Leave it be перевод на турецкий
1,266 параллельный перевод
Now I'm a painful reminder of what you used to be and how you may never leave it behind.
Şimdi ben eskiden ne olduğunun ve onu nasıl asla arkanda bırakamayacağının acı veren bir hatırlatıcısıyım.
So, you'd be well advised to follow Pressman's orders and leave it at that.
Pressman'ın emirlerine uymanı ve fazla kurcalamamanı öneririm.
Until we know what has happened, it will be best that you do not leave the hospital.
Ne olduğunu anlayana kadar,... hastaneden ayrılmasan çok daha iyi olur.
It will be foolish for you to leave.
Gitmeniz aptallık olur.
"And it may be best to leave it as that."
"Ve böyle bırakmak, belki de en iyisi."
We want to be certain, when you leave your old school, that you take with you everything it had to offer.
Kararımız kesin, eski sınıfını terkettiğinde sana verilmiş olan herşeyi iade edeceksin.
By Your Grace's leave, I'll go where it can best be found.
Majestelerinin izni olursa en iyi bakılacak yere gideceğim.
Hester, we shall leave your child with you for the present, but you must assure us it will be raised a Christian.
Hester şimdilik çocuğu sana bırakıyoruz ama çocuğun Hristiyan olarak yetişeceği sözünü vermelisin.
There is a criminal, it's true! Only VIPs are invited. There won't be any criminals, you'd better leave.
Hayır, hayır, Frankie Lone'un koruması olsan ona kolayca ulaşırdın.
Then you said, "Wouldn't it be great to have a germ or virus... that would wipe out mankind and leave the animals and trees?"
Sonra dedin ki, "insanlığı yok edip hayvanlara ve bitkilere dokunmayan... bir virüs olsa, ne iyi olurdu!"
If I were to leave, it ´ d just be Callaghan.
Eğer bende ayrılırsam, Sadece Callaghan olur.
I am convinced that when Charles gets to town, he will be in no hurry to leave it again.
Biliyorum ki Charles şehre ayak bastı mı, geri dönmek için uğraşmaz.
Well, to be honest, it's not Dougal, it's that... there's a fire in the house, you have to leave.
Dürüst olmam gerekirse, olayın Dougal'la ilgisi yok... evde yangın çıktı da, gitmen gerekiyor.
It would be rude to them for us to leave now.
Burayı terketmek çok kaba olabilir.
But it would be prudent that you leave at this time.
Ama şuan ayrılman sağ duyulu olurdu.
Then you'd think it would be happy to see us leave.
Öyleyse, bizim buradan gitmemize mutlu olacaktır.
It was necessary to vaporize more than a quarter of a million people and to leave thousands of others to be eaten away by metreon poisoning?
Çeyrek milyon kişiden daha fazlasını, bir seferde öldürmek için metreon zehri kullanmak gerekli miydi?
It is the recommendation of the Office of Professional Conduct..... that Special Agent Dana Scully be given a mandatory leave of absence..... until the full detail of her misconduct can be calculated.
Profesyonel yönetim bürosunun önerisi doğrultusunda Özel Ajan Dana Scully hakkındaki soruşturma tamamlanana kadar görevden uzaklaştırılmıştır.
But it doesn't matter because... we'd be happy to... Just leave me... Leave us your phone number and...
Ama problem değil, çünkü sadece bana numaranızı vermelisiniz yani, bize numaranızı bırakmalısınız.
It says, "Leave us be!"
"Bizi rahat bırakın!" diyor.
I'm sure you're familiar with the procedure, but your wife- - ex-wife--should know it would be wise not to leave the state for a few weeks until it's finalized.
Eminim siz prosedüre aşinasınız, fakat eşiniz veya eski eşiniz, dava bitene kadar birkaç hafta eyaletten ayrılmaması gerektiğini bilse iyi olur.
You know, if we were to put this apple down and leave it, it would be spoiled and gone within a few days.
Bakın, eğer bu elmayı yere koyar ve sonra orada bırakırsak birkaç gün içinde iyice çürür ve yok olur.
If you leave Rome today, it will be an act of the most deliberate, the most calculated opposition.
- Dürüst olalım, bugün Roma'yı terk edersen bu kasti ve... hesaplanmış bir hareket demektir. - Ne kadar adaletsiz göründüğünü... anlatamam.
And it can't be you turning down a story'cause you don't wanna leave me.
Sen de hikâyeleri geri çeviremezsin.
Leave it on my desk. I'll be sure I'd rather do time than not do what I did.
Yeni bir arama izni yapıp biraz örseleyip masama bırakmak dururken.
I don't think it would be safe for you to leave for a while.
Bir süreliğine dışarı çıkmasan iyi edersin.
Nor would it be appropriate to leave him in the custody of someone in this Quadrant.
Bu çeyrekte, onu gözetlemek için, birilerini ayırmakta.
Leave the shutters closed on the lake side, or it'll be too hot.
Göl tarafındaki pencereler kapalı kalsın. Yoksa çok sıcak olur.
If I leave without your signature this agreement begins to disintegrate and if it's shrink, options narrow and your compensation will be shriveled.
İmzanı almadan gidersem bu anlaşma parçalanmaya başlar fire verirse, seçenekler azalır tazminatın da düşer.
It's gonna be beautiful, but he, he... He, he love... He doesn't want to leave this town.
Çok güzel bir düğün olacak ama adam, kasabayı terk etmek istemiyor.
Whatever's to be done, leave it to me.
Ne olursa olsun, bana bırak.
It would be nice to leave a note.
- Ona küçük bir not bırakmak lazım.
To live on as we have is to leave behind... joy and love and companionship... because we know it to be transitory, of the moment.
Bizim gibi yaşamak demek, mutluluğu sevgiyi ve birlikteliği geride bırakmak demektir çünkü bunların hepsi geçicidir, anlık şeylerdir.
Then you'd think it would be more than enough room to allow people to leave each other alone.
Eğer öyleyse, insan şunu düşünüyor... İnsanların birbirlerini rahat bırakması için gereğinden fazla alanları var.
I have to get more of it down on paper before we leave, there must be something more you can use.
Gidene kadar mümkün olduğunca fazlasını kağıda aktarmalıyım, kullanabileceğiniz başka birşey olmalı.
Jenny, if we don't leave now, it will be too late.
Jenny, şimdi gitmezsek hepsi beyhude yere olacak.
You're just gonna go there, hope for the best. Just leave it to luck she won't be pregnant?
Yani oraya gidip hamile kalmamasını sadece... şansa bırakacak değilsin herhalde, böyle düşünmüyorsun öyle değil mi?
It's going to be hard to leave this place, James, but...
Buradan ayrıImak zor olacak James, ama...
It's gonna be hard to leave them all.
Onlardan ayrılması zor olacak.
I think it'Il be safer ifwe leave it on.
Sanırım kalırsa daha güvende olursun, tamam mı? Hayır, kıpırdama.
Those that didn't leave have been lying dormant in the form of an evolved pathogen, waiting to be reconstituted by the alien race when it comes to colonize the planet, using us as hosts.
Buradan ayrılamayanlar hareketsiz bir biçimde yer altında son buzul çağına kadar evrim geçirerek uzaylı yarışında yeniden dirilmeyi bekliyorlardı. İş kolonileşmeye gelince bizim vücudumuzu kullandılar. Buna karşılık, bizim savunmamız yok.
it must be painful... and it must... leave a mark.
Acı verici olmalı. Ayrıca iz bırakmalı.
It entails that if you fail another class, you'll be asked to leave Rushmore.
Gerektirdiği şey, bir kez daha sınıfta kalman halinde okuldan ayrılmanın istenecek olması.
It's not gonna be long before they find the guy who saw me leave and pull me in.
Beni gören adamı bulmaları fazla uzun sürmez.
It will be better if you leave the girl alone.
Bizimde kendimize göre kendi kurallarımız var. En iyisi kızı bırakman.
Those that didn't leave have been lying dormant in the form of an evolved pathogen waiting to be reconstituted by the alien race when it comes to colonise the planet using us as hosts.
Buradan ayrılamayanlar... hareketsiz bir biçimde yer altında... son buzul çağına kadar... evrim geçirerek... uzaylı yarışında yeniden dirilmeyi bekliyorlardı... iş kolonileşmeye gelince... bizim vücudumuzu kullandılar.
We gotta find a place to leave the body where it's gonna be seen for a while.
Cesedin uzun süre kalacağı bir yer bulmalıyız.
And it's gonna be hard to leave.
Ve gitmek çok zor olacak.
Now it is a relief to leave Centauri Prime and be anywhere else.
Şimdiyse Centauri Başgezegeni'nden kurtulmaya can atıyorum.
Yes, but it would be unethical to let her leave untreated.
Evet, ama tedavi edilmeden bırakmak mesleki ahlaka aykırı.
All right, okay. If we have to leave the kids with somebody, then you know... maybe it should be your mom.
Pekala, tamam, eğer çocukları birisiyle bırakmak zorundaysak sanırım,
leave it here 29
leave it with me 73
leave it to me 292
leave it 1083
leave it there 89
leave it out 59
leave it at that 22
leave it alone 263
leave it on 47
leave it open 25
leave it with me 73
leave it to me 292
leave it 1083
leave it there 89
leave it out 59
leave it at that 22
leave it alone 263
leave it on 47
leave it open 25
leave it to us 28
it beats me 19
it begins 43
it belongs to me 35
it better be good 19
it belongs to you 21
it better 38
it better not 20
it belongs to us 19
it better be 85
it beats me 19
it begins 43
it belongs to me 35
it better be good 19
it belongs to you 21
it better 38
it better not 20
it belongs to us 19
it better be 85