In one перевод на турецкий
110,023 параллельный перевод
An entire city can be destroyed in one day.
Koca şehir bir gün içinde yok oluyor.
I tore through it in one sitting.
Bir oturuşta fırlatıp atmıştım.
One of the antimatter transducer feeds was compromised by an impairment in one of the particle accelerators.
Antimadde transformatörlerinden biri, parçacık hızlandırıcıyı riske atıyormuş.
Hm. There's an impairment in one of the particle accelerators.
Parçacık hızlandırıcıların birinde,... bozulma var.
He said one of the antimatter transducer feeds has been compromised by an impairment in one of the particle accelerators.
Antimadde transformatörlerinden birinin bozuk bir tanecik hızlandırıcıyı, riske attığını söylüyor.
One of the antimatter transducer feeds was compromised by an impairment in one of the particle accelerators.
Antimadde transformatörü... parçacık hızlandırıcıyı riske atıyormuş.
I was in one of my memories. Although it was more like a dream.
Anılarımdan birini yaşıyordum daha çok bir rüya gibiydi.
They could take out the entire rebel leadership in one shot.
Tüm isyancı liderlerini tek seferde ortadan kaldırabilirer.
Let me go back in one more time, then you can try.
Bir kez daha tekrar edeyim, ardından deneyebilirsin.
To land this ship in one piece, calculating the re-entry trajectory has to be perfect, deploying the thrusters has to be perfect, the burn rate has to be perfect.
Bu gemiyi sağ salim indirebilmek için yeniden yörüngeye giriş, hesaplaması mükemmel olmalı. İdare devrelerinin devreye sokulması mükemmel olmalı. Yanma oranı mükemmel olmalı.
Just revel in your majesty for one fucking second.
Sadece ihtişamla eğlenin Lanet saniye için.
You're the only one who cares for me in this house.
Bu evde beni umursayan tek kişi sensin.
There's only one person in this world who has the right to address Vincent as'buddy'.
Dostum Vincet'ın dünyadaki tek doğru adresi sensin.
Dad, don't you say this even in your sleep, that one should always have some dignity!
Baba sen hep demez misin, uyurken bile insanda haysiyet olması gerek diye.
Yeah, me too, because in that one,
Evet ben de.
Because I just wanted to look in your eyes one more time before we do this.
Çünkü bu işi yapmadan önce son kez gözlerinin içine bakmak istedim.
There's a congressman in Maryland. That's one of the states that didn't request the troops. But wait.
Maryland'de bir kongre üyesi var, o da asker istemeyen eyaletlerden biri.
It's a pox that spreads like a plague and whispers in men's ears, "Rise up!" "For no one loves the King!" "Rise up and spread this poison."
Bu, erkeklerin kulağına, "Kimsenin sevmediği Krala karşı ayaklanın!" diye fısıldayan bir veba gibi yayılan hastalık.
And if I have to hear about his years in exile one more time I think that I will choke him with the pheasant legs he has such a taste for.
Bir daha sürgünde geçen yıllarını dinlemek zorunda kalırsam onu kuş bacağı gibi bacaklarıyla boğmak zorunda kalacağım sanırım.
Dear wife. I had imagined I would write of triumph on my Progress, my impressions of my country and my countrymen, but one week out of London, there's a blade stuck in my flesh by a York named Francis Lovell.
Sevgili eşim sana yolculuğumdan, ülke izlenimimden ve hemşehrilerimden bahsetmenin hayalini kurmuştum ama Londradan ayrılışımın birinci haftasında Francis Lovell isimli bir Yorklu tarafından saldırıya uğradım.
I'm here as an investor in New York State meeting with one its finest representatives.
New York'a yatırım yapmış biri olarak değerli temsilcisiyle görüşmeye geldim.
I haven't heard that one in quite awhile.
- Uzun bir süredir onunla ilgili herhangi bir haber duymamıştım.
And the broken vending machine in Bechet that gives two-for-one sodas?
Bechet'deki tek parasına iki içecek veren bozuk otomat var ya...
Sadly, however, in London, it was the middle of the day and no one had been using James's door.
Maalesef Londra'da gün ortasıydı. Kimse James'in kapısını kullanmıyordu.
If one person in a hundred gets a free gy...
Yüz kişiden bir kişi serbestçe geldiyse...
In testing, I fired a 7.62 round at that hull, and all it left was a mark like that one.
Testte, o gövdede 7.62 tur attı, Ve bıraktığı tek şey bir işaretti.
So that one will work in the wet, will it?
Böylece ıslaklıkla çalışacak, değil mi?
The Buick Riviera, they had one of those in there.
Buick Riviera'sında, orada olanlardan biri vardı.
In three, two, one... begin!
Üç, iki, bir... Başlayın!
I am now down to one turbo charger, but I'm back in the race.
Şimdi bir turbo şarj cihazına indim Ama ben yarışa geri döndüm.
No-one can work out what fault it had that caused it to be on the lorry in the first place.
Hiç kimse hangi hatanın olduğunu çözemez Neden oldu Kamyonda olmak Ilk etapta.
And at that rate... that's a 34 % increase in just one year.
Ve o oranda... Bu % 34'lük bir artış Sadece bir yıl içinde.
- Shall I tell you something interesting about the wood, or one of the woods you can have in this?
- Evet, Hammond. - Sana bir şey söyleyeyim mi Ahşap hakkında ilginç, Ya da ormandan birinde sahip olabilirsiniz?
Because James's car was the only one that spoke German, he set the satnav.
Çünkü James'in arabası Sadece biriydi Bu Almanca konuştu, Satnav'ı kurdu.
Richard Hammond, begin in three, two, one.
Richard Hammond, üç, iki, bir başlamak üzere.
James may, you may begin in three, two, one.
James May, başlayabilirsin Üç, iki, bir.
You know, if there's one thing that being caught in this time loop has taught me, besides French, that is, it's that you can't stay stuck in the bad moments.
Bu döngünün, 453 00 : 21 : 04,800 - - 00 : 21 : 06,600... bana öğrettiği şey,... Fransızca dışında,... kötü anlara... takılı kalamadığın
Okay, check your weapons. I need one body in that hall drawing fire. The rest of us are gonna circle around and outflank them.
Pekala, silahlarınızı kontrol edin, ateş etmek için birine ihtiyacım var geri kalanlar etraflarını sarıp üstünlük sağlayacak, sürpriz yapalım.
And I saved your life back in that station. You owe me one. We're even.
Ben de istasyonda senin hayatını kurtardım, ödeştik.
There is now only one operating Blink Drive in existence, and it is safe here in the past.
Var oluşta bildiğimiz tek bir çalışan disk var... ve geçmişte buradayken güvenli.
So one of us has a traitor in their ranks.
Yani aramızda bir hain var.
Is this another one of the measures the Android put in place before you took over?
Android'i ele geçirmeden önce aldığınız bir başka önlem mi bu?
The only other person in the galaxy who could've accessed that box was Tabor. He's the one who cleaned it out.
O kutuya ulaşabilecek tek kişi Tabor kutuyu boşaltan o idi.
No one wants to see Temiken fall.
Hiç kimse Temiken'in kaybedilmesini istemiyor.
Send a cruiser to the miners in the Nakana asteroid field. Find the ringleaders, choose one, and have them publicly executed.
Nakana asteroid kuşağındaki madencilere bir kruvazör gönderin elebaşlarını bulun, birini seçin ve herkesin önünde idam edin.
Remember that friend I mentioned, T.J.? The one on the station in the Mirzam system?
- Sana bir arkadaşımdan bahsetmiştim Mirzam sistemindeki istasyondan T.J.
He's the one in charge.
Yetki onda.
Rumor has it you're the one in charge here...
Dedikoduya göre buradaki yetkili kişi senmişsin.
No one in or out.
Kimse giremez veya çıkamaz.
- What's that? It's one of the things Future Five warned The Android about while she was time-jumping...
Gelecekteki Beş'in, Android zamanda geri dönmeden önce söylediklerinden bir tanesi.
No one said you had to weigh in.
Kimse senin onaylamanı istemedi.
in one hour 54
in one day 33
in one piece 22
in one week 25
in one minute 18
in one year 18
in one month 18
in one night 32
ones 44
one day at a time 90
in one day 33
in one piece 22
in one week 25
in one minute 18
in one year 18
in one month 18
in one night 32
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more round 22
one more drink 18
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one second 1230
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more round 22
one more drink 18
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one point 33
one game 29
one's missing 20
one by friend 20
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one point 33
one game 29
one's missing 20
one by friend 20