Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / Is this

Is this перевод на турецкий

701,973 параллельный перевод
Is this your way of trying to appease me, with this fellowship?
Beni yatıştırmaya çalışma şeklin bu mu, bursla mı yani?
Well, there is this crib we've kind of had our eye on.
Gözümüzü diktiğimiz bir beşik var aslında.
What madness is this?
Bu delilik de ne?
Why is this woman pretending to be your mother?
- Neden bu kadın annen gibi davranıyor?
Is this you?
Sen miydin?
Who is this?
Kimsiniz?
Who is this?
Kimsin?
You know, there is a chance this music was on before Reddington got here.
Reddington burada olmadan önce bu müziğin açılmış olma ihtimali var.
No, this is just temporary.
Hayır, bu sadece geçici bir iş.
Marvin. This is Bronwyn, the woman I was telling you about.
Bu Bronwyn, sana bahsettiğim kadın.
Alexa, this is not your fault.
Alexa, bu senin hatan değil.
This is what she does.
Onun yaptığı şey bu.
- I need to know what this pill is.
- Bu hapın ne olduğunu bilmem lazım.
This is a child.
Bu bir çocuk.
This is called a margarita pool, Jasper.
Buna margarita havuzu denir, Jasper.
Oh, this is so great.
Bu harika.
This is fun and delicious, huh?
Bu eğlenceli ve lezzetli, ha?
This is Gary.
Bu Gary.
And, uh, bud, you sure this is, uh, what you want?
Ve, ah, ahbap, emin misin, uh, ne istidiğinden?
I couldn't find an actual olive branch, so this is just a regular tree branch with an assortment of canned olives taped to it.
Gerçek bir zeytin dalı bulamadım, bu yüzden bu çeşiitli konserve zeytinleri normal bir ağaç dalına bantladım.
Dude, this could work.
Bu iş olabilir.
This is a new Aku.
Şimdi bu yeni Aku.
Aku is the one that has laid waste to the beauty of this world!
Bu dünyanın güzelliğini mahveden Aku'nun ta kendisi!
Aku is the creator of this world and everything in it.
Bu dünyayı ve içindekileri inşa eden Aku'dur.
Aku is the one that has ravaged this world.
Bu dünyayı mahveden Aku'dan başkası değil.
This pregnant girl is not going anywhere.
Bu hamile hiçbir yere gitmiyor.
Get off, this is my happy dance! Mine!
Gitsene, bu benim mutluluk dansım!
This is important.
Bu önemli bir şey.
- This is all my fault.
- Hepsi benim suçumdu.
Ahh... that's what this feeling is.
Demek ki bu his ondan.
Well, after we spoke, Benjamin called and explained to me how important this award thing is to you.
Seninle konuştuktan sonra Benjamin aradı, bu ödül şeysinin senin için ne kadar önemli olduğunu açıkladı.
You didn't get that from my call when I said how important this award thing is to me?
Ben arayıp ödül şeysinin benim için önemli olduğunu söylediğimde anlamamış mıydın?
This is your fault.
Bu senin hatan.
This is really important for her.
- Onun için çok önemli.
This is just like the awards ceremonies for doctors, except, we don't give awards, we just...
Doktorların ödül törenine benziyor ama biz ödül dağıtmayız.
Dr. Dobbs, I know this is none of my business, but can I be honest with you?
Doktor Dobbs, üstüme vazife değil ama size karşı dürüst olabilir miyim?
And it's my fault, for thinking that I could have it all, that I could be a mom, and this hotshot lawyer, when the truth is, I can't even go five minutes without barfing in somebody's handbag.
Hem anne hem de başarılı avukat olmak birilerinin çantasına kusmadan 5 dakikam geçmiyorken hem de...
Wow, to say this is a surprise is an under...
Bu sürpriz oldu desem az kalı...
This is my premises and I haven't had any rent off you in six months.
Burası benim mülküm ve 6 aydır senden hiç kira almadım.
'What we're doing with this experiment is,'we're using the heat from the Bunsen burners to evaporate the water from the copper sulphate solution.
Bu deneyde yaptığımız şey Bunsen yakıcılarındaki ısıyı kullanarak..... bakur sülfat solüsyonundaki suyu buharlıştırmaktır.
- This is all right with me.
- Benim için sorun yok.
Look, Paula, this is just the way it is.
her şey sadece böyle.
You see here, where this is crumbling like this?
neden burada böyle bir çatlak var?
- This is madness.
- Bu delilik.
Yeah, look, James, I don't want to hurt your feelings, but this is a really, really bad time for me.
duygularını incitmek istemem ama şu an gerçekten kötü bir zaman.
-'This is Paula.
-'Ben Paula.
This is just cos I'm on call.
Bunun tek sebebi işim telefonla konuşmam.
This is Dave.
Bu, Dave.
I don't know if you know this, but the water in Flint is fucking poisonous.
Biliyor musunuz, bilmiyorum ama Flint'in suyu resmen zehirli amına koyayım.
But this water... this water is fucked up.
Ama oradaki su... cidden boku yemiş.
You understand that this year, this is a boycott for the Oscars.
Biliyorsun ki bu yıl Oscar törenini boykot ediyoruz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]