bildiğim her şeyi anlattığım gerçeğini değiştirmiyor. Ne olmuş bu arada?
Do you want me to repeat everything I told you? No, that won't be necessary.
- Söylediğim her şeyi tekrarlamamı ister misin?
- Yes. You don't think that's gonna come as a surprise after I told her I loved her?
Onu sevdiğimi söyledikten sonra ayrılmama şok olmaz mı?
I told you that she's seeing her first love again.
İlk aşkıyla görüştüğünü sana daha önce anlatmıştım.
But not as awkward as it was when I told Jenna that I loved her.
Ama Jenna'ya aşık olduğumu söylediğim zaman ki kadar tuhaf değil.
I told her about Maggie, and she said that she'd... She'd handle it.
Ona Maggie'yi anlattım ve bana dedi ki halledeceğini söyledi.
But I told them everything that we agreed on.
Ama onlara anlaştığımız gibi her şeyi anlattım.
I mean, how could she do that, unless Malcolm told her where to go? Malcolm and I know each other. So?
Yani, Malcolm nereye gideceğini söylemediyse bunu nasıl yapar? Malcolm'la birbirimizi tanıyoruz.
But I still told her that we should go watch it if we run into each other again.
Yine de ona, tekrar karşılaşırsak beraber gidelim dedim.
I told you that I will "run" into her no matter what.
Ne olursa olsun sana, o kızla "karşılaşacağımı" söylemiştim.
I told her to leave her note under that sign.
Bu tabelanın altına notunu bırakmasını söyledim.
I just talked to a colleague over at Bellevue who told me that your friend there, Molly Benedict, has had her fair share of psychiatric care over the past decade.
Bellevue'deki meslektaşımla az önce konuştum ve bana Molly Benedict'in on yıl önce psikiyatrik tedavi aldığını söyledi.
I told Kevin that I'd sent her elsewhere, to San Francisco.
Kevin'e onu San Fransisko'da bir yerlere gönderdiğimi söyledim.
- Why don't you just call Jen and ask her what she was talking about when she told you that PJ had some scandalous secret.
Neden Jen'i arayıp, PJ'in skandal sırrı derken ne demek istediğini sormuyorsun?
So I told her, "You go out, and you find somebody " that'll make you happy.
Ben de ona dışarı çıkıp onu mutlu edecek başka birisini söyledim.
Well, gosh, that's wonderful. And then Louis went and told her that I was gonna break up with her. Yeah.
Hadi ya, mükemmel.
I mean, everything that he had told us, everything that had happened to us previously and had happened to us that night..
Bizim söylediğimiz her şey önceden başımıza gelen her şey o gece olanlar ;
I told him I could put up with anything for three months, but this shirt is too hideous, especially now that I'm going to be... his wife!
Ona 3 ay boyunca her şeye katlanabileceğimi söyledim ama bu tişört çok çirkin, özellikle de onun eşi olacağımı düşünürsek!
I told my friend Joy that I had a great guy to fix her up with, but, really, I have no one.
Arkadaşım Joy'a onun için harika bir adam ayarladığımı söyledim, Ama aslında, kimseyi bulamadım.
I told her I shouldn't, that it was private between the two of you.
Ona yapamayacağımı söyledim, bu ikiniz arasında özel bir şey.
It's very disconcerting to discover that the person with whom you share your home, your bed and your heart has been lying to you so convincingly, and I would be a fool not to consider all the things that you have told me were lies.
Evini, yatağını ve kalbini paylaştığın kişinin bu kadar inandırıcı yalan söylemesi o kadar rahatsız edicidir ki şimdiye dek bana söylemiş olduğun her şeyin yalan olduğunu düşünmemek aptallık olurdu.
The last night we spent together, I told Alison that I'd meet her in New York.
Birlikte geçirdiğimiz son gecede Alison'a onunla New York'ta görüşeceğimizi söyledim.
Told her who I was late for Sunday dinner with, and said I would ask the bunch of you to make sure that justice was served.
Pazar yemeğine geç kaldığımı adaletin yerini bulduğundan emin olmanı sağlamak için bir kaç soru sordum.
Yeah. I, uh, told her that I was fighting the custody modification.
Ona velayet için uğraştığımı söyledim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]