It means everything перевод на турецкий

It means everything to my husband.

Piyano kocamın her şeyi.

- It means everything to us.

- Bizim içn çok şey ifade ediyor.

I know, I don't like it either, but it means everything to us.

Biliyorum, ben de bunu sevmiyorum. Ama bu bizim için her şey demek.

Now, when it means everything, I can't reach him.

Ama şimdi, yakın iken bile, ona ulaşamıyorum.

It means everything.

Her şeyi açıklıyor.

It means everything.

- Hem de çok.

You also... believes it means everything at first sight? - Ask around. Let's hear it.

Neyi ima ediyorsun, ilk görüşte her seyi bildiğini mi?

It means everything you see now is nothing but an illusion

Demek istiyor ki.... gördüğün herşey aslında bir ilizyon!

- It means everything you want it to mean.

- Ne manada söylemek istersen öyle olur.

It means everything is a creation of our minds.

Yani, her şeyi zihnimiz yaratıyor.

It means everything's okay.

Her şey yolunda demek.

It means everything.

Gayet anlamli.

It means everything to them, Hercules.

Bu onlar için çok şey İfade ediyor, Hercules.

That may mean nothing to you but it means everything to me.

Senin için bir anlam ifade etmeyebilir ama benim için her şey demek.

It means everything.

Bana çok şey ifade ediyor.

But by the same token, it means everything.

Ama aynı zamanda her şey anlamına da gelir.

It means everything to me.

Benim için her şey demek.

It means everything to our family.

Ailemiz için değeri büyüktü.

- It means everything.

- Herşeyi ifade ediyor.

I mean, it means everything to me.

Tabii ki daha anlamlı Joey! Benim için her şeyden önemli!

This wormhole project... it means everything to him.

Bu solucan deliği projesi... onun her şeyi.

It means everything.

Çoktan da fazlasını.

Means everything's gonna be fine, doesn't it, Mr. Tatum?

Her şeyin yoluna gireceği anlamına geliyor, değil mi Bay Tatum?

That's all. If you don't burn that letter, it means the end of everything.

Eğer o mektubu yakmazsan, her şey bitti demektir..

Tell me everything you saw and what you think it means.

Bana gördüğün her şeyi ve ne anlama geldiğini düşündüğünü anlat.

I know what your butterfly collection means to you, but it will have to go, like everything else.

Kelebek koleksiyonunun senin için ne anlama geldiğini biliyorum, fakat her şey gibi, o da gitmeli idi.

I want to clear up everything today, even if it means... having the closing session tonight.

Bu gece kapanış toplantımız anlamına gelecekse de her şeyi açığa kavuşturmak istiyorum.

And i don't want to leave here because if i do, it means that i've given up everything. But there's nothing to give up. Jud, don't leave me.

Bilmiyorum doktor, oyun oynamak isteyen birileri içeri girmiş ve resimleri değiştirmiş olmalı.

It means you can hear everything through them.

Yani konuşulan her şey duyulur.

That means, it doesn't seem practical to put everything in Frederick's hands... even that which is Martin's.

Yani Martin'in payı dahil her şeyi Frederick'in eline vermek... pek doğru olmaz.

Of course, if I do that, it means finding an apartment and everything.

Tabii böyle bir şey yaparsam, kendime bir daire bulmam ve yapılacak bir dolu iş demek.

It means that all is in a lack of everything.

Hiçbir şeyin olmadığında bütün olursun manasına gelir.

Not that by any means that everything that isn't communist is perfect - far from it.

Burada şu kastetmiyorum. Komünist olmayan her şey mükemmeldir, katiyen.

It means you knew everything that Mallory was writing.

Anlamı, Mallory'nin yazdığı her şeyi biliyordun.

- What the hell does that mean? It means, sir, that he reads everything.

Şu demek oluyor ki, efendim, o herşeyi okur.

In English it means "everything."

İngilizce "her şey" demek.

It means that if you know what's good for you you'll stop trying to run everything.

Söylemek istediğim şu, Albay : Senin için neyin iyi olduğunu biliyorsan, her şeyin peşinden koşmaktan vazgeç!

This thing you're doing means everything to the old man. And you can't fuck it up.

Bu şey ihtiyar için her şey demek, bu yüzden çuvallama.

And the thing I like about it the most, is that it means the system is beginning to collapse and everything is slowly breaking down.

And the thing I like about it the most, En çok sevdiğim şey ise şu ; bunun anlamı sistemin çöküşte olması ve her şeyin yavaş yavaş yerle bir olması.

It means he's changed his face, voice, body - everything.

Yani yüzü, sesi, bedeni, her şeyi değişmiştir.

It means we have no Denver navigational beacon, and my board here says everything is peachy keen.

Bu, Denver seyir istasyonu ile bağlantımız yok, her şey gerçekten berbat durumda demek.

It means I don't have anything for Freddie. God, I wanted everything to be so perfect.

Bu Frederick için hiç hediyem olmadığı anlamına geliyor.

It's round. It means that everything repeats itself.

Daire şeklinde, bu da herşeyin tekrar edildiği anlamına gelir.

even if it means giving up everything else for a while.

Bir süre için her şeyden vazgeçmen gerekecek olsa bile.

Listen, if it means anything, I'm really sorry about everything that's been going on for you, you know, with Marsha and every...

Bak, Marcia ile aranızda geçenler için gerçekten üzgünüm ama...

It means we share everything.

Her şeyi paylaşacağız.

It means that everything is possible.

Yani her şey mümkün.

You see everything and figure out what it means.

Her şeyi görüp, anlamını bulan sensin.

Hey, whatever it takes to preserve the reputation of K.O.K., even if it means paying for everything out of my own pocket.

Her şeyi benim ödemem gerekse bile K.O.K.'un adını korumak için her şeyi yaparım.

Going to university, everything - it means nothing without her.

Üniversiteye gitmek, herşey - onsuz hiçbir anlam taşımıyor.

In my experience when a father and son don't get along it usually means they got everything in common.

Deneyimlerime göre bir baba ile oğul geçinemediğinde bu genelde her şeylerinin ortak olduğu anlamına gelir.