Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / Into this

Into this перевод на турецкий

27,467 параллельный перевод
Sorry I got us into this, Nick.
Başımızı belaya soktuğum için üzgünüm, Nick.
I can't believe I let you talk me into this.
Beni ikna ettiğine inanamıyorum.
The perfect way to ease der Fuhrer into this new century.
Fuhrer'i yeni yüzyıla getirmenin en güzel yolu.
We're doing what we came here to do, and we knew, going into this, that we couldn't fix everything, that we're not supposed to fix everything, and if we do, we could make it worse without even knowing.
Yapmak için geldiğimiz şeyi yapıyoruz ve bu işe girerken her şeyi düzeltemeyeceğimizi her şeyi düzeltmememiz gerektiğini biliyorduk. Eğer düzeltirsek farkında olmadan daha kötü hale getirebiliriz.
It's gonna go into this account... Etta Teasdale.
Etta Teasdale'in hesabına geçecek.
Or we'll be dragged into this good and proper and before... before you know it, they'll be saying I killed her.
Yoksa haliyle bu konunun içine sürükleneceğiz ve çok kısa süre içinde, benim öldürdüğümü söylüyor olacaklar.
Mom, don't dig too far into this, okay?
- Anne, fazla kendini kaptırma.
I'm sorry about dragging you into this, Sam.
Seni bu işe sürüklediğim için özür dilerim Sam.
These past few days, it has dawned on me how rash I've been, plunging into this marriage.
Şu son birkaç gün, bu evliliğe balıklama atlamakla ne kadar acele ettiğim kafama dank etti.
There's passengers on this flight who can't be allowed into this country.
Bu uçaktaki bazı yolcuların ülkeye girmesine izin veremezsiniz.
But we have poured everything we know, everything we care about, into this show.
Bildiğimiz ve değer verdiğimiz her şeyi bu programa döktük.
What's gotten into this shitty priest?
Bu göt rahibe ne oluyor?
What if the others on board aren't into this idea of us being intergalactic cops?
Peki ya gemideki diğer kişiler galaksiler arası polisler olmamız fikrini sevmezlerse?
But then suddenly, I bumped into this fool.
Ama sonra birden bire o çıktı karşıma.
You're really gonna let Johnson just walk into this?
Johnson'ın bu tuzağa düşmesine göz mü yumacaksın?
Somebody saw us looking into this and they shut us down.
Birisi baktığımızı görüp bizi engelledi.
Just in case we can't, have I thanked you lately for dragging me into this adventure?
Yapamazsak diye diyorum beni bu maceraya sürüklediğin için teşekkür etmişmiydim sana?
Do we really want to bring a child into this mess?
Bu pisliğe çocuk getirmek istiyor muyuz?
A corrupt system that was put into place by this man, who has the audacity to put himself back into the position that he brought so much shame and dishonor to.
Utanç verip leke sürdüğü pozisyona tekrar gelme yüzsüzlüğünü yapan bu adamın neden olduğu yozlaşmış sistem.
This city tore my love from me, so I'm plunging it into insanity.
Bu şehir aşkımı kollarımdan çekti aldı. Bu yüzden bu şehre cinnet geçirteceğim.
Tomorrow we'll look into what this all means.
- Yarın gerçekten neler oluyor düşünürüz.
- What? Turning innocent people into meta-humans, worshipping this Savitar?
- Masum insanları, Savitar'a tapan metalara çeviriyorsun.
This is moments before you first met her, literally ran into her.
Bu anlar onunla tanışmadan önceki anların daha doğrusu karşılaşmadan önceki.
Ah, look. You can disco a bad guy into confessing. This isn't a game ;
Diskoda olduğuna kandırıp konuşturabilirsiniz insanları.
How does Body Bags 4 figure into all this?
- Ceset Torbası 4'ün konuyla ne alakası var?
Well, I may have turned the bunker upside down looking for any reference whatsoever to the British Men of Letters, and all I found was this letter tucked into an old ledger, uh, from the "London Chapterhouse."
Sığınağın altını üstüne getirdim İngiliz Harflerin Adamları ile ilgili bir şeyler aradım. Tek bulduğun eski bir defterin arasında Londra Şubesi'nden geldiği yazılı bir mektup.
Get this - - I hacked into Marv's hard drive.
Şuna bak Marv'ın diskine eriştim.
This one burst into tears and ran away the second he delivered his message.
Mesajı iletir iletmez salya sümük ağlamaya başladı ve kaçtı.
I just, uh... just got into a little thing with this kid.
Ben, uh... çocuklar arasında olabilecek küçük bir şey.
So I'm just gonna leave this dollar bill here on the counter, and if it finds its way into your coin purse and the information mysteriously ends up in my locker so be it.
Bu parayı tezgahın üstüne bırakacağım para çantanın yolunu bulursa gizemli bilgi de dolabımdan çıkabilir. Oluversin işte.
That means it's up to us to turn this life into heaven on Earth.
Bunun anlamı, dünyada hayatımızı cennete çevirmek bize bağlı.
This shouldn't be that hard considering you married into the family.
Aileden biriyle evli olduğundan pek zor olmasa gerek.
No, you come into my office and rehash this garbage?
Hayır, ofisime gelip bu çöpü tekrardan mı önüme koyuyorsun?
And now that we know this is the sort of thing Eli does, you have to wonder if he could be the one who keeps sneaking into our rooms.
Artık bunun Eli'ın yaptığı türden bir şey olduğunu öğrendiğimize göre odalarımıza gizlice giren kişinin o olabileceğini merak etmiyor musun?
Julian, you take one more step, I'm gonna take this shovel and I turn you into a popsicle.
Julian, bir adım daha atarsan, küreği alıp ve seni buzlu dondurma haline getireceğim.
There is this temple in Vietnam where just before the fall of Saigon, they melted all their gold into a single statue of Buddha.
Vietnamda bir tapınak Saigon yenilmeden hemen önce, büyük bir Buda heykelini eriterek altını aldılar.
- I haven't smoked anything. I'm not supposed to say this, but Garrett's been looking into it, he found stuff.
- Hiç bir şey içmedim. ama Gareet araştırıyordu ve bir şeyler buldu.
Well, regardless, we can't work with someone who's being investigated for computer fraud, who blatantly violated major legislation that went into effect this year.
Ne olursa olsun, bilişim suçu işlemekten yargılanan kanunları çiğneyen ve önümüzdeki yılı açıkça etkileyecek birisiyle çalışamayız.
All right, this woman who loves so hard and she tries so hard, and she just ends up pouring all of that love into you for years.
Sevdi mi yürekten seven, çabalayan bu kadın yıllar boyu bu sevgisini seninle harcadı.
We got a budget meeting in a week and a half, and this city's not gonna keep pouring money into an orchestra that doesn't play!
Bir buçuk hafta sonra bütçe toplantımız var ve şehir, çalmayan bir orkestraya daha fazla para vermeyecek.
Should you now not return the half-share of this successful mine into the custody of the child's trustees?
Şimdi bu başarılı madenin yarı payını çocuğun... vekillerine geri vermelisiniz.
Just this second, Tata came into view, boss.
Tata şimdi görüşüme girdi patron.
You need to get this 90-left right, or you'll crash into a cage full of electricity.
90 derecelik sol virajı dönmeniz gerekiyor. Aksi takdirde elektrik dolu bir kafese girersiniz.
I won't have a life if I can't make this company into something positive.
Bu şirketin adını temize çıkarmazsam zaten bir hayatım olmayacak.
Life should rush into your lungs, like this weather.
Hayat ciğerine dolmalı, tıpkı bu hava gibi.
Okay, I want to open this show with someone being shot into a cannon.
Gösteriyi birinin topa tutulmasıyla açmak istiyorum.
I get that you spent the last decade of your life having the code of conduct pounded into your head, but it's not gonna help us win this war,
Son on yılını tüm emirlere harfiyen uyarak geçirdiğini ve kurallara ne kadar sadık olduğunu biliyorum, ama bu savaşı kazanmamıza yetmez.
Now, this alcohol... That's gonna be injected directly into your blood oh, uh, along with the pills, will kill you very pleasantly.
Şimdi, şu kanına direk enjekte edilen alkol ve şu haplar
Somebody's filed something into this.
Kahretsin.
Today, it would be better if you went home, if you don't want to see all this dampago turn into smoke.
Tütünlerin yanıp kül olmasını istemiyorsanız evinize dönmeniz iyi olacak.
'Cause all of a sudden, I'm more worried about this potion working than the F-18s turning us into a fiery afterthought.
Çünkü birden F-18'lerin bizi kızartabileceği değil de ilacın işe yarayıp yaramayacağından daha çok endişe eder oldum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]