I told him to перевод на турецкий
5,331 параллельный перевод
I told him to step down as the head.
Ona liderliği bırakmasını söyledim.
Aaron told me that they'd offered him a deal, and he finally just said that he would take it if I told him to, and I say- - I came real close to saying, "Take it."
Aaron, bir anlaşma teklif ettiklerini söylemişti. Eğer ben istersem kabul edeceğini söylemişti. Kabul et demeye çok yaklaşmıştım.
I told him to honk because I wasn't sure if I was ready for the streams to cross just yet.
Korna çalmasını ben söyledim, çünkü sizin karşılaşmanıza henüz hazır değilim.
Well, Conway made it, but I'm pretty sure I told him to.
Conway yaptı ama ona yapmasını söylediğimden eminim.
Shut up! I told him to choose between Shado and Sara. I acted rashly ;
- Kapa çeneni!
I told him to take care of you when this happened.
Kaza olduğunda ona, seninle ilgileneceğimi söylemiştim.
I told him to read your diary.
Ona, senin günlüğünü okumasını söyledim.
I told him to leave, Mr. McNamara.
Ona ayrılması gerektiğini söylüyordum, Bay McNamara.
I told him to stop.
Ona durmasını söyledim.
I told him to drop dead... and that's the last time I saw him.
- Ona "geber" dedim ve bu onu son görüşümdü.
Since I knew you were coming over, I told him to scram.
- Senin geleceğini öğrenince ortalıktan toz olmasını söyledim.
Why do you think I told him to come to your place?
Boşuna sizin eve gelmesini söylemedim ben.
And I told him to get lost.
Ben de toz ol dedim.
I saw Lavon and A.B. secretly smooching, even though they're supposed to be broken up, so I called Dash and told him the A.B.-Joel affair was probably faked to throw us off the trail of the merger,
Lavon ve A.B.'yi öpüşürken gördüm, sözde ayrılmışlardı. Ben de Dash'i arayıp bu A.B. - Joel olayının birleşmeyi örtbas etmek için olabileceğini söyledim.
I don't know what he was going to do with that database, but I heard from a friend of his that Aaron had told him that he was going to analyze the data for evidence of corporate funding of climate change research
Veritabanıyla ne yapacaktı bilmiyorum. Fakat Aaron'ın bir arkadaşının anlattığı kadarıyla, verileri analiz edecekti. Böylece şirketlerin fon sağladığı taraflı araştırmaların İklim Değişimi konusunda çarpık sonuçlar çıkardığına dair kanıtlar elde edecekti.
I basically told him to go.
Buralardan biraz uzaklaşmasını söyledim.
I told you to keep an eye on him.
Gözlerini ondan ayırma demiştim.
Well, I had the janitor hang it up, but I told him where to put it.
Şey, hademeye astırdım, ama asacağı yeri söyledim.
I know he came to you. I know you told him about that hospital.
Sana geldiğini ve ona hastaneden bahsettiğini biliyorum.
I told you to set the law on him!
Tutuklatmanı söylemiştim.
Set off your car alarm to draw me outside, as I imagine you told him to do.
- Senin yapmasını söylediğin gibi beni dışarı çekmek için araba alarmını çaldırdı.
Were you not listening just now when I told you I went to see him, told him what would happen if he ever came back?
Adamla konuştuğumu ve bir daha gelirse ne olacağını anlattığımı söylerken dinlemiyor muydun?
I told him they'd be taken care of, but, uh, they want to hear it from you.
İlgilenileceğini söyledim ama bunu senden duymak istiyorlar.
I told you to stay away from him.
Sana ondan uzak dur dedim.
- OK, so I was talking to this guy and he was attractive right? I guess, and things got dull so I told him about Mickey.
Şu çocukla konuşuyordum, çekici biriydi ve sıkıldığımızda ona Mickey'den bahsettim.
- I didn't tell him what you told me to say.
Ona söylememi istediklerini söylemedim. Ne?
One of the first things I told him... and I think we have agreed on, that words are not going to be enough.
Ona ilk söylediğim şeylerden biri de sözlerin yetersiz kalacağında karar kıldığımızdı.
But I called up the Dean of the history department anyway, and I told him I was, and he's coming here to interview me today. - Great. So, what's the problem?
Dr. Foster.
I told him not to.
Yapmamasını söylemiştim.
You cannot expect me to sit down with a complete stranger. A... A man, no less and tell him the things that I have told you.
Benden bir yabancıyla, bir adamla oturup sana anlattıklarımı anlatmamı bekleyemezsin.
I told him flat out that I don't want the job, and that you are the candidate I wanted to put forward.
Ona hemen bu işi istemediğimi söyledim,... ve öne çıkarmak istediğim adayın sen olduğunu söyledim.
I don't know what Major Hewlett told you or what was said to him, but the fault with this lies with- -
Binbaşı Hewlett'ın size ne dediğini veya ona ne söylediğinizi bilmiyorum ama asıl suç...
I called up the overnight delivery guy, told him I work for the FBI- - white lie- - asked him to describe the person who signed for the tickets.
O geceki postacı adamı aradım ona FBI için çalıştığıma dair beyaz bir yalan söyledim..... biletleri kimin imzaladığını tarif etmesini istedim. - Barmen.
I told her that Jimmy might come for you, and she vowed to keep you away from him at any cost.
... o da ne pahasına olursa olsun seni korumaya yemin etti.
- Oh, yeah, and I told him that he'd never be able to afford you.
- Evet, ben de ona hakkınızı asla ödeyemeyeğimi söyledim.
I told him not to forget us.
Ona bizi unutmamasını söyledim.
I told him I thought your work was fantastic, and he wants to sit down with you.
Senin harika işler çıkardığını söylemiştim ve seninle görüşmek istiyor.
What about what your granddaughter deserves after I did exactly what you told me to do, which was to be patient and kind and loving and open and try to stand by him through everything?
Ya torununun hak ettikleri? Bana söylediklerini aynen yaptıktan sonra hoşgörülü, nazik, sevgi dolu ve açık olup her şeyde arkasında durmaya çalışmadım mı?
This time I told him I actually need to look him in the eye.
Bu sefer onunla yüz yüze görüşmem gerektiğini söyledim.
He confessed to telling Julian that Ella figured it all out and Julian told him that he would take care of her. So, I guess the "Fab Five"
Evet, Julian'a itiraf ettiğini ve Julian'ında Ella'ya karşı ona arka çıkacağını itiraf etmiş.
Mom told me not to, but I... Did it anyway. And I saw him.
Annem inmememi söylemişti ama yine de indim ve onu gördüm.
Bobby was knocking them back, so I told him not to.
Bobby onları yuvarlıyordu, ben de yapmamasını söyledim.
I told Cameron to cut him off.
Cameron'a onu mirastan mahrum etmesini söyledim.
I knew Alfred had designs on Oona, so I followed him to the barn and told him to leave her alone.
Alfred'in Oona'yla ilgili planları olduğu biliyordum bu yüzden çiftliğe kadar peşinden gidip onu rahat bırakmasını söyledim.
They told him to call 911.
911 i aramalarını söylemiş.
He asked to borrow my squat belt, I told him no,
Squat kemerimi alıp, alamayacağını sordu, ona hatır dedim.
I told him I don't want nothin'to do with him.
Onunla bir işim olmayacağını söyledim ona.
I told you to keep an eye on him in case his memory came back.
Ben bir göz tutmak için söyledim Onu durumda onun hafızası geri geldi.
Because he threatened to kill me when I told him that he can't marry my sister.
Kardeşimle evlenemeyeceğini söylediğimde beni öldürmekle tehdit ettiği için.
I told the manager we were taking him back to New York.
Ben biz Yöneticisi söyledi New York'a geri alıyoruz.
I should've just told him to buzz off. No.
Ona yaylanmasını söylemeliydim.
i told him to stop 23
i told you 7735
i told you yesterday 20
i told you so 405
i told you before 196
i told you that in confidence 28
i told you everything i know 35
i told you to shut up 41
i told you to stay in the car 34
i told you about it 24
i told you 7735
i told you yesterday 20
i told you so 405
i told you before 196
i told you that in confidence 28
i told you everything i know 35
i told you to shut up 41
i told you to stay in the car 34
i told you about it 24
i told you already 105
i told you i would 20
i told you the truth 55
i told you to go 23
i told you a thousand times 24
i told you no 25
i told you to stop 35
i told you not to do that 20
i told you everything 52
i told you guys 40
i told you i would 20
i told you the truth 55
i told you to go 23
i told you a thousand times 24
i told you no 25
i told you to stop 35
i told you not to do that 20
i told you everything 52
i told you guys 40