Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ K ] / Know this

Know this перевод на турецкий

110,591 параллельный перевод
How do you know this is where Riley would keep his laptop?
Nereden biliyorsun Riley'nin bilgisayarını burada tutacağını?
I know this because the minds of millions of humans exist within me.
Bunu biliyorum çünkü milyonlarca insanın zihni benim içimde yaşıyor.
I hope you know this.
Umarım bunu biliyorsundur.
I know this isn't the best timing for us.
Biliyorum bunu yapmak için doğru bir zaman değil.
And on the day of his memorial, you sent me pears, which... I'm allergic to. And you know this.
Merasimi olduğu gün, bana armut gönderdin, ki... alerjim olduğunu da biliyorsun.
I know this has been really difficult for you.
Bunun senin için gerçekten zor olduğunu biliyorum.
'We know this can't be Michael Farmer.'
'Onun Michael Farmer olamayacağını biliyoruz.'
But, of course, you would know this, wouldn't you, DCI Huntley?
Ancak, elbette bunu biliyorsun, değil mi DCI Huntley?
You know this one?
Tanıyor musun bunu?
It's hard to see evidence of it, but based on group dynamics, we know this leader has a devout right hand.
Kanıtı yok gibi, ama grup dinamiklerine bakarsak liderin sadık bir sağ kolu var.
I know this is probably devastating for you.
Biliyorum, muhtemelen seni mahvediyor.
I know this sounds needy, but can you please never leave me alone at this party?
Ezik gelecek, biliyorum ama, beni partide yalnız bırakmasan olur mu?
You know, I've been in the business of secrets for my entire life, and... I've never encountered anything this buried.
Hayatım boyunca böyle sırlı işler içindeyim ama bu kadar gizlisini görmedim.
You know, this is the only normal hour of my day. If you could at least pretend to...
Biliyorsun, günün normal geçirebildiğim tek anı en azından iyi vakit geçiriyormuş...
- Miranda, look, I know that this place, it's not really your idea of paradise, but, you gotta believe me, there are places out there that... would be a living hell for a girl like you.
- Miranda, bak, biliyorum ki bu yer, senin için bir cennet değil, fakat bana inanmalısın ki, senin gibi bir kız için... gerçek cehennem olabilecek yerler var dışarıda.
I don't know. But I can tell you one thing. I bet it doesn't look exactly like this.
Bilmiyorum ama sana tek bir şey söyleyebilirim, şuan göründüğü gibi değil.
You know, I've got this great Japanese whiskey that you would definitely not be interested in on account of being an addict, or you'd be too interested.
Biliyor musun, muhteşem bir Japon Viskim var, ama bir bağımlı olarak muhtemelen ilgilenmeyecek, ya da tam tersi çok istekli olacaksın.
Hey, did you know that if you squint your eyes real hard and look at this bank statement, you could actually see some extra zeros?
Biliyor musun, hesap cüzdanına bakarken, eğer gözlerini şaşı yaparsan, bir kaç tane ekstra sıfırı ekleyebiliyorsun?
Um, okay, so, you know, I mean, I've given this a lot of thought, obviously.
Yani demem o ki, sen de biliyorsun, bunu etraflıca çok düşündüm.
You never know when this thing's gonna go off, and... Plus, you know, babies... like to come at dinnertime.
Bu şeyin ne zaman çalacağını hiç bilemezsin, ayrıca... biliyorsun değil mi, bebekler... her zaman tam da akşam yemeğinde gelirler.
So, now that you know all of this, are you still... excited to come and join me out here, huh?
Şimdi her şeyi öğrendiniz, bu durumda hala... buraya gelmek için heyecan duyuyor musunuz?
Baby, I don't know if I can keep doing this without you anymore.
Bebeğim, buna sensiz daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum.
I know. I'm this close to pulling off the crow pose.
Karga duruşunu yapabilememe ramak kaldı.
It's just that, you know, between the classes and the therapy, I've been in this bubble, and you when you showed up it just threw me.
Biliyorsun işte, dersler ve terapi derken, bir balon içindeymiş gibiydim, sen de birden ortaya çıkınca, patladım işte.
We're, we're talking about getting married this summer and there's still so much that we don't know about each other.
Bu yaz evlenmekten, bahsediyoruz ve hala birbirimiz hakkında bilmediğimiz bir dünya şey var.
Guys, did you know about this?
Çocuklar, bunu biliyor muydunuz?
I don't know how much longer I can do this.
Buna daha ne kadar dayanabilirim, bilmiyorum.
Sorry to just, you know, barge in like this, but I really need to talk to you.
İçeri böyle daldığım için özür dilerim, ama gerçekten sizinle konuşmam lazım. Ben...
Ugh! Man, you know all this'cause of you, cuz, right?
Kuzen biliyorsun bunlar hep senin sayende, değil mi?
Um, you don't know us, but my father grew up in this house, and we were wondering if he could take a look around.
Bizi tanımazsınız, ama babam bu evde büyümüş, bu yüzden, acaba sakıncası yoksa, evi gezebilir mi?
You know, I think... I think maybe this game might be a little too rich for my blood, so I'm gonna call it a night.
Belki de... bu oyun benim ayarımdaki biri için çok zengin işi kaçıyor, bu yüzden devam etmeyeceğim.
You know,'cause they just, they... they make this too hard, man.
Biliyorsun, hayat gerçekten zor... gerçekten çok zor.
Hmm. You know, this is insane.
Biliyor musun, bu çok çılgınca.
You know, just so I'm clear, are you Einstein or Picasso in this scenario?
Anlamak için sorun. Bu senaryoda sen Einstein misin Picasso mu?
What if none of this ever happened and we're... please, I have to know.
Ya bütün bunlar hiç yaşanmadıysa? Lütfen, bilmem gerekiyor.
You know what? I'm just gonna take this in the other room.
Diğer odada cevaplayacağım.
No, I don't know anything about this at all.
Hayır, bunun hakkında hiç bir şey bilmiyorum.
Now if you didn't kill Timothy Ifield, telling us that this was a phone of his that we know nothing about yet, that would really help us.
Şimdi eğer Timothy Ifield'i öldürmediysen, onunla daha önceden bilmediğimiz bir telefonla konuştuğunu söylersen, bu bize gerçekten yardımcı olur.
What I'm wondering, Michael, is if you might know who this man is?
Merak ediyorum, Michael, o adamın kim olduğunu biliyor musun?
DCI Huntley, far, far earlier, and in my view, the reason you didn't know it is because you were itching to charge this suspect, come what may.
Dedektif Başmüfettiş Huntley, çok daha önceki. Ve bence, bunları bilmemenin nedeni, bu şüpheliyi suçlamak için aşırı isteğindir, Muhtemelen.
- Save it, fella. Look, you know, you can do this voluntarily or we can do it the hard way.
Bak, biliyorsun, ya bunu gönüllüce yaparsın ya da biz zorla yaptırırız.
It's great to see you, but, you know, you really shouldn't have put yourself out like this.
Seni görmek harika, ama biliyorsun, Gerçekten böyle hemen çıkmamalıydın.
You don't know what this is doing to my marriage.
Bunun evliliğime ne yaptığını bilmiyor musun?
I don't know where AC-12 are going with this, but I had to let you and Roz know.
Bununla birlikte AC-12'nin ne istediğini bilmiyorum, fakat Roz ile sizin de bilmenizi istedim.
I know what this is about.
Bunun ne hakkında olduğunu biliyorum.
We're going to talk about this when you're feeling better, but right now, I just need to know that the kids are safe.
Kendini daha iyi hissettiğinde bunu konuşacağız, ama şu anda, çocukların güvende olduğunu bilmeliyim.
So if this was all about the parents, why not go after them right away? Oh, I know.
Her şey ailesiyle ilgiliyse niye hemen peşlerine düşmedi?
We know what this case means to you.
Vakanın senin için önemini biliyoruz.
I know how to do this.
Bunun nasıl yapılacağını biliyorum.
But I don't even know who this is.
Ama kim olduğunu bile bilmiyorum.
We gotta shoot this thing in five weeks, most of you don't know how to act, none of you can wrestle.
Bunu beş hafta sonra çekmemiz gerek, çoğunuz nasıl oynayacağını bilmiyor, hiç kimse güreşemiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]